~25~ Kirlendi Umutlarım.

91 95 10
                                    

Onu üzmek istemiyordu ve her ne kadar acı da olsa Çağla haklıydı.
" Seni seviyorum ve ne karar verirsen ver yanındayım. " Dedi.

Ceyhun'un son sözleri üzerine Bora gözlerini açmış biraz şaşkın ve biraz sinirli bir şekilde onlara bakıyordu.

" Siz delirdiniz mi? Kendinize gelin! Çağla'nın daha uzun süre yaşama şansı var ama buna engel oluyorsunuz ne yaptığınızın farkında mısınız? "

" Bora ne yapmamı bekliyorsun? Kendini iki dakika benim yerime koy, istemediğim gibi yaşadıktan sonra daha uzun süre yaşasam ne değişecek? "

" Böyle davranırsan her an ölebilirsin! " Israrla tedavi olması gerektiğini belirtiyordu ama onu dinlemiyorlardı, soluk bir cümleyle konuştu bu defa.

" Daha umutların var senin. "

" Var değil Bora, var'dı. "

" Çağla yapma böyle, neden herşey bitmiş gibi davranıyorsunuz? "

" Benim biraz dinlenmeye ihtiyacım var, size afiyet olsun. " Dedi ve elindeki çatalı masaya bırakıp ayağa kalktı.

Kendini anlatmaya çalışmaktan yorulmuştu, daha fazla direnmeyecekti. Az önce neşe ile geldiği merdivenlerden içinde ki hüznün ağırlığıyla üst kattaki odasına çıktı. Çağla'nın yukarıya çıktığından emin olduktan sonra Bora konuştu.

" Kararlarınıza karışmak istemiyorum ama gerçekten ne hissettiğini ve neden bu kararı verdiğinizi merak ediyorum. "

Masadaki bardaktan bir yudum su aldı ve geriye yaslandı son zamanlarda sık sık yaptığı gibi iç çekti ve konuştu.
" Ölmek Bora, ölmek. " Gözlerinin dolmasına engel olamıyordu konuşurken, gözlerinde ki bir damlayı özgür bıraktıktan sonra konuşmaya devam etti.

" Bana yaşarkende ölmenin mümkün olduğunu anlatmamışlardı. "

Bir şeyler söylemek istiyordu ama ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu, onu dinlemekten başka elinden gelen hiçbir şey yoktu. Bu yüzden sessizce dinlemeye devam etti.

" Hayat benimle dalga geçiyor gibi. Tamam diyorum, bak şu dal sağlam şuna tutunayım, yaşayayım ama ben daha elimi uzatmadan hayat o dalı kökünden kırıyor. Yaşamım beni korkutuyor Bora, düşünsene cinayetlerle dolu bir ömrüm var. İçimde ölenler, içimi öldürenler, ha bir de benliğimi alıp gidenler. Ben artık elimi uzattığım herkesin gitmesinden yoruldum, ben yaşamaktan yoruldum. Kışın içinde beşinci mevsimi yaşıyoruz resmen ve biz o beşinci mevsimde takılı kaldık, baharı göremiyoruz. "

Beşinci mevsim dediği yerde anlamadığını belirten bakışlarla süzdü Ceyhunu, anlamadığını fark etmiş olacak ki parmakları ile teker teker saymaya başladı.
" İlkbahar, yaz, sonbahar, kış, zemheri. " Son saydığı parmakta durdu ve açıklama yaptı. " Zemheri, kışın en sert dönemi anlamına geliyor, karakış demek. "

" Böyle cümleler kurma abi, biliyorum çok zor ama şimdi mutluluğunu yaşamaya çalış. Onunla beraber mutlu ol, mutlu ol ki yıllar sonra onu hatırladığında güzel hatırla. "

Elinde ki sigaranın külünü küllüğe çırptıktan sonra konuştu.
" Hatırlamak? Onu hatırlamam için unutmam gerekmez mi? İnsan anadilini unutabilir mi? " Duvarda asılı olan çerçevede Çağla ve Deniz'in fotoğrafı vardı, birkaç saniye baktı o fotoğrafa ve devam etti.

" Gülüşü Bora, gülüşü diyorum. Ne kadar saf, sade sanki yıllardır eskimeyen bir inanış gibi. Saçları, mutluluğun rüzgarında dans eden kelebeğin en masum hâli. Gözleri, gökyüzünün sonsuzluğunu ödünç almış gibi. Sen söyle böyle biri unutulabilir mi? "

TÂRUMAR  (DÜZENLENİYOR-KİTAP OLACAK)Where stories live. Discover now