Seni hatırlıyorum!

4.3K 496 40
                                    

Kırlangıcın Şarkısı 300 binde! Ne imkansız, ne güzel, ne muhteşem değil mi? Bittiğinde 12 bindeydi; küçücük, sıcacık bir aileydik. Hala öyleyiz, hep de öyle olacağız. Okumaktan vazgeçmediğiniz için çok teşekkür ederim.

"Ninovia Kenti" adlı bölümü okumuş muydunuz?

Seni Hatırlıyorum!

Miaetilra gözlerini kızıl bir azaba açtı; sanki cehennem ateşinin orta yerinde uyanmış gibiydi. Her yanı kavruluyor, gözleri ısıdan dolayı sızlıyordu. Ne tarafa baksa kan ve ateş görüyordu. Yaralıların, çocukların, kadınların çığlıkları kulaklarına dolarken savsak bir hareketle elini havaya kaldırıp gerçekten burada olup olmadığını anlamak istercesine parmaklarını kıpırdattı. Eklemlerindeki hilalleri görmek, parmaklarının hareketini ve azabı hissetmek onu burasının gerçekliğine de inandırmıştı. Kabuğu dökülmüş yeryüzüne eğdiği gözleri çatlaklardan akan lavları gördüğünde hayretle irileşti. Ne olmuştu? Yeryüzüne, bütün bu insanlara, Stenlere, Santelere, Sürmelere ve Ayzalara.... Ne olmuştu? Yeryüzü nasıl ve ne zaman cehenneme dönüşmüştü ve bütün bunlar olurken o neredeydi? Niye engel olmamıştı? Bir anda, bir gecede, bir dolunayda olacak şey değildi ya bu? Miaetilra nasıl görmemişti? Ürkek bir adım attı, sonra bir adım daha, bir tane daha... Böyle böyle yaşadıklarından dolayı içi ezilerek ağlayan küçük bir kız çocuğuna yaklaştı. 4 ya da 5 yaşlarında olmalıydı, saçları kıvırcık ve başına buyruktu. Miae bir an onu tanıdığı hissine kapıldı. Boş gözlerle yanına çöküp "Ağlama," diye fısıldadı. Sesi o kadar boğuk ve kısıktı ki, konuşup konuşmadığından bile emin olamamıştı. Garip olan şey küçük kız için ya da burada acı çeken diğerleri için üzülmüyor oluşuydu. Sanki duygularından arındırılmış, içi boşaltılmıştı. Sözcükleri o söylemeden, daha o düşünmeden çok önce söylenmiş ve yazılmıştı. Miaetilra kendini bir kukla gibi hissetmekten alıkoyamadı.

"Senin yüzünden," diye bağıran çocuğa boş boş bakmayı sürdürdü. Kızın yemyeşil gözleri açılmış, saçlarının kızılı daha bir parlamıştı. "Ne yaptığına bak!"

Kızın havada savurduğu elini takip ederek tekrar meydana baktı. Burayı hatırlamıyordu, burada ne yaşanmıştı hatırlamıyordu. Arkadaki yıkık dökük sarayı bir süre boş gözlerle izlemeye devam etti. Kulağına çalınan kahkahaları gerçek sanarak bir an için çevresini kolaçan etti. Ama o mutluluğun bu yeni dünyada işi yoktu, burası kahkahalar için fazla karanlık, fazla kederliydi. Burada her ne yaşandıysa aydınlığa, umuda ve iyiliğe yer kalmamıştı. Burası, bu dünya -sanki dudakları aralansa daha o nefes almadan burasının ismi dudaklarından ayrılacaktı ama bir türlü başaramıyordu- ağzına kadar azapla doldurulmuştu. Bakışlarını yeniden küçük kıza eğerek, başını zarifçe sağ omzuna yatırdı ve "Bunu ben mi yaptım?" diye sordu. Sesi artık boğuk ve paslı değildi. Yine de sözcükler ağzında kekremsi bir tat bırakmıştı. Boşlukta asılı kalmış gibi hissediyordu; gözleri bir kez daha yaralıların üzerinde dolaştı. Bunları o mu yapmıştı? Öyleyse niye hatırlamıyordu?

"Onları nasıl seveceğini unuttun." Küçük kızın kırılmış, kendine kanamış ve yarasınca akmış sesiyle bakışları yeniden ona döndü. Unutmuş muydu? Unutmuş olmalıydı. Çünkü burayı, bu kişilerin kim olduğunu ve niye böyle büyük bir yıkım yaptığını hatırlamıyordu. Hatırlamaması yaşanmadığı anlamına gelir miydi? Gelmezdi. Gelmemeliydi. "Sevmeyi unuttun."

"Sevmeyi?" Parmakları küçük kızın gözyaşlarıyla kaplanan yüzüne dokundu. Parmak uçlarındaki ıslaklığı hissettiğinde kaşları hafifçe çatıldı. Gerçek miydi? Miaetilra burada mıydı sahiden? Öyle olmalıydı. "Kimi sevmeyi?"

"Onları," diye yineledi kız. "Bizi."

"Bizi?" Biz kimdi? Biz, diye düşündü. Biz mi vardı? O halde o biz şimdi neredeydi? Neden tek başınaydı? Ayakları çıplak, üstündeki beyaz elbise kapkaraydı. Elleri -ki hala pamuk gibi bembeyaz olsalar da- kesiklerle kaplıydı. Kızın yüzünden çektiği parmaklarını kendi yüzüne dayadı. Başka yarası olup olmadığını anlamak istercesine parmakları küçük hareketlerle yüzünde dolandı. Yoktu, varsa bile Miaetilra hissetmiyordu. "Biz kimiz?"

Kızıl Kraliçe 2: Gelincik MevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin