-1-

234 12 4
                                    

Yeni bir kitap daha. İnşallah beğenirsiniz. İyi okumalar...

Sabah erkenden kalktım. Elimi-yüzümü yıkadım. Üstümü giyinip evden çıktım. Yine her zamanki yere gidecektim. Şoförüm Mustafa Amca'dan beni istediğim yere bırakmasını istedim. Arabaya bindim. Önümde en az 20 dakikalık bir yol vardı. Araba hareket etmeye başladığında bende kafamı cama yasladım ve hayatımı, tüm yaşadıklarımı düşünmeye başladım; Ben Aylin Yalçın. İzmir'de yaşıyorum. Yalçın holdinginin tek varisiyim. Babam Sinan Yalçın ise bu holdingin sahibi. Annem ise yıllar önce ben daha 5 yaşındayken bizi terk etmiş. Neden olduğunu bilmiyorum. Bu yüzden de kızamıyorum ona. Anlayacağınız anne sevgisi olmadan geldim bu yaşıma kadar. Şuan 16 yaşındayım. Babam ünlü bir iş adamı olduğu için kolejde okuyorum. Şu hayatta en çok yapmayı sevdiğim şey resim. Resim yapmayı çok seviyordum. Resim çizdiğimde rahatlıyorum. Kendimi daha iyi hissediyordum. Bazenleri şimdi olduğu gibi İzmir'de yüksek bir tepeye çıkıp karşıdaki manzarayı çiziyordum. Geçen gün o kadar güzel bir yer buldum ki, inanılmazdı. İşte yine oraya gidecektim.  Araba durduğunda hemen arabadan indim. Mustafa Amcaya teşekkür ettikten sonra yoluma devam ettim. Geldiğim yerde küçük bir park vardı. Parkı geçip ilerledim. Biraz daha ilerde bir bank vardı. İşte orası benim yerimdi ama bugün doluydu. Bir erkek oturuyordu. Hiçbir zarar gelmiyeceğini düşünüp yanına oturdum.
"Merhaba" Beni umursamadığını fark edince elimi uzattım. "Ben Aylin." Gülümsedim. İlk önce bana baktı. Gözleri kahverengiydi. Bana baktıktan sonra elime baktı. Hiçbir şey demeden denizi izlemeye devam etti. Bende havada kalan elimi indirip dudaklarımı yaladım.
"Pekala. Sen bilirsin. Burda oturucam. Senin için bir sorun olur mu?" Yine ses çıkmayınca önüme döndüm. Yanımdaki çantadan defterimi çıkarttım. Kalemimi de çıkartıp deniz manzaralı resmimi çizmeye devam ettim. Birkaç dakika sonra yanımdaki çocuğun çizdiğim resme baktığı farkettim. Ona bakıp gülümsedim. O ise sadece önüne dönmeyi tercih etti. Bende önüme döndüm. Yarım saat sonra elim yoruldu. Kalemi bıraktım ve manzarayı izlemeye devam ettim. Birden telefonum çaldı. Arayana baktığımda en iyi arkadaşım Eda'nın aradını gördüm. Hemen telefonu açtım. "Efendim Eda?"
"Napıyorsun? Canım sıkıldı. Alışverişe gidelim."
"Ama Eda..."
"Aması falan yok. Gidicez. Nerdesin yanına geliyorum."
Ona nerde olduğumu söyledikten sonra telefonu kapattım. Yanımdaki çocuğa baktım. İki ayağını da açarak erkeklere has bir oturuşta oturuyordu. Sağ eli bankın kol koyma yerindeydi. Kafasını hareket ettirmeden konuştu.
"Ne zaman beni incelemeyi keseceksin?" Gözlerim kocaman açıldı. Yüzümün kızardığma emindim. Dudaklarım bir şey söylemek için araladım ama birden ağzımdan başka bir cümle çıkmıştı.
"Adın ne?"
Yine hiç düşünmeden konuşmuştum.
Bir süre bekledi. Hala benim ona baktığı fark edince bıkkınlıkla derin bir nefes aldı. "Aras Korkmaz." Ona gülümsedim. "Tanıştığma memnun oldum." Hala gülümsüyordum. O ise bana bakıp yine suratı asarak konuştu. "Ben memnun olmadım." Kaşlarımı çatıp dediğini anlamaya çalıştım. Tam o sırada Eda yanıma geldi. "Hadi gidelim." Aras'ı görünce o da bir tuhaf baktı. Eşyalarımı toplayıp bir daha bu odunumsu şeyle görüşmemek dileğiyle Eda'yla birlikte parktan çıktık.

Gülecek Misin Polis Mi Çağırayım?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin