BÖLÜM 20

12.1K 437 27
                                    


Behram Fera' yı öe gördükten sonra kendisine nasıl hakim olacağını düşünüyordu. Kendisine geldiğinde Fera'yı toparlanmış çocuklarını da yerlerine yatırmıştı.  Fera kocasının kendisinde olmamasından yararlanıp zümrüt yeşili geceliğini alıp banyoda üzerini değiştirmeye gitti.  Behram ise artık karısını istiyordu. Bu yirmi günün nasıl geçeceğini düşünüyordu. Artık aynı oda da üzerlerini değiştirmiyorlardı. Fera kocasının zor da  kaldığını fark ettiği için yapıyordu. Onların hayatı gayet normal ilerliyordu. Evli, mutlu, çocuklu :)



Derya ve Mirhan ise o akşamın sabahında kendilerine zor gelmişlerdi. Mirhan yorgundu. Derya ise utangaç. Hala daha tamamen kocasının hazinesine dokunmasını , vücudunu keşfeder gibi dokunmasına, on öpmesine... Ama yaptıkları şeyleri düşünmek içinde kelebeklerin uçmasına, laşbinin düzensizce deli gibi atmasına sebep oluyordu. 

Gamze ise herkez uyuduktan sonra mutfağı toparlayıp odasına geçti. İçinden gelen deli gibi ağlama isteğiyle gece geç saatlere kadar ağladı. Mirhan ile imkansızdı. Ama Mirhan'ın kendisinden başka birisine de dokunmasına dayanamıyordu. Ateş olsa cürüm kadar yer yakardı belkide ama o kadar yer bile ona yeterdi. Nasılsa kimse Gamze' den şüphelenmezdi. 


Fatih Ağa ise Lale Hanım' ın peşinden koşup duruyordu. Lale Hanım ise Fatih 'in ona karşı ilgisini biliyordu. Ama olmazdı. Sonuçta Lale'nin kimsesi yoktu. Babası İbrahim Bey o daha annesinin karnındayken vefat etmişti. Annesi de Lale'yi doğururken doğum da vefat etmişti. Annesinin vefatından sonra tek akrabası olan bekar teyzesi ona baktı. Altı ay kadar önce de teyzesi vefat etmişti. Kimse' si yoktu artık, yalnızdı. 

LALE AĞZINDAN

Adet günümde olmamdan dolayı canımın tatlı çekmesiyle buzdolabına doğru hızlı adımlarla ilerledim. Tatlı bulamayınca havanın da geç olmamasından faydalanarak cüzdanımı aldığım gibi anahtarlarımı da alıp markete doğru gitmek için ayakkabılarımı giydim. Apartmanın kapısından çıktıktan sonra kaldırımın dibinde oturan Fatih' i gördüm. Alkol kokusunu aramızda ki ki 5-6 mesafe adımdan bile alıyordum. Korkmadım desem yalan olurdu. Ama korkmama rağmen ev halimle yanına, kaldırımın dibine oturdum.

Lale: Selam Fatih nasılsın?

Fatih: Nasıl gibi duruyorum ki ? Yıkıldım artık, yıldım Lale. Beni umursamamandan, kırmandan yoruldum.

 Lale: Benim kimsem yok. Hayatımda kimse de olmadı. Babam annem daha bana hamileyken vefat etmiş. Annem de doğum sırasında vefat etmiş. Teyzem büyüttü beni. Ama o da 6 ay önce vefat etti. Ben kime kendimi adasam, sevsem böyle bırakıp beni gidiyorlar. Ya sen de gidersen? Ben bunu göz önüne almak istemediğim için seni istemiyormuş gibi reddettim hep. Böyle seni kırmak üzmek bana da zor geliyor. 

Fatih duyduklarıyla şoka girmişti. Yerinden kalktığı gibi Lale' ye bakıp güldü ve arkasına bakmadan eve doğru yalpalayarak, düşe kalka gitti. Lale' de ağzının tadı kaçtığı için eve geri dönüp kendisini yatağa atıp uyumaya çalıştı. Sabah erkenden doğuma gitmesi gerekiyordu.


Fatih eve geldiğinde herkes terasta oturuyordu. Birden kapının açılması ve kapanmasıyla herkes korktu. Bahçeden birinin şarjörü boşaltmasıyla konakta kadınların çığlık sesi ve Fırat ve Mirzan' ın ağlama sesleri duyuldu. Behram, Kemal ve Yekta aşağıya inerken, Yade Piroz ise terasın balkonundan bakmak için yerinden kalktı. Fera ise bebeklere bakmak için koşturdu.

Behram aşağıya indiğinde şaştı, kaldı. Fatih delirmiş gibi seviniyordu. Benim oldu ağabey benim demekten başka hiç bir şey demedi. Kemal Fatih' i görünce rahatlamıştı. Merdivenlere doğru yol aldı. Yeğenlerinin ağlaması hala susmamıştı. Bir şey mi oldu diye merak etmişti. Kemal kapıyı tıklatıp, yengesinin gel demesini duyuncaya kadar yenge benim Kemal geleyim mi? diye sordu. Fera'nın gel demesiyle odaya girmeden;

Kemal: Yenge Fatih Abim işte kendisi neye sevindiyse delirmiş gibi havaya sıktı. Korkulacak bir şey yok. Behram Abim Kemal biremin ( erkek kardeş ) hakkından gelir. Sen yeğenlerimin birini ver az hele yenge de bende seveyim, hem sende diğerini susturursun.  

Fera: Olur valla Kemal ikisi aynı anda ağlıyor ama ikisi aynı anda susmuyor. 

Kemal yeğenini alıp terasa gitti. Behram ise Fatih 'i terasa çıkartıp oturttu. Kızlara da acı bir türk kahvesi yapıp getirmelerini istedi. Kahveyi beklerken de Behram Fatih 'i sıkıştırmaya başladı. Fatih' de sarhoş kafa ile her şeyi anlattı. Olayın yarısında Kemal terasa çıktı. Dinlemeye devam ederken sonunda abisinin anlatması bitince;

 Kemal: Biremin (erkek kardeş) kimdir bu kız?

Fatih: Lale Hanım. Hani Fera Jinbiramın (yenge) doktoru vardı ya o işte Kemal.

Kemal: Hadi gözün aydın bıremin. İşten kaçıp da az gitmedin hastaneye yollarını boşuna aşırmamış oldun deyip güldü. 

Behram ise duyduklarıyla kızmıştı.

Behram: Demek hastane yollarını aşırdın. İşten kaytardın. Bunların hesabını almasını iyi bilirim ben Fatih Bey.

Fatih gelen kahvesinin içerken hiçbirşey duymamıştı. Behram ' oğlu Fırat Metin 'i alıp, herkese iyi geceler dedikten sonra Kemal ' e Fatih' e göz kulak olmasını söyledi. odaya gittiğin de Fera'yı uyurken görünce şaşırdı. Ne kadar çabuk uykuya dalmıştı. Fırat 'ı kardeşinin yanında ki beşiğe yatırıp yatağına geçti. Yatağa yatınca Behram karısını kollarının arasına alıp, saçlarını öptü kokladı.


Bölüm geç geldi özür dilerim. Ama dün yorumda da söylediğim gibi çalıştığım için iş yerinde çok yoğundum. Üniversite için de araştırma yapıyorum. Özel hayatımda da aynı bu derecede yoğun olduğu için yeni bölüm yazamadım. Okuyan arkadaşlar da sayfanın sonundaki vote yıldızına basmak gerçekten bu kadar zor olmamalı. Yeni bölüm için illa belirli bir vote ve yorum sınırı mı olması gerekiyor. Altmış iki bin kadar okuyana karşı sadece üç bin kişi vote yapıyor. 

MARDİN-İ BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin