Gözlerinin içine hep bakacağım.(PART 1)

486 20 0
                                    

Sevgili Arkadaşlar.Öncelikle bölümün geç gelmesiyle ilgili hepinizden özür diliyorum.Sınav haftasındaydık.Bizim okulda sınav ayı oluyo desek daha doğru galiba sgshkd Kelebek sistemiyle günde 2 sınav.Diğer hafta aynı sistemle tek sınav.Tatil yaklaşıyor.Tatile özel bölümler de yaklaşıyor :)) Bu bölümü partlara ayırdım.Yeni part gün içinde gelecek :)) Sizleri seviyoruum <3 xoxo

Düşünmek.

Size neyi hatırlatıyor?

İnsanlık varoluşundan itibaren düşünerek bugünlere gelmiş.Newton elmanın düşüşünü düşünmüş,

Galilei yaşadığı yerin dümdüz olamayacağını...

Düşünmek değiştirmek belkide.Mantıklıyı bulunca değiştirmek.

Bazende karara varmaktır düşünmek..İşte bizde Keremle düşünecektik.

Akşama doğru Kerem'in çıkacağını biliyordum.Annemlerle vedalaştım.

Vapura bindirmeyi teklif etseler bile 

yakınlığını bahane ettim.Keremle yalnız kalmalıydık.

Ben kapıdan çıkarken onlarda kapıdaydı.

Ailesinin büyük ihtimalle haberi vardı Keremle gideceğimden,annem söylemişti.

Ama Kerem'in gözleri faltaşı gibi olmuştu.Bahçeden yola ilerlerken akşam güneşi gözlerine vurdu

ve bir kez daha gözlerinin ne kadar güzel olduğunu farkettim.Annemler bir sürü nasihat yağdırırken biz yürümeye başladık.

"Evden çıkarken kapıyı kilitle,ütüydü fırındı hiçbir şeyin altını yakma.."bla bla bla...

Keremle yürümeye başlamıştık bile.Hiç konuşmuyorduk.Sessiz sessiz yürüyerek vapurların kalktığı yere kadar gelmiştik.

Önce o geçirdi biletini,sonrada ben.Vapura çıktık.Eşyalarımızı bir oturağın altına yerleştirirken 

Aslında Kerem yapıyordu ben de onu izleyip peşinden gidiyordum.Vapur kalktıktan sonra maceram başlamıştı.Hadi affettir kendini affettirebiliyorsan Burcu.

Aynı yerde oturuyorduk ama o telefonla uğraşıyordu sanki umrunda değildim.Rüzgar vardı ve dalgalar sertti.Bu yüzden olsa gerek

vapur olması gerektiğinden daha çok sallanıyordu.Sabah doğru düzgün bir şey yememiştim üstüne üstlük 

sabahtan beri başka bir şey de yememiştim ve açtım.Dolayısıyla mide bulantım giderek artıyordu.Normalde vapurdan midesi bulanan ve hemen kusanlardan değildim.

Ama bunlrın üstüne bir de karşımızdaki balıkçı teknesi vardı.İğrenç ötesi kokular yayılıyordu.Balık kokusu...Karşımda oturan kızın böğürüp denize yöneldiğini görünce midem dahada bulandı.

Ve istemsiz bir şekilde bende böğürdüm,elimi ağzıma götürdüm ve koşarak korkuluklardan tutundum.Denize yöneldim.İçimde ne varsa çıkardım.Saçlarım önüme geliyordu ama şimdi onları 

omuzlarıma atacak gücüm yoktu.Ama arkamdan bi çift el saçlarımı benim yerime tutuyordu.Bir süre sonra tanıdık bir parfüm kokusu ve ses kulağıma dolmuştu bile.Endişe doluydu bu ses.

"Burcu,iyi misin?"

Artık kusmayacaktım.Kendimi daha iyi hissediyordum.

"Daha iyiyim."dedikten sonra bir elini belime sardı ve beni içeriye götürdü.Dengemi sağlayamıyordum,başım dönüyordu.

"Sen burda otur." dedi ve gitti.Birkaç dakika sonra elinde 2 tost ve 2 meyvesuyuyla gelmişti.

Tostun ve meyvesuyunun birini bana uzattıktan sonra konuşmaya başladı.

"Bunları ye."devam etti."Miden bomboş." Bacaklarımın arasında iki elimin altında kalan ve büzülerek halden hale giren yüzümü ona doğru çevirdim.

"Başım dönüyor."

"Çünkü açsın.Ve vapurun sallantısını kaldıramıyorsun."

Elindekileri aldım ve yemeye başladım.Endişeli görünüyordu.Saçları önüne gelmişti.Tostlarımız bitmişti.Kenimi iyi hissediyordum.

Kerem'in terasa doğru yöneldiğini gördüm.Arkasından yavaş adımlarla takip ettim.

Akşam olduğundan teras olması gerekenden fazla soğuktu.Kerem sigarını yakmak üzereydi.Onun sigara içtiğini biliyordum ama hiç 

görmemiştim çünkü çok az içiyordu ve yanımda içmiyordu.

Koşarak yakıp ağzına götürmek üzere olduğu sigarayı elinden aldım.Yere attım ve ayağımın altında ezerek söndürdüm.

Beni gördüğüne şaşırmıştı."Napıyorsun sen?"

"O iğrenç şeyi içmeni istemiyorum."

"Sen de istemediğim çok şeyi yapıyorsun Burcu."

"Bir daha asla sigara içmeyeceksin!"dedim. Sesim gür ve kararlı çıkmıştı.Devam ettim.

"Senin için endişeleniyorum."Korkuluklara gitti.

Üşümeye başlamıştım.Kısa süre sonra üzerindekini bana verdi ve "Biz ne yapacağız seninle?"dedi.

Anlamayan gözlerle ona baktığımda devam etti.

"Bu kadar inatçı olmak zorunda mısın?"

"Ben kaybetmeyi göze alamam."dediğimde elleriyle belimi sardı.Onun peşinden İstanbul'a gelmemden bahsediyorduk.Başımı omzuna koymuştum bile.

"Beni kaybedemezsin ki buna izin vermem." dedi.Cevap verecektim ama beni susturdu.

"Sadece bir kaç dakika böyle duralım."dedi.Benimde itirazım yoktu zaten.

KapıWhere stories live. Discover now