Tokat

6.3K 159 31
                                    

Bugün benim doğum günüm  bu sebeple sizin için bölümü tamamladım( şuraya bir yere doğum günüm olduğunu sıkıştırayım dedim) keyifli okumalar

L
  Her ne kadar Altan Ağa'yla konuşmak istesemde sonunun nasıl biteceğini bildiğim için buna yeltenemiyordum. Uyku tutmuyordu bu saatte Altan Ağa'nın odasına da gidemezdim, bazı şeyleri ertelemem lazımdı. Mutfağa indim ve su içtim geceye yine her zamanki gibi düşüncelerle başlamıştım ve yine düşüncelerle bitirecektim. Her şeyin güzel olmasını umarak odama çıktım iyi düşünmeliydim ki iyi olsun.

Altan Ağa yine her zaman yaptığını yaptı ve beni yalnız bırakarak dışarı çıktı ona her seferinde engel olamazdım. Onun eve sağ sağlim gelmesini beklemek ayrı bir sorundu nereye, ne yapmaya gittiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Üstelik onun üniversiteye gidiyor olması gerekiyordu ailesi için kendini tehlikeye atıyordu. Aslında o okulunu bitirmese bile hazırda işi vardı ama üniversitede son senesiydi bunu tehlikeye atıyordu yine de onun bunu umursadığını sanmıyordum. 

Kapı açılmıştı gelen Altan Ağa olmalıydı bakmak için salona geçtim evet o gelmişti.
"Sormayacağım diyorum ama dayanamadım evden çıkıp nereye gidiyorsun?"
"Sana benim işlerime karışmaman gerektiğini kaç kere söylemem gerekiyor."
"O adamın yanına gittin mi hiç."
"O şerefsiz Halil'in yanına sinirime hakim olduğum zaman gideceğim yoksa elimden bir kaza çıkabilir."
Bu kadar kolay mıydı gerçekten eğer böyle olacağını bilseydim daha önce öğrenmeye çalışırdım. Bozuntuya vermemeye çalışarak "Yani gerçekten öldürmeyeceksin değil mi?"
"Sana ne diye bunları söylüyorsam sabrımı sınama ayrıca yüzündeki aptal sırıtışı sil sen istiyorsun diye böyle bir karar almadım."
O adamın ismini öğrendim diye sevinmiş olabilirim ama sırıttığımı da farketmemiştim dediğini yaptım ve o 'aptal' sırıtışı sonlandırdım. Diğer konuya gelince ben istedim diye olsun ya da olmasın Halil'i öldürmeyecek olması güzel bir haberdi. Yine de daha önce de dediği gibi bunu sadece ertelemişte olabilirdi.
"Öyle bir imada bulunmamıştım."
"Öyle olsa iyi olur." dedi ve elindeki poşeti bana uzattı.
"Bunlar ne?"
"Gelirken yiyecek bir şeyler aldım istersen ye ya da dolaba koy."
"Sen yemeyecek misin?"
"Ben arabada atıştırdım."
Poşetleri aldım ve içindekileri dolaba yerleştirdim. Planımın ikinci aşamasına geçmiştim Altan Ağa'nın telefonundan Halil'in numarasını almam gerekiyordu. Mutfaktan çıktığımda Altan Ağa televizyonun karşısında oturuyordu telefonu önündeki geniş sehpanın üstünde duruyordu bu fırsatı her zaman yakalayamazdım. Mutfağa geri girip büyük bir bardağa su doldurdum ve Altan Ağa'nın yanına gittim. Televizyon izliyordu bu yüzden beni farketmemişti ona doğru yaklaştım. Beni farkettiği sırada elimdeki suyu üzerine döktüm.
"Dicle sen ne yapıyorsun aklını mı kaçırdın."
"Çok pardon yanlışlıkla oldu sana su getirmek istemiştim."
"Benim için hiçbir şey isteme."
"Her yerin ıslandı istersen üstünü değiştir."
"Gerek yok."
"Ama hasta olursun."
Sanırım artık bana cevap vermeyi de kesmişti bunun yerine oturduğu koltukta yatar vaziyete geçti. Şaka gibi onu yanlışlıkla da olsa ıslattım ama bana karşılık vermedi ve ıslak kıyafetleriyle yatıyordu. Bardağı mutfağa bıraktım ve yanına gittim benim varlığımdan sıkılmış olmalıydı onu daha da çok sıkmaya hazırdım. Altan Ağa'nın yattığı koltuğun yanındaki koltuğa oturdum, sanki beni görmüyor gibiydi. Yaşlı amcalar gibi haber izliyordu bazı hareketleri komiğime gidiyordu ama şimdi bunları düşünmenin sırası değildi.
Telefonunu da alıp gitmeden başka bir yol bulmalıydım ama ne. Sonuçta benim beyniminde kendi çapında mütevazi bir hayal gücü vardı ve sınırlarını zorlamak komik sonuçlar doğurabilirdi.
Acaba su değilde çorba falan mı dökmeliydim o zaman üstünü değiştirmekten başka çaresi kalmazdı. Her neyse olan olmuştu Altan Ağa'da da buradan kalkacak göz yoktu.

İlk denememin üstünden birkaç saat geçmişti ve Altan Ağa odasına çıkmıştı. Tekrar üstüne bir şey dökme numarası yapamazdım aklımda birkaç şey vardı ama bunun için önce Altan Ağa'nın ne yaptığına bakmam gerekiyordu. Kapısı kapalıydı vurdum ama ses gelmiyordu kapıyı açtım ve içeriye gittim kıyafetleri yatağın üzerindeydi. Sanırım banyo yapıyordu o çıkmadan önce pantolonunun cebine baktım. Telefonu oradaydı elime aldım o sırada banyodan gelen su sesi kesildi. Telefonun açma tuşuna bastığımda bir şifreyle karşılaşacağımı hiç tahmin etmemiştim. Ani bir heyecan dalgasıyla telefonu aldığım yere geri koydum ve pantolonu yatağa fırlattım. Yatağın kapıya uzak tarafında olduğum için yaptığım şeyin ne kadar saçma olduğunu düşünmeden yatakta yuvarlandım ve dengemi kaybederek yere düştüm.
"Aaah."
Kahretsin başımı yere vurmuştum ve istemsizce bağırmıştım umarım sesimi duymamıştır. Hemen üstümü başımı düzelttim ve daha çok insana benzemeye çalıştım. Kafamı kaldırmaya korkuyordum sanki ben buradan çıktığımda Altan Ağa bana bakıyor olacakmış gibi hissediyorum. O kaçınılmaz sonu yaşayacağımı biliyordum.
"Dicle ne arıyorsun burada?"
"Önce karşılaşacağım manzaranın nasıl olduğunu bilmem lazım."
"Yine başlıyoruz aynı dili konuşmuyoruz galiba."
Yavaş yavaş olduğum yerden çıktım, Altan Ağa'nın üstünde vücudunu açıkta bırakmayacak bir bornoz vardı. Önceki seferinde sadece belden aşağısını örten bir havlu vardı en azından kötü bir manzarayla karşılaşmamıştım.
Altan Ağa'ya bir açıklama borçluydum, iki kez şansım yaver gitmişti üçüncü de ise kendimi ele vermiştim.
"Konuşmayacak mısın? Sana bir soru sordum."

KİMSESİZ #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin