JaNTİ okurlarına merhaba! Merakla beklenen yb geldi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Multi: Ayaz
&&&
Sokak lambasının kırmızı ışığının altında hülyalı gözlerle arkasından baktım. Öylece gitti; mahzunca, sessizce.
İçimdeki şelale olmuş duygu seline ket vurup toparlanmaya gayret ettim. Kırışan hırkamı iki yana çekip düzelttim, saçlarımı kulağımın arkasına süzmemin ardından pasajın içine yöneldim, ilk soldan Serzade kafeye girdim.
Uzaktan Yağız'ı gördüm altı numaralı masada oturuyordu. Beni fark etmesiyle ayağa kaktı, yanağımdan öptü. "Neredesin Afrodit, biraz daha bekletseydin insanlıktan çıkıp ağaç olacaktım."
"Senin kabahatin büyük Yağız'cım, yaptığın eşekliklere say bunu."
Bir şey demeden masanın üstündeki cam şişeyi eline aldı, suyu bardağa boşalttı. Gülümseyip bardağı uzattı. "O zaman bu küçük bir özür olsun."
Beyaz lamba ışığının altında parlayan limon sarısı saçlarına sırıtarak baktım. Fazla sürmeden o da sırıttı, yüzü şebek tatlılığına büründü. Dalgalı dudak kıvrımı, tüysüz beyaz çehresi belirginleşti, üzerindeki açık mavi sweatshirt gözleriyle uyum yakaladı.
"Aklımda Yağız'cım aklımda. Bunlar çok ucuz numaralar böyle giderse hiç kazanamayacaksın yazık olacak."
Beyaz kırışıksız yüzü ciddileşti, vücudunu gerdi. "Ne alakası var Afrodit, ben bunu lades için değil seni düşündüğüm için verdim. Beni çok yanlış tanıyorsun."
"Ya öyle mi! O zaman ladese bu gecelik ara verelim, baskı altında da kalmayız."
"Sorun yok, bana uyar," dedi çenesini gererek.
İkili anlaşmamız sonucunda gevşeme hissini girdim. Dudak kıvrımlarını hafifçe kıvırıp, yüzüne baktım. "Sana bir şey sormak istiyorum ama yanlış yöne çekme sadece bilmek istiyorum.
Başının salladı, daha önceden ısmarlamış olduğu sıcak çikolatasını yudumladı.
"Sen ve Ayaz," dedim, "Sadece kuzen mi oluyorsunuz?"
"Başka ne olabilir ki?" dedi ilgisizce.
"Geçiştirip durma Yağız merak ediyorum sadece, sanki aranızda farklı bir ilişki var gibi..."
Yanakları tepkisel olarak gerindi, kollarını birbirine bağladı. "Anlaşıldı cevabını alana kadar bırakmayacaksın," dedikten sonra porselen bardağı ağzına götürdü, yudumladı ve söze başladı. " Benim hiç kardeşim yok ailenin tek çocuğuyum. Mesele arkadaşlık, kardeşlik oldu mu ben hep eksik kalıyorum."
Konuşmasını ulu orta yerde kesince sinirden cırladım. "Ee devam etsene..."
"Ayaz! Benim için bunlara eş değer, onu kardeşim gibi görüyorum. Zaten kuzen oluyoruz, benim babam onun amcası oluyor."
"Onun babası da senin amcan," dememim ardından komik bir esiri yapmış gibi güldüm.
"Öldü ki."
"Öldü mü? Kusura bakma ben bilmiyordum öyle boş boş konuştum."
Sırtını gererek sandalyeye yaslandı, hoş bir bakış attı. "Önemi yok, takma kafana."
"Zor oluyordur onun için babasız yaşamak, ne bileyim üzüldüm şimdi."
"Annesi de onu bırakıp başka bir adama kaçtı," dedi. "Şimdi nerede ne yapıyor kimse bilmiyor."
"Ayaz ne yapıyor, nerde kalıyor? Yurtta mı yoksa?"
Kaşlarını olumsuz manada kaldırdı. "Babaannesi ile birlikte. Adile nine oluyor bahsettiğimiz kişi, o da ne yazık ki kısmi Alzheimer hastalığına yakalandı. Hafızası git gel."
Eminim şuan yüz ifadem elinden oyuncağı alınmış küskün çocuklara benziyordu.
"Hadi yaa! Bu çok kötü olmuş, sen yardım ediyor musun ona?"
"Güçlü çocuktur Ayaz, acıları büyük olsa da ketumdur derdini anlatmaz, dışarıdaki insanlara karşı güçlü görünmek için renk vermez.
Demek ağzı sıkı biri, şimdi anlaşılmıştı neden bu kadar soğuk durduğu.
"Dışarıdan pek arkadaş canlısı durmuyor gibi sanki ne diyorsun?"
Kocaman kahkaha attı, neredeyse kahkahaları ağzının içine sığmayacaktı. "Dalga mı geçiyorsun Selin, ne arkadaş canlılığından bahsediyorsun, bizim Ayaz buzdolabı gibi soğuktur."
İkimiz de gülmeye başladık. Yağız heyecanla söze devam etti. "Bir keresinde kızın biri buna yazıyordu. Kızı da bir görsen var ya bir içim su, bebek gibi..."
"Yağızzz!" diye cırlayıp sözünü yarıda kestim.
"Tamam, tamam. Her neyse kız güzeldi yani, buna baya ilgi gösterdi peşinden bir an olsun ayrılmadı. En sonunda gidip Ayaz'a açılmış her şeyi itiraf etmiş. Ayaz ne yaptı dersin?"
"Ne yaptı?"
"Öylece dinledikten sonra, "Seni anlıyorum," demiş, motosikletine atlayıp çekip gitmiş, şu artiste bak ya."
O kızı reddettiğini öğrenince içime buz gibi bir su serpildi. Dinlerken kızaran yanaklarım gevşemeye başladığını hissettim.
"Neden böyle yaptı sence? Hiç sevgilisi oldu mu Ayaz'ın?"
Kıkırdayarak gözaltından baktı, ıslık çalıp elini salladı. "Ohoo! Sırf geçen sene Şenay ile iddiaya girdiğinde altı tane kıza çıkma teklifi verdi. Kızların hepsi de kabul etti tabi nihayetinde Janti çocuk; yakışıklılığı, karizması var..."
Dudaklarımı istemsizce kıvırıp, dinlemeye devam ederken Ayaz'a karşı olan ilgim, merakım kat kat artıyordu. Şuan da aklımdaki Janti çok daha tuhaf, sıra dışı biri halini almıştı.
