ÖPÜCÜK :*

777 156 19
                                    

İyi okumalar❤

***

Şu an ne mi yapıyordum?

Şuan bir bankta ağlıyorum.

Şuan çaresizim.

Şuan koca ülkede yapayalnızım.

Şuan tüm umutlarım yerle bir oldu.

"Ya Melis!"

Ha? Noluyo ya?
Hı, Dae gelmiş. Ne yüzü varsa gelmeye artık.

"Melis! Bak iki dakika dur bari.."

"Ne var Dae?"

Karşımda durdu. Koştuğundan dolayı nefes nefeseydi. Ama onda daha önce görmediğim bir şey vardı.ağlıyordu.

"Sana her şeyi anlatacağım."

"Neyi nasıl yaptığını ve nasıl hissettiğini mi anlatacaksın?"

"Her şeyi yanlış anlamışsın. Lütfen otur bi konuşalım."

Sanki gerçekten onun açıklamasını istiyor gibiydim. Sanki beni öyle bi durum olmadığına inandırmasına muhtaç gibiydim.

Oturduk.

"Dün akşam seninle konuştuktan sonra biraz hava alayım dedim dışarı çıktım. O sırada bir yerden müzik sesleri geliyordu. Bende sesin geldiği yere gittim. Sokak arasını döndüğüm sırada üç adam beni kol ve bacaklarımdan tutup bir arabaya bindirdiler. Daha neler olduğunu anlayamadan koluma bi iğne yedim. Gerisini hatırlamıyordum. Sabah uyandığımda o odadaydım. Odadaki aynanın üzerinde 'Biz işimizi hallettik. Seni yorduğumuz için kusura bakma' yazıyordu. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Üzerim giyinikti. Hemencecik korkumdan kendimi dışarı attım. İster inan ister inanma olaylar böyle gerçekleşti Melis. Ben hiç bir şey yapmadım. Baksana aynadaki o yazı zaten benim suçsuzluğumu kanıtlamıyor mu?"

Anlattıklarını düşündüm. Aslında biraz uydurma gibi geliyordu ama bu kadar olayı şu kısacık sürede de kurgulayamaz ki.

"Neden bana açıklama yapıyorsun ki?"

Ağlaması durdu. Gözlerimin içine baktı.

"Sadece içimden öyle yapma gereği hissediyorum."

Salak. Bende böyle bayağı dramatik bir şey bekliyordum. Odun işte! Hemen kalkıp gittim. Peşimden gelmediği için üzülürken pisilk yine omzuna attı beni.

"Gavur pislik seni. İndir çabuk beni valla topukluyu yersin bi'yerine!"

"İnandın mı bana?"

"Bi düşüneyim... Hayır!!"

"O yüzden seni bir yere götüreceğim."

"peki o gideceğimiz yere kadar malum arka mahreminle bakışmak zorunda mıyım?"

"İstersen ön tarafa çevireyim?"

"Hayır! Dur! sakın tamam. Buna razıyım."

15 dakika kadar omuzda yolculuk devam ediyordu benim için. Daha sonra bir yere geldik beni indirdi.

Motel gibi bir yerdi. Uzun koridor boyunca yürüdük sonra bir odaya girdik. Hayır hayır aklıma kötü şeyler getirmeyeceğim. Yok yok düşündüğüm şey olmazdı.

"korkma bir şey yapmayacağım. Sadece odaya bir bak ve sonra da elindeki resme."

Dediğini yaptım. Elimde o malum fotoğraf vardı. Oda aynı odaydı.

"Fotografa dikkatli bak Melis. Aynadan fotografı çeken kızın yansımasını görebiliyor musun? O kim melis?"

Gözlerime inanamadım. O fotoğrafları Ga Eul çekmiş. Ama neden? Nasıl olur?

"Bu,  bu kız Ga-"

"Evet o kız Ga Eul."

"Ama neden? Nasıl?"

Komodinin üzerine oturdu. Gözlerime bakıp konuştu.

"Hatırlıyor musun? Okul çıkışı Ga Eul de bizimle arabada gelmişti. Hatta Korece bir şeyler konuşmuştuk."

"Evet. Hatırlıyorum,"

"Bana benden hoşlandığını ve senin aramıza girdiğini söylemişti. Bende ona bir daHa asla benimle muhattap olmamasını söyledim. "

"Yani?"

"Sen arabadan bi hışımla çıktıktan sonra o bana bağırarak 'Seninle aramıza kimse giremez. Asla!' diye söylendi. Hala anlamadın mı Melis? Bu oyunu o planladı. Aklınca senin bana olan güvenini yıkacak."

"Ama bana çok iyi davranıyordu. Hem o öyle bir kötülük yapmaz ki?"

"Bunu sadece 1 haftada mı fark ettin? Melis! Ben o kızı 2 senedir tanıyorum o bir baş belası sana kaç kere anlatmaya çalıştım ama beni hiç dinlemedin."

"Yani sen gerçekten o fotoğraftaki kızla bir şey yaşamadın öyle mi? Her şey Eul'un oyunuydu?"

"Evet! Kendi gözlerinle gördün işte fotoğrafı."

Biliyordum. Dae böyle bir şey yapmazdı Zaten. Ama ya Eul? Bunu o bunu bana nasıl yapabilirdi?

Üzülsem mi yoksa sevinsem mi bilemedim. Tam bir duygu karmaşası yaşıyordum.

Ama şuan anı yaşamalıydım. Ya Eul'un çaresine sonra bakacaktım.

"Ben,,. Özür dilerim Dae. Sanmıştım ki.."

"Sorun değil anladın ya. Neyse ben gidiyorum yarın okuldan alırım seni."

Beni öylece bırakıp gitmişti. Yerimde kalakalmıştım. Tam kapıdan çıktım ki geri döndü.

"Melis!"

"Efendim Dae? Noldu?"

"Bir şey unuttuğumu fark ettim."

Ne unuttun demeye kalmadan dudaklarını dudağıma hafifçe değdirdi. Hemencecik ittim.

"Napıyon be cinsi sapık?!"

"Ya kızım senin içine sabaha kadar kahvede oturan ağır abiler mi kaçtı? İçine ettin güzelim anın."

"Sanane? Cık cık cık!"

"Gidiyorum ben."

"Baybay"

O gittikten sonra bende yürümeye başladım. Yurda girer girmez yemekhaneye gittim karnım kurt gibi açtı. Ara öğün saatine yetiştiğim için çok şanslıydım.

Kapıda Ga Eul belirdi. Tabağına yemeğini doldurup karşıma oturdu. Herşeye devam edecektim çünkü ona bir şey çaktırmamalıyım.

"Afiyet olsun Eul"

"Sağol tatlım sana da. Ya bu arada yarın kamp var geleceksin değil mi?"

Olamaz tamamen unutmuşum. Hemen odama çıkıp çantamı hazırladım. Sonra bir kaç parça kıyafet almak için dolabımı açtığımda karşımda gördüğüm paketle şaşkına uğramıştım.

***

Merhabaaa!!

Umarım beğenirsiniz.,. :))

Acaba o paket neydi?
Melis'i yarın kampta neler bekliyordu?
Cevaplarınızı bekliyorum ^o^

Vote ve yorumları esirgemeyin ballarım sizi seviyorum❤

#Sınır 15 Vote 10 yorum#

KORE Mİ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin