" Onlar benim çocuklarım. Boka da batsam, ölüme de yürüsem onları koruyacağım. Senden istediğim küçük bir iyilik yap ya da git."

Selim Soylu, kısa bir an duraksamıştı. Derin onun konuşmasını beklerken işittiği ayak sesleriyle telaşa kapıldı. Burada yakalanmak istemiyordu ama kaçınılmaz olan gerçekleşmiş ve amcasıyla karşı karşıya gelmişti. Hazırlıksız yakalanmanın verdiği utançla bakışlarını ondan kaçırdı. Mavi mi yoksa yeşil mi ayırt edemediği gözlerde gördüğü suçlayıcı ifadeyi asla unutmayacaktı. Sanki Derin'i var olduğu için suçluyor ve bakışlarıyla yok etmeye çalışıyordu.

Neden?

Zihninde yankılanan sorunun dudaklarından döküldüğünü Selim Soylu'nun cevabıyla fark edebilmişti Derin:

" Birçok şeyin nedeni yok küçük hanım. Hayat bazılarına adil davranmıyor." dedi. Başını içeri doğru uzatıp ağabeyinin ardından gelip gelmediğini anlayarak yeniden Derin'e yöneldi. Açık kumral saçları Kudret Soylu'ya göre sarıyı anımsatıyordu. Yalnızca gözleri benziyordu ve o da ifadeleriyle birbirlerinden ayrılıyordu. Küçük gözleri kısılmıştı. " İyiler gizlenmezse eğer, hep kaybeder. Bazen kaybolmak gerekir Derin. Bazen kaybolmak iyi gelir."

" Kimden saklanmalıyım?" diye sordu Derin. Çenesini sıkmış, dişlerinin arasından konuşuyordu. Son zamanlarda kendisine hâkim olmakta hep zorluk yaşıyordu.

Üzerinde yeşil renkli tişört ve keten pantolonu vardı. Kıyafetleri rahatlığı temsil etse de duruşundaki huzursuzluk onu rahatlıktan uzaklaştırıyordu. Keskin yüz hatları, dikkat çekici gözleriyle ilgileri üzerinde topluyordu. Babasının şefkatinden bir parça arayan Derin, amcasının gözlerinde sadece soğukluğu görmüştü.

Selim Soylu, dikleşerek ona asker selamı verdi ve "Kendinden." dedi. " Kendinden saklanmalı ve sevdiklerini sakınmalısın." Konuşmalarının ardından Derin'e söz hakkı tanımayan Selim Soylu onu düşünceleriyle yalnız bıraktı.

Kendinden saklanması gerektiğini salık veren adamın ardından bakarken nasıl kaybolması gerektiğini merak etmişti. Bir insan kendi içinde kaybolabilir miydi gerçekten? Kim olduğunu bile bilmediği bu dünyada, kendinden saklanması gerektiğini söyleyen adama karşı ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Uzun boyu ve babasına yakın kudretli duruşu dışında onun korkak bir adam olduğunu düşünmekten başka hiçbir şey bilmediği amcası, hayatındaki müphem durumu korumaya devam edecek gibiydi

Kapının pervazına yaslanıp gözlerini kapattığında babasının sakinleştirici sesini duydu:

" Kapının önünde dikilmek sorularına cevap vermeyecek Derin. Bu yüzden içeri gir ve hazır ben bu kadar yorgunken alt et beni."

Bunu istiyor, diye düşündü Derin. Cevap vermeyi gerçekten istiyor. Korkak adımlarla içeri girdikten sonra kapıyı ardından kapatan Derin, babasının yorgunluğu ile karşılaştı. Böyle zamanlarda gözüne hep yaşlanmış gelirdi. Ne zaman ondan gerçekleri anlatmasını istese babası bir anda çöküp zamanından önce teslim oluyordu yaşlılığa.

" Demek meşhur amcamız bu." dedi Derin. Gülümsemeye çalışıyordu. Babasından ziyade kendisini rahatlatmanın peşindeydi çünkü anlam veremediği olaylar karşısında telaşa kapılıyordu. " Seni anımsatıyor. Sadece daha sert bir yüz hattı, daha keskin bakışları ve daha katı bir yüreği var."

" Aslında çok iyi biridir. Yaşadığı zorluklar yüzünden böyle oldu. Yüzleşmekten korkuyor ve..."

" Saklanıyor," diyerek onu tamamladı Derin. " Benim anlamadığım neden nefret ediyor. Yani benden."

Kaşları çatılan Kudret Soylu, iki adımla kızının yanına gidip onu korunaklı bir dağ gibi sardı. Derin'in içinden çıkmak istemediği bir sığınaktı o dağ. " Hayır, tabii ki senden nefret etmiyor. Onun nefreti sadece güçler."

UYUMWhere stories live. Discover now