Kazara

2.5K 326 8
                                    

Kazara

Miaetilra, Matisse'in çadırından ayrıldığından beridir darmadağın hissediyordu. Eğer zavallı Aseli, ona eşlik ediyor olmasa defalarca kaybolurdu. Sokakları, evleri, Santeleri... Hiç kimseyi, hiçbir yeri hatırlamıyordu. Onun ilk kez bu kadar kaybolduğunu görüyordu, genç kız. Bu durumun onu ürküttüğünü isteksizce kendine itiraf etti. Kraliçe yüzünü tamamen örten kapüşonunun altından, başını hafifçe kaldırarak kendisine baktığında, gördüğü kadın hayranlık duyarak yanında kalmayı istediği kadın değildi. Bomboş bir bakış yüzünde bir çift cehennem taşı gibi parlıyordu.

"Teşekkür ederim."

"Ne için?"

"Kaybolmama engel olduğun için."

"E-efendim... Matisse'in size yaptığı..." Kekeleyerek sustu. Kadının incecik kaşları çatılmış, dudakları incelmişti. "Y-yani..."

Genç kızın eline tutunan parmakları kasıldı. Bütün duygularını bir anlığına bastırmaktan vazgeçti. Aseli'nin, içindeki azaba bir an için bile olsa tanık olmasını dilemişti. Kızın gözlerinin acıyla büyümesi üzerine dudaklarında kederli bir gülümseme belirdi. İçinde yanan ateş, kızın kalbini kavlatmadan evvel duygularını yeniden gizledi. Aseli taşlaşmış gibi öylece kadına bakıyordu. Gözlerindeki o dehşet... O donuk bakış... O ölüm soğukluğu her şeyi anlatmıyor muydu aslında? İşte Miae, neredeyse iki yıldır böyle yaşıyordu. Böyle, paramparça, sürekli bir yangınla, sürekli kavrularak yaşıyordu. İçindeki şeytana yenilmemek için, laneti kırmamak için her sabah uyandığında ve her gece yattığına kendine bir neden bulmaya çalışıyordu. Yine de direniyordu. Yine de olanca gücüyle savaşıyordu. Gözünden sızan bir damla gürültüyle yanağına düştüğünde, Aseli cansızca tuttuğu soluğunu bıraktı.

"Bu..." Kekeleyerek sustu. "E-efendim ben..."

"İçimde sürekli yanan ateş," diye mırıldandı. Kaybolmuş bakışları genç kızın rengi solmuş yüzünde gezindi. "Matisse'e anılarımı verdiğimde hafifliyor." Uzanıp kızın yanaklarını kuruladı. Ellerindeki hilaller kıpkırmızıydı; yanıyorlarmış gibi... "Bu yangının beni ne kadar karartacağını bilseydin Aseli..." Gülümseyerek ellerini kızın küçücük yüzünden çekti. Bakışları bir süre boşlukta asılı kaldıktan sonra kendini yeniden kapüşonunun altına sakladı. "Yanımda duracak cesareti bulamazdın."

"Keşke acınızın bir kısmını alabilsem."

"Bu acımasızca olurdu."

Yorgun adımlarla yeniden yürümeye başladı. Sokaklar ıssızlaşmaya, karanlık çökmeye başlamıştı. Dudaklarında küçücük, acılı bir kıvrım hala asılı duruyordu. Geçtikleri kapılardan biri telaşla açılıp dışarıya üç-dört yaşlarında bir kız çocuğu fırladığında ikisi de istemsizce irkilmişti. Çocuk elinde tuttuğu bir parça kağıdı aceleyle Aseli'ye uzatıp geldiği gibi hızla gözden kayboldu. Aseli, kağıdı açıp içindeki notu okuduğunda dudaklarında ani bir gülüş çatladı. "Efendim," diye mırıldandı. Sesindeki o neşe, Miae'yi de etkisi altına almıştı. Bitkinliği biraz olsun geçerken kızın ellerini tutup gülümsemesiyle bir anlığına sersemledi. "Beni burada bekleyin olur mu?"

"Aseli neler oluyor?"

"Sadece bekleyin..." Aceleyle az evvel kapanan kapıya doğru ilerlerken "Lütfen," diye ekledi. "Hemen geliyorum."

Miae bir anlam veremese de kızı beklemeye devam etti. Biraz sonra Aseli yüzünde kocaman bir gülümsemeyle dışarıya çıktığında da bakışları kapının pervazından ona bakan küçük kıza kaydı. Tanıdığı birini öyle andırıyordu ki... Birazcık çabalasa, bir bakışta tanıyacaktı. Bakışları kapının arkasındaki karaltıya kaydı ama daha kim olduğu göremeden kapı kapanmıştı. Aseli kadının koluna girerek neşeyle yürümeye başladı. Miae sormak istese de onu bu kadar keyiflendiren şeyin ne olduğunu sormadı. Belki sorması kızın mutluluğunu dalgalandırırdı. Geçtikleri yolları tanımadan devam ettiler. Sarayın arka bahçesindeki gizli tünelden geçerek sarayın içine girdiler. Sonrasında kimseye görünmeden odaya çıkmaları kolaydı. Aseli küveti soğuk suyla doldururken, genç kadın pelerinini çözdü. Aseli'nin keyifle mırıldandığı şarkı gözleri onu bulduğunda aniden kesilmişti. Kızın bakışları üzerinde gezindiğinde, Miae de bakışlarını kendine eğdi. Her yanına kan oturmuştu. Dolunay'ın yükseleceği günde, Matisse'i ziyaret etmesinin doğurabileceği sonuçları elbette ki biliyordu. Elbisesinin üzerinden kayıp gitmesine izin vererek küvetin içine girdi. Aseli, hala dehşetle kadına bakıyordu. Matisse'in ona verdiği zarara katlanmak, tanık olup da engelleyememek giderek daha da zor olacaktı, biliyordu. Suyun kaynamaya başladığını gördüğünde birkaç adım geriye çekildi.

Kızıl Kraliçe 2: Gelincik MevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin