21.Bölüm ⚡️ *Kahvaltı Keyfi *⭐️💕

Start from the beginning
                                    

Sohbetimiz Deniz'in telefonunun çalmasıyla bölündü. Ses mutfaktan geliyordu.

"Pardon." deyip odadan çıktı.

Bende arkasından tekrar oturma odasına geçtim ve oturdum. Acaba kiminle konuşuyordu?

"Evet gelecem."

"Hı hı."

"Tamam." deyip telefonu kapattı. Ve yanıma geldi.

"Hastaneden arkadaşım Burak." dedi.

"Hastane biraz yoğunlaşmış gelecek misin diye soruyor." diye ve açıklama yapıp merakımı gidermiş oldu.

"Hadi çıkalım o zaman. Zaten benimde eve gitmem lazım." dedim.

Gülümseyip,

"Tamam. Hazırlanıp geliyorum. Sadece iki dakika." dedi ve beni odada bir başıma bıraktı.

Telefonumu elime alıp, İsmican 'a,

"10 dakikaya evdeyim. Gelirken sende bıraktığım eşyaları getir. Eğer bize önümde yetişirsen paspasın altından anahtarı çıkartıp içeri gir. "

Yazıp yolladım. Çantam,haliyle okul formam ve diğer eşyalarım onda kalmıştı. Kalkıp banyoya geçtim ve elimi yüzümü yıkayıp dağılmış saçlarımı elimle düzelttim. Çok bakımsız ve çirkin görünüyordum. Ama umrumda değildi. Tekrar oturma odasına geçip oturdum ve 5 dakika sonra Deniz'in,

"Hazırım." diye cıvıldayan sesi geldi.

Gülümseyip ayağa kalktım.

"O zaman çıkalım." dedim ve evden çıkıp merdivenlerden indik.

Hava mükemmeldi. Ağaçlar yemyeşil, güneş fazlasıyla parlaktı. Çiçeklerin kokusu her yerden duyuluyordu.
Deniz motoru alıp yanıma geldi ve bana kaskı uzattı.

"Hadi atla bakalım."

"Sen mi götüreceksin?"

"Evet. Bir sakıncası mı var?" diye sordu gülümserken.

"Yooo. Ne sakıncası olsun. Zahmet etme diye şey ettim." diye saçmaladım.

"Atla Melike." deyip gülümsedi yine mavi gözleriyle.

Kaskı kafama geçirip motora bindim ve ellerimi beline sardım. Ona dokunur dokunmaz bedenimi yine heyecan dalgaları sardı.
Motoru çalıştırıp,

"Nereye hanımefendi?" diye sordu.

Fazlasıyla tatlıydı. Evimin adresini verdim ve dün gece gelirken dikkat etmediğim yolları ezberledim. Kim bilir? Belki de bir gün ziyaretine gelirdim.
Kollarımı çözüp iki yana açtım ve gözlerimi kapattım. Oldukça huzurluydum.

"Dikkat et düşersin." diye uyaran Deniz'e,

"Bana bir şey olmaz." diye karşılık verdim.

Rüzgarı yüzümde, boynumda,saçlarımda hissettim. Yumuşacıktı ve beni gıdıklıyordu.
Rüzgar tertemizdi. Tıpkı mavi gözlü adam gibi.
Deniz gibi.

Beni verdiğim adrese yetiştiren Deniz'e minnetle baktım. Motordan indim ve kaskı kafamdan çıkartıp Deniz'e uzattım.

"Burasıda benim evim." dedim neşeyle.

"Çok güzelmiş."

"Bir gün beklerim. Bahçede kahvaltı eder, kahve içeriz." dedim.

"Bir gün kesinlikle gelecem." dedi gülümserken.

"Neyse o zaman ben seni daha fazla tutmayayım."

"Peki." dedi.

"Şey. Deniz..."

"Efendim."

"Bunu sürekli tekrar ediyorum ama, her şey için gerçekten çok teşekkür ederim. İyiki seni tanımışım." deyip ona birazcık yaklaştım. Tam ağzını açıp bir şeyler diyecekti ki hatırladıkça beni kızartacak bir şey yaptım. Yanağına içten bir öpücük kondurdum. Ve yine kırmızılar içinde kalıp, utançtan yüzüne bakamadan arkamı dönüp hızla eve doğru yürüdüm.
Deniz'in,

"Bende iyiki seni tanımışım." diye süslenmesiyle arkamı dönmeden durdum.

"Arayı fazla açmayalım." deyince yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.

Cevap vermeden kapıyı açıp içeri geçtim ve kapıyı hafif aralık bırakarak Deniz'i izledim.

Gülümsüyordu.

Hemde kocaman.

Kaskı kafasına geçirip, motoru çalıştırdı ve gitti.

Güle güle mavi gözlü ukala sevdiğim...

Kapıyı kapatmamla birlikte, saçlarımda bir el hissettim. Canımın acımasıyla arkamı dönmeden,

"Aahh.." diye feryat ettim.

"Seni gerizekalı sürtük."

. . .

Bölüm Sonu...

Beni Bırakma Where stories live. Discover now