Avaz avaz susmak

3.7K 117 13
                                    

Saat epey bi geç olmuştu şimdi koşmazsam otobüsü kaçırmam muhtemeldi.
Tam da düşündüğüm gibi yaptım ve koşmaya başladım.
Durağa vardığımda nefes nefese kalmıştım. Neredeyse bir dakika kadar bir süre sonra otobüs görünmüştü.

Günüm, Altan Ağa'yla karşılaşma stresi dışında sıradan geçmişti. Gözüm sürekli kapıya gidiyordu, sanki şu an şu kapıdan içeriye girecekti. Bağırıp, çağıracaktı ya da onunla bütünleştirdiğim çatık kaşlı bakışını bürünecekti. Ama bunların hiçbiri olmamıştı.
Sevinmem gerekiyordu değil mi, sevinip mutlu olmam?
Ne yazık ki olamıyordum bazı şeyler yolunda gitmiyordu.

Eve dönerken Mert'le karşılaşmıştım, bu sefer gerçekten tesadüf olduğunu düşünüyordum. Önceki karşılaşmalarımız farklıydı; ya Enver Amca'yı görmek için ya da birlikte gidebilmemiz için geliyordu.
Şimdi ise aynı otobüste bulunuyor olmamız raslantıydı.
"Merhaba."

"Merhaba."

"Nasılsın Dicle?"

"İyiyim, sen."

"Sayılır. Beni boşver şimdi telefonuna ne oldu senin?" dedi elimde tuttuğum telefonuma bakarak.

"Ufak bir kaza, kırıldı."

"İstersen yaptırabilirim." dedi telefonuma uzanarak.

Elini geri çevirmedim ve telefonu ona uzattım.

"Buna gerek yok, telefonu yaptırması aynısının yenisiyle hemen hemen eşdeğer."

Sanırım telefonum insanların ilgisini fazlasıyla çekiyordu. Minik ve yaralı bir kaplumbağaya benziyordu. İçimden, yaptığım benzetmeye göz devirdim.

"Bunda yılan oyunu var değil mi?"

"Şaka yapıyorsun, cidden oynayacak mısın?"

"Annem oynamama izin versin diye ödev yaptığım günleri biliyorum. Ne kadar ciddi olduğumu tartışmayalım istersen." dedi gülerek.

"Rekorumu geçemezsin." dedim sahte bir özgüvenle.

Ciddi ciddi Mert oyun oynuyordu bir süre onu izledim. Rekorumu kırmaya çalışıyordu ama henüz başaramamıştı.
Beni geçemeyeceğini anlamış olmalıydı ki telefonu bana uzattı.

"Yine rekor bende." dedim telefonumu tam alacakken.

Mert biraz hırs yaptı ve telefonu geri çekti. Onun bu çocuksu tavırları komiğime gidiyordu.

"Dicle bu ne?" dedi telefonu bana yaklaştırarak.

'Vergi kimlik numarası ****************

Selim Çelik- güvenli
Aslı Kırman-güvenli
Veli İlhanoğlu-uzak dur.........................'

Bu benim notlarımın olduğu sayfaydı, Mert'e ne söyleyecektim.

Telefonumu elinden aldım ve cebime koydum.

"Telefonu neden aldın ne işlere bulaştın sen Dicle? Bana her şeyi anlatıyorsun."

"Senin durağına geldik sayılır istersen daha sonra konuşalım." dedim. Bir şekilde geçiştirmem lazımdı Mert'e anlatamazdım.

"Hayır, bu zamana kadar sustum aklını kurcalayan ve bulaştığın farklı işlerin olduğunu tahmin ediyordum ama bu denli olduğunu bilmiyordum. Senin ne alakan var vergiyle."

"Mert rezil oluyoruz, lütfen." dedim otobüsteki bakışların bize döndüğünü biliyordum. Kimseyle göz göze gelmemeye çalıştım.

"Müsait bir yerde inebilir miyim?" dedi Mert. Yine onu kızdırmış olmayı istemezdim ama anlaşılan o ki kızmıştı. Tıpkı geçen sefer yaptığı gibi alakasız bir yerde inmek istemesinin tek açıklaması buydu.

KİMSESİZ #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin