Bana öyle bir bakıyordu ki, hem şaşırmış  hem de sanki mutlu bir hali vardı ve o anda dünyadaki en saçma şeyi yapıp hızla kafeden çıktı. Kalbim sanki bir vazoyu yere fırlatıp kırmış gibi parçalandı. Yerimden kalkıp peşinden gittim.
"Eda!"
Sola dönüp koşmaya başladım. Yol ayrımında durdum. Bir taraf ıssız sokaklara bir taraf da caddeye gidiyordu. Tam caddeden ilerlemeye devam ediyordum ki çığlık sesi duydum. Bu Eda'nın sesiydi ve o ıssız sokaktan geliyordu. Hiç tereddüt etmeden o tarafa koştum.

   İki tane adam Eda'nın ağzını kapamış ellerini bağlamaya çalıyordu.
"Ne oluyo lan burada!" dememle kafa hizamda hissettiğim acıyla yere devrilmem bir oldu. Sonrası, karanlık...

   uyandığımda bir koltukta ellerim bağlı bir şekilde oturuyordum. Başım feci bir şekilde ağrıyordu. Etrafıma baktığımda Eda da bir sandalyede bağlı şekilde oturuyordu ve bana bakıyordu. Ağzım bantlı olduğu için konuşamıyordum. Ayak sesleri gelmeye başlayınca kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Üç tane adam içeri girdi. Biri Eda'nın yanına diğer ikisi benim yanıma geldi. Galiba tek olan patron gibi bir şey.
"Şimdi siz kesin buraya neden getirildiğinizi anlamamışsınızdır. Ben size hemen anlatayım. İkinizde Aylin denen o kızın çok yakın arkadaşısınız. Sizi getirttirdim çünkü siz bana Aylin'in yerini söyleyeceksiniz. Biz de onu buraya getiricez. Sonra da Aylin sayesinde Aras'ı da buraya çekicez. Sonrası sizi ilgilendirmez."
Aras mı? Bu adam başımıza belaya sokmaktan başka bir bok yapamıyor mu? Adam tekrar konuşmaya başladı.
"Bize Aylin'in yerini söyleyecek misin?"
Başımı iki yana salladım. Adam güldü. Elini beline götürüp silahını çıkarttı. Sonra da silahım namlusunu Eda'nın başına dayadı. Yerimden kalkmaya çalıştım ama yanımdaki iki adam beni tutup koltuğa geri oturttu. Eda'nın yüzüne baktığımda ağlıyordu. Eğer onun kılına bile zarar gelirse yıkarım ortalığı.

(Sadece ağzı bantlı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Sadece ağzı bantlı.)

"Evet şimdi söylemeyi düşünüyor musun?"
Ne yapacağımı bilemez halde duruyordum. Ona zarar gelmesini istemiyordum ama kardeşim olarak gördüğüm Aylin'e de hiç bir şey olsun istemiyorum. Gözümden bir damla yaş aktığını hissettim.

Patronun telefonu çalınca silahı beline geri soktu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Patronun telefonu çalınca silahı beline geri soktu.
"Efendim?"
"..."
"Yaaa demek öyle ha? Getirin onları da buraya." Telefonunu da cebine koyup bana yaklaştı.
"Size gere kalmadı. Arkadaşını çoktan bulmuşlar."
Ağzımdaki bantı hızlıca çekti. Ağzımdan küçük bir inilti kaçtı.
"Hele bi onun kılına zarar gelsin. Bu dünyayı başına yıkarım."
Yine o iğrenç kahkasını attıktan sonra odaya beş kişi girdi. Üçü o pisliklerden diğer ikisiyse, ah olamaz.
"Bırak lan beni. Hele bir kurtulayım elinden senin o olmayan saçlarını yolucam. Anandan emdiğin sütü ilk önce kulaklarında mayalayıp sonra burnundan getiricem."
Adam Aylin'i önüme fırlattı. Rüzgar'ı da bağlayıp yanıma oturttular. Aylin kafasını kaldırıp bana baktı.
"Deniz?"
"Aylin?"
"Burada ne işin var?"
"Sen neden buradaysan ben de bu yüz-"
O anda gözüme çarpan şeyle duraksadım. Aylin'in hemen yanında bir cam parçası vardı. Aylin'e kafamla cam parçasını gösterdim. O da tek gözünü kapatıp her zamanki gibi başını iki yana salladı. Gözlerimi iyice açıp tekrar camı gösterince o tarafa baktı. Camı görünce gülümsedi. Adamlar başka bir şeyle uğraştıkları için hemen cam parçasını yerden alıp elime koydu. O sırada da manyak patron bize döndü. Diğer adamları kovdu. Sadece yanında iki kişi kaldı.
"Şimdi sıra en çok beklediğim yerde." dedi ve telefonunu çıkartıp birini aradı. Hoperlöre alıp bize yaklaştı.  Ben de o esnada cam parçasıyla ipleri kesmeye çalışıyordum.
"Kimsin?"
"Ooooo Aras Bey tanımadın mı yoksa. Çok kırıldım bak."
Heh bide bu eksikti tam oldu.
"Numaramı nerden buldun lan?"
"Ayıp ediyorsun. Tabikide numaran bende olacak."
"Ne istiyorsun?"
"İntikam ve senin leşini. Tahmin et yanında kim var?"
Belinden silahını çıkarıp Aylin'in alnına dayadı.
"Aylin, bir şeyler söylemek ister misin?"
Korktuğu sesinden anlaşılıyordu.
"Aras lü-lütfen yardım et."
"Evet ne diyorsın Aras efendi. Gelecek misin?"
"İstediğini yapabilirsin. Umrumda değil." ve telefon kapandı...

Gülecek Misin Polis Mi Çağırayım?Where stories live. Discover now