-10-

44 2 0
                                    

Medya Deniz. Yerim onu ben. Tipini mıncırdığım.

"Anne dersteyim."
"..."
"Anne dersteyim diyorum."
"..."
"Ben seni beş dakika sonra ararım."
"..."
"Bu son ders. Gelcem eve."
"..."
"Tamam gelirken sana kek alcam. Hadi baaay."
Son cümlesinden sonra dayanamayıp kahkahayı patlattım. Bütün sınıf bana baktı. Mehmet hoca da dahil.
"Ne oluyor orada?"
"Yok bir şey hocam."
Ve o klasik öğretmen sözü.
"Komik bir şey varsa söyle biz de gülelim."
"Yok hocam, sadece aklıma bir şey geldi de."
Mehmet hoca cıklayarak dersi anlatmaya devam etti.

   Eve gidince ilk önce duş aldım. İki saat sonra Eda, Deniz ve Rüzgar gelecekti. Evde yalnız olduğum için burada kalacaklardı. Banyodan çıkınca aklıma gelen fikirle telefonumu elime aldım. Rehberden İrem'in numarasını bulup aradım.
Bir çaldı.
İki çaldı.
Üç çaldı.
"Alo."
"Naber İrem? Aylin ben."
"İyi, sen?"
"Bende iyiyim. Bu akşam müsait misin?"
"Evet. Neden sordun?"
"Şey ben evde tekim de, bizim tayfa bugün bize gelcekler.Sende gelsene."
"Gerçekten mi?"
"Evet. Hem sen de sıkılmışsındır tek başına."
"Hem de nasıl?" İkimizde güldük.
"Ne zaman geleyim?"
"Bir-bir buçuk saat sonra gelebilirsin. Ben sana konum atarım."
"Çok teşekkürler."
"Ne demek. Hadi bekliyorum."
"Tamam görüşürüz."
Telefonu kapatıp dolabın karşısına geçtim. Seçtiklerimi giyip aynanın karşısına geçtim.
Altıma siyah pantolon, üzerime de renkleri pek de canlı olmayan çiçekli kısa kollu tişörtümü giyindim. Onun üzerine haki rengindeki hırkamı giydim. Saçlarımı omuzlarımdan aşağı bıraktım. Odamdan çıkıp salona indim. Televizyonun altındaki filmlerden en güzellerini seçip orta sehbanın üzerine koydum.

****

"Hayır Rüzgar komedi filmi izliycez."
"Yok öyle Deniz efendi macera filmi izleyeceğiz."
"Çocuklar bence oylama yapalım."
Gözlerimi Deniz ve Rüzgar'dan alıp Aylin'e çevirdim.
"Bence de. Tamam, komedi filmi diyenler?"
Deniz ve Eda ellerini kaldırdı.
"Macera diyenler?"
Ben, Aylin ve Rüzgar elimizi kaldırdık.
"Karar verilmiştir. Bu akşam macera filmi izlenecek." Diyip masanın üstündeki komedi filmlerini kaldırdım. Yerime geri oturduğumda Deniz'e baktım. Alt dudağını dışarı sarkıtmış ve kollarını birbirine bağlamıştı. Onun bu haline gülüp filmlere baktım.
"Evet hangi filmi izleyelim?"
Eda masanın üzerinden Labirent: Ölümcül Kaçış filmini alıp bize gösterdi.
"Bence bunu izleyelim."
Herkes onaylayınca o filmi izlemeye karar verdik. Valla bu filmi bana bin kere izle deseler izlerdim. O derece güzeldi. Mutfağa gidip abur-cuburları aldım. Onları masaya koyduktan sonra geri mutfağa gidip mısır patlattım. Herkes koltuklara kuruldu. Filmi başlatıp izlemeye başladık.

  ****

Uyandığımda çok ilginç bir manzarayla karşılaştım. Deniz yerde yatıyordu. Rüzgar da koltukta. İşin ilginç tarafı Deniz ayağını koltuğa çıkarmıştı ve Rüzgar da Deniz'in ayağına sarılmıştı. Gözlerimi kıpıştırarak koltuktan kalktım. Eda ve aylin de kafa kafaya vermiş uyuyorlardı. Gidip elimi yüzümü yıkadım. Salona geri döndüğümde salonu çok dağıtmıştık. Her yer, her yerdeydi. Televiyonun önü geçtim. En azından o kapalıydı.
"Hey millet uyanın sabah oldu!"
Kimse uyanmayınca tekrar bağırdım.
"Uyanın diyorum sabah oldu!"
Yine kimse uyanmayınca ölümcül silahımı kullandım ve televizyondan çok gürültülü olan daha adini bile tam olarak bilmediğim şarkıyı açtım. Şarkı başladığı anda dördü birden yerinden sıçradı. Rüzgar oturduğu yerde gözlerini ovuşturarak konuşuyordu.
"Ne oluyo lan burada? Deniz, kardeşim ne işi var ayağının ağzımda?"
"Ne bilim ben abi. Kucaklayan sensin."
Onlara gülüp konuşmaya başladım.
"Şimdi o kıçınızı kaldırın ve burayı toplamaya başlayın."
"Ama Ayliiin, benim uykum var."
"Deniz hadi!"
Oflayarak koltuktan kalktı.
"Hadi hadi daha okula gitcez. Bir saatimiz var."
Hepimiz salonu topladık. Yarım saat sonra her yer tertemizdi. Eda, İrem ve ben odama çıkıp üzerimizi değiştirdik. İkisi de yanına kıyafet getirmişti. Onlar giyinirken dolabımın karşısına geçtim.

Gülecek Misin Polis Mi Çağırayım?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin