Bölüm 5

28K 898 35
                                    

Fera şuan kendisine bakıyordu. Ayaklı kuyumcu vitrinine dönmüştü. Altın şahmaranları, burgu bilezikleri,kelepçeleri,altın kemeri, yüzükler... Elini kaldıramaz hale gelmişti. Ama bir bu kadar daha takılmayan vardı. Onlarda takılsaydı, kızın gözleri kocaman açılmıştı. Dayanamazdı herhalde taşıyamam diye düşünürken kaynanası Piroz Jimom (kaynana) gelmişti.

Piroz Jimom(kaynana): 'Keçamin hade odağa çıkma vakti geldi' dedi kadın gelinine gülerek
Fera: Tamam jimom(kaynana) diyerek yerinden zorla kalkmıştı. Odaya çıktıklarında kaynanası Fera'ya yapması gerekenleri söylemişti. Fera da kızara morara dinlemiş ve sadece kafasını sallamakla yetinmişti.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordu. Fera bu gece ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmiyordu. Kapının açılmasıyla kendine gelmişti.

Behram Ağa: Uyumadın mı sen daha?

Fera: Pi.. Pir.oz Jimom(kaynana) uyu..uyumamamı söyledi de ben ondan şey edipte şey etmiştim. dedi utanarak 

Behram Ağa: Beklemene gerek yok. Sevmediğim bir insana dokunamam.

Fera'nın kalbi kırılmıştı. Nasıl böyle düşünürdü? Adetleri, gelenekleri, görenekleri vardı. Sabah hanımağa gelip çarşafı göstermeleri gerekiyordu. Peki bunu nasıl anlatacaktı sabah hanımağaya. ' Behram Ağam akşam bana dokunmadı' diyemezdi. 

Behram Ağa: Aaaa sayi bi de bu çarşaf gösterme zılgıt çalma meselesi var. Sen kafana takma ben onu halledecem.

Fera sormak istemedi. Nasıl yapacağını gardolaba yönelip siyah en kapalı geceliğini almıştı. kocasının siyahı sevdiğini bilmeden.

 Fera'nın hareketlendiğini gören Behram Ağa sessizce müstakbel karısını izliyordu. Ne yapıyordu bu kadın gardolabın önünde? Ne o eline siyah siyah gecelik mi almıştı. Allahım sen beni nasıl sınıyorsun Yarabbim diye içinden dua etmişti. Banyoya ilerlerken genç kızı durdurmuştu. 

Behram Ağa: Fera yanıma gel.

Fera banyoya giderken dönmüş ve kocasına doğru ilerlemişti. Ne kocaydı ama daha onu karısını bile yapamayan koca diye içinden geçirdi genç kız. Kocasının yanına gidince;

Fera: Efendim Ağam

Behram Ağa: 'Adettir bilirsen' deyip duvağı kaldırıp Fera'yı alnından öpmüştü. Fera her ne kadar şaşırsada Behram'ın bunu yapmasına içten içe mutlu olmuştu. Fera'yı çeviren Behram Ağa kendine zor zapt ediyordu. Bu kızın karamel kokusu onu cevbediyordu. Hayır yapmamalıyım diye içinden geçiren Behram Ağa Fera'nın şaşkın suratın görünce  yüzüne bir gülümseme yayılmıştı. Ama bunu Fera görmemişti. Çünkü Behram Ağa Fera'nın arkasını çevirmiş ve gelinliğinin inci düğmelerini açmaya başlamıştı. Fera ise bu arada nefesini tutmuş sadce biran önce bu işin bitmesini bekliyordu. Yoksa morarmaya başlayacak ve nefessizlikten ölecekti. Fera arkasında hareketlilik olmayınca doğru banyoya koşmuştu. Üstünü değiştirip banyoda biraz oyalanmıştı. Kuaförün sabah yaptığı makyajı silmiş, saçlarını açıp, taramıştı. Saçlarını ördükten sonra banyodan çıktı. Odaya baktığında Behram Ağa'nın yattığını görünce hemen kendi tarafına geçmiş takılan altınlarını komodinin çekmesine koymuştu. Gelinliğini de banyodan alıp gardolabın kapağına astı. Yarın ilk iş gelinliğini güzelce temizleyip, sandığa koyacaktı. Gelinliğini de atıktan sonra yatağa girip yatmıştı. Yattığı gibi Behram Ağa yataktan kalkmıştı. Bu kadar mı nefret ediyordu ki Fera ' dan ? Ona bu kadar mı dayanamıyordu. Peki sevmediği nefret ettiği Fera ile bir ömür nasıl geçirecekti?

Behram Ağa Fera 'nın o karamel kokusuna dayanamıştı. Fera yattığı gibi kalkıp banyoya girmişti. Kısa bir duş alıp, odaya geçmişti. Fera uyuyor gibi duruyordu. Aslında kapı açılınca gözlerini kapatmıştı Fera, Behram Ağa'nın uyumadığını görmesini istememişti. Behram Ağa çekmeceliden seccadeyi alıp şükür namazını kılmaya başlamıştı. Namazını kıldıktan sonra 'Allahım sen sonumuzu hayır ihsan eyle ' dedikten sonra seccadeyi katlayıp camın kenarında tekli koltukların üstüne bırakmıştı. Yatağa yattığında Fera'ya seslenmişti. 

MARDİN-İ BERDELWhere stories live. Discover now