Gönül Yarası 2.bölüm

577 25 0
                                    

Herkesin gözü yeniden kızın babasına döndü. "Veri...."   sözünü ortadaki sehpaya hızlıca vurulan ellerin sesi böldü. "Yeter!"  demesiyle herkes sesin sahibine yöneldi. Bu kişi Sevban'dan başkası değildi.

"Sana kız mız yok" diyerek bağırdı. Herkesin şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı. Bi yandan durum hazmedilmeye çalışılırken bir yandan Sevban annesi tarafından çekiştiriliyordu. "Lan sen ne laubali bir herifsin." diye bağırmaya devam etti. Sinirli bakışlarını gönderirken karşısındaki adama kolundan çekiştirilmesiyle istemsizce yanına döndüğünde sinirden kudurmuş Ceren'le gözgöze geldi. "Sana ne? Seni ne ilgilendiriyor?" diyerek adama bağırdı kız. Adam ağzını açmış Ceren'e cevap verecekken vazgeçip erkek tarafına yöneldi. "Çıkın, gidin buradan, defolun" diye bağırmasıyla yanağına tokatı yemesi bir oldu. "Asıl sen çık, git. Defol" yanıtını almasıyla bunu gururuna yediremeyip bir hışımla salondan çıktı ve evin kapısını çarparak kendini dışarı attı.

Hayat bizi sonbahardaki bir yaprak gibi oradan oraya savururken başladığımız noktaya vardığımızda çok şey yaşamış ve değişmiş oluyoruz, asla ve asla aynı kalmıyoruz. Aşıktım, ayrıydım. Buna mecbur kalmıştım. Şimdi ise mahkumdum dört yıl önce yaktığım limanı yeniden imara. Ben ona başkasının ona helalim demesi için aşık olmadım.

Sevban; simsiyah saçlarının önünü kapartarak mavi gözlerini kimseden sakınmayan adam. Sevban; sevdiği kızın gözlerinin içine baka baka kardeşim demeye mecbur kalmış bedbaht. Sevban; Leylasının hergün resmini öpüp uyuyan Mecnun. Bir de Ceren var, kendisine dair ne varsa yaktığı, umutsuz aşkının zindanı, sıkışan kalbinin en canlı atan damarı.

Adam kendini dışarı attığında hava güneşli ve sıcaktı ama o üşüyordu, gönlü üşüyordu. Eline telefonunu alıp onu teselli edeceğine inandığı kişiyi aradı. Bu kişi kız arkadaşından başkası değildi. Gönlü Ceren'deydi ama bu kız da tam evlenilecek kızdı. O yüzden onunla birlikteydi.

Ceren de farklı sayılmazdı. Üşüyordu , gönlü üşüyordu . Gözlerine dolan yaşlarını geri döndürmeye çalışırken soruyordu kendi kendine. "Neden? Neden şimdi?"

Herkes huzursuzlanmıştı. Olanlar hoş değildi. Sevban'ın anne ve babası özürlerini iletmişlerdi ama damadın anne ve babası rahatsız olmuşlardı bir kere.

Ceren bu halde bu günü tamamlayamayacağının bilinciyle " Rica etsem bu nişan işini ertelesek olur mu? Bu şekilde devam etmek istemiyorum." demesiyle damadın annesi "Yani o çocuk böyle yapacaksa iptal de edebiliriz" dedi pofpoflanmak istediğini belli eden bir tavırla.

Sevban'ın babası mahcubiyetle "Efendim! Biz onun kulaklarını çekeriz. Gerçekten rahatsızdı ve - alınmayın ama - damat beyin patavatsızlığına dayanamadı. Size özel değil hep böyle. Lütfen bizim yüzümüzden çocukların geleceğiyle oynamayın" diyerek oğlunun dağıttıklarını toplamaya çalıştı. Oğlanın annesi " Eğer yapmazsa olur. Nişanı tekrar edebiliriz. Ama unutmayın. Onurumuz kırıldı bir kere" diye isteksizce söylemesi üzerine Ceren atıldı. "İptal etmek daha münasip olur aslında.". Çünkü kadının nazıyla uğraşacak gücü bulamıyordu kendinde. Ayrıca içindeki istek bir anda yok oluvermişti .

Bunun üzerine erkek tarafı gelmemek üzere ayaklandı ve bir hışımla çıktı.

Ceren gözyaşlarını daha fazla tutamadığında annesine çıkacağını söyleyerek evi terk etti. Arabanın anahtarını cebinden çıkarmaya çalışırken gördüğü ikiliyle sinirden deliye döndüğünü hissetti. Karşısında Sevban vardı ve sevgilisi vardı, sarılıyorlardı. Arabaya binip çalıştırdı ama başını daha fazla tutamayıp direksiyona gömdü ve hıçkıra hıçkıra ağladı. Ağlama sebebi sadece üzüntü değildi. Kızgındı , kırgındı , yalnızdı, parçalara ayrılmıştı.

"Amacı neydi bu çocuğun? Niye bana bunu yapıyor. Dört yıl önce gözlerim ona bakarken parıldardı ve o da farkındaydı. Buna rağmen kardeşim dedi. Nişanımı mahvetti, şimdiyse kız arkadaşıyla nispet yapar gibi kapımın önünde buluşmuş sarılıyor. Bilerek mi yapıyor? " diye düşünmeden edemedi. Kendine gelince vitesi bire aldı ve oradan uzaklaştı.

Acı veren şarkılar dinliyordu.Odasından neredeyse hiç çıkmıyordu ve tek yaptığıysa birçok kağıda Sevban yazıp onları parçalamaktı. Ailesi kızlarına ne olduğuna anlam veremiyorlardı.

Ceren'in aklına ona ilk aşık olduğunu anladığı zamanlar geldi. Günlerce böyle ağlamıştı. "O benim abim, nasıl o gözle bakarım" diyerek hayıflanmıştı. Bunu hazmettikten sonra ise "Ya beni sevmezse, ya üzülürsem" diye üzülmüştü. En son "Sevmek karşılıklı olmak zorunda değil, benim sevgim ikimize de yeter" demiş ve kendisini ona belli etmek için neler neler yapmıştı.

Şimdi ise Sevban da ailesine haber vermiş ve o gün eve uğramamıştı. Sevgilisinin dizinde uyuya kalmış ve yaklaşık bir hafta eve dönmemeye karar vermişti. Bekar bir arkadaşının evinde kalmış, o süre zarfında düşünmeye oldukça fırsat bulmuştu.

Dört yıl önce Ceren'e açılmayı düşündüğü sıralar annesi bu durumu farketmiş ve "Eğer o kızla aranızda bir şeyler olursa seni evlatlıktan reddederim. Kavga etseniz, aşkınız bitse, ayrılsanız iki kardeşin arasını bozabilirsiniz. Ben buna müsaade etmem"  demişti. Sevban defalarca annesini ikna etmek için uğraşsa da başarılı olamamıştı. Son çare kıza daha fazla umut vermemek adına kardeşim demişti. Aradan yıllar geçtikten sonra ise gözünün önünde başka bir adamla evlenme yoluna girecek olması onu mahvetmiş ve bir sinir kriziyle o gün öyle davranmıştı. Ama bir daha asla aynı şeye müsaade etmeyecekti şayet Ceren bir gün birisiyle evlenecekse bile o kişi kendisinden başkası olmayacaktı.

Eve döndüğünde ise babasının haşin tavırlarıyla karşılaştı. "Şayet bana baba diyeceksen, benim evimde barınacaksan o çocuktan, ailesinden, Ceren'den ve amcandan özür dileyeceksin. Yoksa seni evlatlıktan reddederim."

Şimdi önünde iki seçenek vardı ya babasını dinleyecek, oğlan tarafının gönlünü alıp Ceren'in başkasıyla evlenmesine müsaade edecekti veya kalbini dinleyecek, babasına sırt dönüp sevdiği kızın gönlünü almak için uğraşacaktı.

Merhabalar, iyi günler, iyi geceler, iyi akşamlar günün hangi saatindeyseniz artık. Bu benim bilmem kaçıncı hikayem. Acayip bir kurgu dünyasında yaşıyorum ve sorunum bunları yazıya dökmek. O yüzden sizden ricam beğendiğinizi bir vote ile belli etmeniz. Ve bu tabi ki yeterli değil. Yorumlarda görüşlerinizi özgürce ifade etmeniz. Emin olun ne yazarsanız yazın itelenmeyecek, kavgaya girmeyeceksiniz. Kompleks bir insan değilim. Tek istediğim nerede doğru nerede hata yaptığımı bilmek.

" Wattpad senin neyine beceriksizsin." deseniz bile başım gözünüz üstüne. Bu cümle aklıma 'Sen Anlat Karadeniz' i getirmedi değil. Çok güzel dizi be.

Gelelim diğer bir konumuza. Dediğim gibi bir sürü kurgum var. Tarihi kurgu sevenleri 'Kahraman ;Bir kır çiçeği' hikayesine bekliyorum. Eline kılıcını kuşanıp savaştan savaşa koşan kahraman bir erkek değil, bir kadın, bir hemşire. İlginizi çekeceğini düşünüyorum.

Mizah sevenleri ise 'Yok artık daha neler' hikayesine bekliyorum. Beraber büyümüş ama araları açılmış iki arkadaşa hoş olmayan bir şaka yapılır. Elinde erotik bir fotoğrafla karşılarına çıkan küçük kızın dediği tek bir şey vardır. "Siz benim annem babamsınız.". Hikayeyi eğlendirecek bir biçimde kaleme aldım. İlk dört bölüm yüklü. Diğer dört bölüm ise defterimde yazılı. İlk fırsatta oraya geçireceğim. Ayrıca buraya uğrayan bir kapak tasarımcı bu konuya da el atabilir mi?

Biraz gizem ve romantizm sevenler ise 'Çatı Katı' na buyursun. İkiz kardeşler, ölen bir baba, aşırı korumacı bir anne ve bir günlük. Hikayeyi böyle özetleyebilirim.

Romantik kategorisinden 'Siyah Kapüşonlu Kız' ise el sallıyor. Asosyal bir kadın ve kendini ona adamış bir adam ve çekingen bir aşk hikayesi.

Ben de durum bu ;sizde durum nasıl?

Şimdiden iyi okumalar. Yorumlarda buluşmak üzere.

GÖNÜL YARASI | TamamlandıWhere stories live. Discover now