Gönül Yarası 10.bölüm

219 19 0
                                    


Sevban ise gördükleri karşısında adeta küçük dilini yutmuştu. Yanında formasıyla sevdiği kız karşısında ise tuttuğu takımın maçını bizzat kendi stadyumunda izleme fırsatı.

Anlık refleksle kıza sarıldı. "Çok teşekkür ederim." deyip kızdan ayrıldı. Üzerine baktığında en sevdiği oyuncunun forması vardı. Kıza sordu. "Ama nasıl?". Kız adamın yanağına öpücük koyup "Ben bilirim, şaşırma buna"  dedi ve arabadan indi. Beraber uzun süren bir çabadan sonra stadyuma giriş yapabildiler. Sevban rüyada olduğunu düşünüp arada bir kendini cimcikliyordu.

Yerlerini bulup oturduklarında bir sürü selfi çektiler. Açıkçası yüzlerindeki boyalar onları daha havalı yapıyordu. Yüzlerinde geniş gülümsemeleriyle birbirlerine kaçamak bakışlar atıyorlardı.

Maç başladığında tezahüratlar başlamıştı. Ceren tutmasa bile sevdiği adam için tezahüratlara son ses eşlik ediyordu. Arada bir frenliyordu kendini. Çünkü daha söyleyeceği bir şarkı vardı.

Neyse ki maçı Sevban'ın takımı kazanmıştı ki, keyifleri yerindeydi. Sevban şoför koltuğuna geçtiğinde merak sırası Ceren'e geçmişti. Acaba adamın ne planları vardı?

Çok güzel bir otele gitmişlerdi. Sevban önceden iki ayrı oda ayırtmıştı. Odalarına çıkıp üzerlerini değiştirip otelin yemekhanesine geçtiler. İkisi de çok şık giyinmişti ve birbirlerinden gözlerini alamıyorlardı.

Güzelce yenen bir yemekten sonra Sevban birden kalkıp sahneye gitti. Oradaki gitarist kalkınca eline gitarı alıp çalmaya başladı. Melodi sar beni başkasına yasakla olunca Ceren de sahneye çıktı. Sevban'ın meraklı bakışları eşliğinde müziğin sözlerinin başlaması gereken yerde başladı şarkıya. Birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı. Biri aşkla çalıyor biri aşkla söylüyordu. Her yer aşk olmuştu onlara. Etraflarındaki insanları unuttular sadece ikisi vardı, huzur vardı.

Şarkı bitince insanların alkışları eşliğinde birbirlerine yaklaştılar. Kısa bir sessizlik vardı ama gözler her şeyi anlatırdı. Ceren sevdiği adamın elini tuttu gözlerini bir saniye bile ayırmadan. "Ben seni seviyorum, tıpkı bir kızın bir erkeği sevdiği gibi."

Sevban ise gülümsemesi yayılarak boşta kalan elini ceketinin cebine götürdü. Kız adamın eline baktığında gördüğü şey ile yutkundu. " O zaman hayatının geri kalanında yanında olmama izin verirsin herhalde." dedi kıza adam. Ceren elini adamın yanağına götürüp okşadı ve gözleri nemlendi. " Ben dört yıldır bunun hayalini kuruyorum Sevban.". Adam da elini kızın saçlarına götürüp konuştu. "Bende öyle, dört yıldır hayalini kurdum. Şimdi gerçekleşmesi için senin beni yanıtlaman lazım". Kız yaşlarını silip silkelendi ve gülümseyerek "Peki o zaman, ömrümün geri kalanını seninle geçiririm. Yanından ayrılmam, yanımdan ayırmam" dedi ve elini adama uzattı.

Sevban nazikçe kızın parmağına yüzüğü yerleştirdikten sonra kızın dudağına küçük bir öpücük kondurdu ve sarıldılar. Birbirlerinin kokularını doya doya çektiler, ayrılamadılar.

Beraber otelin bahçesinde el ele sarmaş dolaş yürüyorlardı. Birbirlerinden uzak geçirdikleri zamanların hasretini giderdiler. O dönemde yaşadıklarını anlattılar.

İkisi de beraber büyümüşlerdi fakat lise ve üniversite için Sevban başka şehirlere gittiği için yolları ayrılmıştı. Sadece bayramlarda görüşüyorlardı ki, bu süre çok kısaydı. Sevban asker de bitip geldiğinde Ceren'i adam akıllı ilk defa gördü ki, içine ılık ılık birşeylerin aktığını hissetti. Sonra yavaş yavaş anladı kızı sevdiğini. Sevgisini göstermeye başladı. Herkes bunu bir abi kardeş yakınlığı olarak görse de Ceren de yavaş yavaş bu davranışların farkına vardı. Her ne kadar kendini frenlemek istese de başarılı olamadı ve adama gönlünü kaptırdı. Buraya kadar her şey normaldi. Sonra yavaş yavaş samimiyetleri artmıştı. Kendi aralarında özel esprileri, özel adları, özel muhabbetleri vardı. Kavga etmeye bile başlamışlardı. Buna rağmen birbirlerini görmek için can atmışlardı. Sonra Sevban'ın annesi her şeyi anlayıp son noktayı koymuştu. Şimdi ise Ceren'e yengesinin lafları çok garip gelmişti.

Ceren kendisine hiçbir şey yaşanmamışçasına kardeş muamelesi görmeyi hazmedememiş ve hep Sevban'dan kaçmıştı. Sevban da duygularının yeniden kabarmasından korkmuştu. O da kaçmıştı kızdan. Hatta Ceren üniversiteye girmişti o yıl. Tercihlerini hep başka illere yapsa bile o şehirden ayrılamamıştı. Ne zaman amcasının ailesiyle görüşecek olsa bir mazeret bulup kaçmıştı. Yıl içinde sadece birkaç defa görüşmüşlerdi.

Ceren önceden nişanlanacağı adamla karşılaşmasını da anlattı. Sevban adamın adını duyunca gerilse de Ceren'in anlattıklarından sonra onun ile alakalı kafasındaki soru işaretleri kalktı.

Bir ara havuzun kenarına oturup yine o anı ölümsüzleştirdikten sonra konuşmaya devam ettiler. İkisi de rüyada sanıyordu kendini. İnanmakta zorlanıyorlardı.

Ceren başını adamın omzuna koyup kollarını adamın kollarına doladı. Sevban ise boşta kalan eliyle kıza sarıldı. Sevdiği kızın saçlarını öpüp kokluyordu. Ceren ise o öpücüklerden hoşlanıyordu ve arada adamın omzuna öpücükler konduruyordu.

Üşüdükten sonra odalarına geçmeye karar verdiler. Birbirlerine iyi geceler diledikten sonra odalarına girdiler. Dişlerini fırçaladılar , gece bakımlarını yaptılar, geceliklerini giyip yatağa girdiler ve uyumaya çalıştılar. Fakat heyecandan ikisi de uyuyamıyordu. En son Ceren dayanamayıp adama mesaj attı. "Uyudun mu?". İki dakika sonra kapısının çalmasıyla "Gel" diye seslendi ve Sevban içeriye girdi.

Şu hallerini aileleri görse kafalarını kırarlardı. Ceren'in ailesi özellikle kızlarının bir erkekle her ne kadar farklı odalarda bile olsa kalmalarına asla izin vermezlerdi.

GÖNÜL YARASI | TamamlandıOù les histoires vivent. Découvrez maintenant