Korktun mu?

4.7K 129 55
                                    


Kardeşimin kitabı reklam karşılığı çikolata aldım afhagjjjn türü cinayet&gizem&gerilim ilgisi olanlar bakabilir ZODIAC

Eve geldiğimde Altan Ağa'nın arabası kapıdaydı arka bahçenin kapısını kullanarak içeri girdim. Ev her zamanki sessizliğini koruyordu, Altan Ağa odasında olmalıydı. Oyalanmadan odama geçtim üzerimde buruk bir sevinç vardı. Halil'in adresini öğrenmiştim o eve gidecektim ne pahasına olursa olsun bunu yapacaktım. Sorun şu ki o evde Altan Ağa'nın bulabileceğinden farklı ne bulabilirdim. Ona başını derde sokmadan nasıl yardımcı olabilirdim. Bir bilinmezde sürükleniyordum.

Günün geri kalanını odada geçirdim, ne yapacağımı düşünüyordum. Bir planım olmalıydı Halil, İstanbul'a gelmeden evine girmeliydim. Bunun için fazla zamanım yoktu yarın evine gidecek ve bir şekilde içeri girecektim. Evet benim için ilk adım evine gitmekti eğer giremezsem de o zaman ikinci adımı düşünürdüm. Her şeyin daha iyi olmasını istiyordum bunun sebebi sadece ona karşı olan duygularım değildi. O eskisi gibi değildi ya da insanların üzerinde bilerek bıraktığı o kötü his artık yoktu. Sinirli, soğuk ve bunun gibi şeyler insanın karakteri ile ilgiliydi bu yüzden ona kötü sıfatı layık olmazdı. Henüz daha çocukken beni aşağıladığı zaman gerçekten kötü biri gibi davranıyordu. Besleme, annemle beni öyle görüyordu bize her türlü hakareti ediyordu. Biraz daha büyüdüğümüzde artık bu gibi hakaretler etmese bile konumumu hatırlatıp duruyordu. Ya o zamanlar çok küçüktü ya da zamanla büyümüştü.

Bir saat kadar sonra odamdan çıkıp mutfağa gittim Altan Ağa'nın salonda laptopla uğraştığını gördüm. Beni farkettiğinde tuhaf bir ifadeyle suratıma baktı. Çok geçmeden ikimizde bakışlarımızı kaçırdık.
Mutfağa girdim ve su içtim o benim varlığımı bilmeden yanında olmak daha kolaydı. Bu şekilde gergin ve suçlu hissediyordum. Adımlarımı hızlandırdım ve yukarıya çıktım. Yine erkenden geceyi getirmek zorundaydım yoksa yarını beklemek hiç kolay olmuyordu.

Gözlerimi uykunun rahat kollarına teslim ettim; düşüncelerim buna ne kadar izin vermese de denedim.

Hava hâlâ tam olarak aydınlanmamıştı ama daha fazla uyuyamıyordum. Acıkmış olmama rağmen yemek yemek istemiyordum belki biraz hava almak iyi gelebilirdi. Ne olur ne olmaz diyerek evin anahtarını yanıma aldım Altan Ağa bu saatte uyanmazdı. Yani uyanmayacağını umuyordum. Arka bahçeden dışarıya çıktım ve arada bir gittiğim ormana doğru ilerlerken bahçedeki küreği yere düşürdüm. Aniden gelen ses yüzünden irkildim ama hemen toparlanıp küreği yerine koydum.

Hava alacakaranlık olduğu için etraf biraz ürkünç görünüyordu. İçimi kaplayan hafif korku hissi diğer tüm duyguların üzerini örtmüştü. Aslında kötü hissettiğim her zaman bunu yapmalıydım bu şekilde kendimden de uzaklaşabilirdim.

Biraz yürüdükten sonra oturdum ve sırtımı büyük bir ağaca yasladım.
Yeni yeni kurumaya başlamış yaprakları bir araya getirdim ve kendimce vakit geçirmeye çalıştım. Hava biraz daha aydınlandığında Halil'in evine gidecektim. Bu yüzden oyalanmaya çalışıyordum.
Boynuma değen soğuk metal dudaklarımda biriken korkuyu kustu ve çığlık attım. Oturduğum yerden kalkmak için hareketlendiğimde bir çift el buna engel oldu. Omzumu kalkmamam için aşağı bastırdı ve bende arkamı döndüm, karşımda soru sorarcasına bakan şaşkın gözler benimkilerle buluştu.
"Sandım ki.." dedi Altan Ağa cümlesi yarım kalmıştı kesinlikle beklediği kişi ben değildim.
Ellerini omzumdan çekmesiyle ayağa kalktım.
Gözüm Altan Ağa'nın elindeki silahtaydı, korkmuştum fazlasıyla.
"Şu silahı bana doğrultmayı bırakacak mısın? Beni korkuttun."
Silahı indirdi ve şarjörünü boşaltıp beline taktı.
"Burada ne arıyorsun Dicle? Delirdin mi?"
"Sadece hava almak istemiştim."
"Bu saatte dışarı çıkmanın sebebi kargalara kahvaltı getirmek değilse başka mantıklı açıklama olamaz."
"Söyledim ya hava almak için çıktım uyku tutmadı."
"Aa tabi ben nasıl düşünemediysem bunu(!) Beni de uyku tutmadı ama kendimi dışarılara da atmadım. Aptal mısın seni vurabilirdim."
"Böyle olacağını bilemezdim. Peki burada biri olduğunu nasıl anladın?"
"Arka bahçeden ses geldi, şüphelendim ve silahımı da alıp seni takip ettim. Yüzünü göremedim Halil bir haltlar karıştırıyor sandım. Hergün bir olay yaratıyorsun neyin peşindesin Dicle."
"Bir şeyin peşinde olduğum yok daha kaç kere söylemeliyim."
"Boşversene seninle kavga etmeye niyetli değilim benim aksime sen bıkmamış olabilirsin."
"Suçlu şimdi ben mi oldum çok güzel doğrusu."
"Seninle uğraşmam." dedi ve arkasını dönüp gitmeye başladı. Bana kızıyordu sonra susmamı bekliyordu. Belki ona tokat atmış olabilirim ama nedensiz yere de yapmadım. Hakett... yok başaramayacağım çünkü o tokadı haketmemişti. Ardından koştum ve kolundan tutup yavaşça onu döndürdüm. Yine bana o tuhaf bakışlarını göndermişti içerisinde bolca şaşkınlık barındıran o bakışı.
"Özür dilerim."
"Ne....."
"Sadece sus konuşayım. Sana tokat atmam hataydı sinirliydim bir anda oluverdi. Özür dilerim." Sözüm bittikten sonra elimi onun kolundan çektim. Ne söyleyeceğini bilmiyormuş gibi bakıyordu onu daha fazla zorlamak istemiyordum. Özür dilemek benim için kolay değildi, adımlarımı hızlandırdım ve eve doğru ilerledim. Altan Ağa'dan beni görmeyecek kadar uzaklaştığımda koşmaya başladım.

KİMSESİZ #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin