BÖLÜM 21

10.8K 343 24
                                    

Bugün Fera' nın kırkı çıkmıştı. Yade Mizgin' in yardımıyla Daye Piroz Mirzan ve Fırat Metin'i yıkamışlardı. Yıkadıkları suya bereketi olsun diye bozuk para, imanı olsun diye tesbih, okumuş olsunlar diye de kalem koydular. Bebekleri yıkadıkları sudan kırk kaşık suyu bir kaseye ayrıca kırk kaşık suyu da başka kaseye koydular ve Daye Piroz bu iki kaseyi gelinine verdi. Fera ise aldığı sularla yıkandı ve abdestini alıp giyindi. Odaya bebeklerinin yanına geçip oturdu. Artık loğusalığı bitmişti. Evdeki işlere de yardımcı olmak istiyordu. Yarın sabah erken uyanıp ekmek pişirmeyi aklının ucuna not etti. Fera oturduktan sonra Daye Piroz ve Yade Mizgin, Fera ya iki tane beşi bir yerde taktılar.

Yade Mizgin: Allah yavrularını sana bağışlasın kızım. Rabbim oğlumu aldı yanına ama senin oğullarına uzun ömürler versin. Daha boy boy çocuklar doğurasın.

Daye Piroz ve Fera: Amin Mizgin Ana

Fera: Allah sana da uzun ömürler versin Mizgin Ana, diyerek ellerini öpüp alnına dokundurdu.

Bir kaç saat sonra Fera' nın Derya, anası Fatma Xanım da gelmişlerdi. Derya yengesine ve aynı zamanda arkadaşı olan Fera' ya bebeklere iki tane takımla beraber iki altın takmıştı. Daye Fatma ise kızına kalın bir kelepçe taktı. Torunlarına da kendi ördüğü battaniyeleri getirdi. İkisininde ucunda isimleri nakışlıydı ve yanlarında altınlarıyla beraber.

Fera: Ne gerek vardı ana bu kadar zahmete gelmen yeterdi.

Fatma Xanım: Olur mu hem ne zahmeti alırım seni ayağımın altına şimdi onlar benim de canım tabiki de alacağım.

Derya: Sorma Feram anam iplerle çok uğraştı. Hangi renk alsam, ikisine de aynı renk mi örsem diye çok düşündü.

Fera ve Derya bu arada kıkırdarlar.

Fatma Xanım: Kız senin dilin uzadı arkadaşını görünce seni de Fera' dan ayırmam alırım ayırmam alırım ayağımın altına aaa

Diyerek gelinine takıldı. Kızına bir kere vurmadığı için gelinine de vuramazdı. Kızı evinden gittiyse gelini geldi. Onu da hiç bir zaman kendi kızından ayırmadı. Eskiden de böyleydi, kan davası varken de şimdi de bu durum böyleydi.

Fera: Ana babam, abimler nerede? Gelmeyecekler mi yoksa?

dedi telaşlanarak.

Fatma Xanım: Yok kızım işleri varmış akşama hep beraber gelecekler. Piroz Xanım akşama yemeğe davet etti. Bizde yarın sizi davet edeceğiz. Hem bebeklere de kırk gezmesi olur.

Fera: Bende napsam diye düşünüyordum yarın için ana. Behram işte olur. Tek başıma da çıkaramam çocukları.

Derya: Tek başına değilsen. Ben varım, anamlar var, Yadem var, Mirhan var, abimler var, kaynımlar var. Sen yeter ki gezmeye çıkacağım de gülamin

Fatma Xanım: He ya kızım insan çok yeter ki sen he de.

Fera: Bende kafa mı kaldı ki ana.

Konuşmalarının arasında Mirzan Ve Fırat Metin ağlayınca Fatma Xanım aşağıya indi. Fera da bebeklerden birini kucağına alarak göğsünü açtı. Emzirmeye başladı. Derya da bu sırada yatakta duran Mirzan' ı kucağına alarak sevmeye başladı.

Derya: Eee abim nassıl yenge? Delirmiştir artık

Fera: Sorma valla düz duvara tırmanacak artık. Sırf onun yüzünden tuvalette giyiniyorum. He bu arada senden istediklerimi getirdin mi ben çıkamıyorum biliyor musun ondan senden istedim. Yoksa böyle bir şeyi senden isteyemezdim.

Derya: darılırım. Tabi benden isteyeceksin. Başka kimden isteyecektin ki?

Fera: Orası da doğru canım. Nerde? Getirdin mi?

MARDİN-İ BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin