19.⚡️*Kabus*⭐️💕

En başından başla
                                    

"Rahatına bak sen. Ben üstümü değiştirip geliyorum." deyince üstündeki lacivert formayı yeni farkettim.

"Şey. Ben çok özür dilerim. Hastanede miydin? Bilseydim apar topar çağırmazdım." diye panikle sıraladım cümleleri.

"Beni ne zaman istersen arayabilirsin Melike. Bunu daha önce söylemiştim. Ve evet hastanedeydim. Ama zaten çıkmak üzereydim." dedi.

Çok inanmadım ve bu yüzden kendimi rahatsız hissettim. Belkide hastanede işi vardı.
Hafifçe gülümseyip,

"Neyse ben geliyorum." dedi ve gitti.

Fazla zaman geçmeden geldi.

Üstünde gözlerini daha fazla açığa çıkaran mavi bir tişört ve altına siyah, dar bir picama altı giymişti. Tek kelimeyle muazzam görünüyordu. Birden her yanımı ateş basmıştı. Yüzümde kızardıysa rezil olacaktım. Sapık gibi çocuğu dikizlemeyi bırakıp önüme döndüm.

Yanımda oturdu. Sabahtan beri elimde olan ve Deniz'e gelince oturduğum yere koyduğum telefonum birden çalarak yerimden sıçramama neden oldu. Kalbim gümbür gümbür çarparken korku dolu gözlerle Deniz 'e baktım. Oda bana bakıyordu.

"Şey. Birden çalınca korktum biraz." diye gereksiz bir açıklama yapıp Deniz 'in uzattığı telefonu aldım.
Arayan İsmican 'dı. Doğru ya. Ordan çıkalı 1.30-2 saat olmuştu ve onu aramamıştım. Telefonu açtım ve,

"Efendim." dedim.

Bunu derken ağlayan bir İsmican'la karşılaşmayı beklemiyordum.

"Melike. Lanet olsun seni gerizekalı mahluk. Tam altı defa aradım seni. Neden açmıyorsun? Bir şey oldu diye aklım çıktı." diye bağırdı.

Bağırmakta da haklıydı. Onu endişelendirmiştim.

"Sen açmayınca Oktay 'ı aradım onun telefonu da kapalıydı. Bir şey mi yaptı sana o pislik? İyi misin?" derken hala bağırıyordu.

Ve sesini yanımda oturan Deniz'in duyduğuna yüzde yüz emindim.

"Bak İsmican. Şu anda pek iyi değilim. Yarın konuşsak olur mu?"

"Hayır. Asla olmaz. Oktay bir şey mi yaptı? Nerdesin? Yoksa seni yanında zorla mı tutuyor?"

"Hayır. Oktay 'ın yanında değilim. İsmican lütfen sakinleşince her şeyi anlatacam sana. Bu bil yeter. Güvenli bir yerdeyim. Ve sabah söz veriyorum yanında olacam. Tamam mı?"

"Lanet olsun. Seni öldürmek istiyorum. Madem güvenli bir yerdesin tamam. Şimdi bir şey demiyorum. Ama yarın seni kimse elimden alamaz. Duydun mu beni?"

"Bu sesle duymamam mümkün mü? Tamam. Hep öyle yaparız ya zaten. Ben kötü olduğumda sen benim kendimi iyi hissedip sana anlatmamı beklersin. Ve bende sonra anlatırım."

"Evet. Tamam."

"Beni merak etme. İyi geceler."

"Sanada." dedi ve telefonu kapattı.

Deniz'e döndüğümde kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

"Oktay sana bir şey mi yaptı?" diye sordu çatık kaşlarıyla çelişen sakin sesiyle.

"Anlatacam. Ama şimdi değil." dedim.

Çünkü kendimi tanıyorum. Anlatmaya başlamadan önce hıçkıra hıçkıra ağlar, sabaha kadar durmazdım.
Bana anlayışla bakıp,

"Peki. Ne zaman istersen." dedi.

Hafifçe gülümsemeye çalıştım.

"O zaman bende kahve yapayım." dedi ce ayağa kalkıp mutfağa yöneldi. Arkasından kusursuz vücudunu inceledim. Nefes kesiciydi. Mutfak tam karşımda olduğu için ve zaten mutfak tezgahının üstü açık olduğu için ne yaptığını görebiliyordum.

Beni Bırakma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin