10.Bölüm

6.6K 187 8
                                    

MULTİMEDYA , KARDELEN

Gözlerimi açtığımda neredeyse akşam olmuştu. Yataktan yavaş hareketlerle kalkıp dolabın önüne gelmiş ve bir elbise alıp üzerime geçirmiş ve başımın ağrısını dindirmek için alt katta inip mutfağa girmiştim. Çalışanlar umursamayıp dolaptan bir ağrı kesici alıp su yardımıyla içmiştim. Dün yaşadıklarım bana fazla gelmeye başlamıştı. Fırat'ın bana bu kadar kötü davranacağını hiç düşünmemiştim. Belkide bu gerçek Fırat'tı. Beni küçük gördüğü için iyi davranıyordu.

" İyi misin gelin ağam?" diye sordu Afife teyze. Afife teyze yıllardır bu konakta. Ben ilk geldiğim zamanlar bana çok iyi davranmış beni korumuştu. Çünkü Fırat gittikten sonra evde bana o kadarda iyi davranılmıyordu. 1 yıl kadar önce bana iyi davranılmaya başlanmıştı. Oda Fırat öğrendi diyeydi. Şimdi ise bana gelin ağam diyorlardı. Gelin ağa bizim buralarda üst mertebelerden biridir. Konakta ağadan sonra onun sözü geçer. Ki burada ağa derken Fırat'tan bahsediyorum.

"Afife teyze bana gelin ağam demesen kendimi daha iyi hissederim aslında." dedim gülümseyerek. Afife teyzede pamuk gibi olan elini yanağıma koyup gülümseyerek başını salladı.

"Tamam söylemem kızım."

"Hah işte sen böyle kızım de bana. Zaten senden başka kimse söylemiyordu doğru düzgün. " deyip yanağını öptüm. Bu zamana kadar Kader hanım ağam bana kızım demişti ama çok az. Rojin ana dese bile içinden gelerek demezdi. "Neyse ben sana yardım edeyim. " deyip elimdeki bardağı bırakıp tam bir şey yapacakken Afife teyze beni durdurdu.

"Saçmalama kızım bana bu yaşta azar mı işittireceksin?"dedi aceleyle.

"Ne alaka Afife teze? " dedim şakkın bir suratla.

"Sen ne kadar sana öyle hitap etmemi istemesende sen bu evin gelin ağasısın. sen iş yaparken Rojin ana yada hanım ağam görürse bana kızarlar. " dedi yüzünden hiç silinmeyen o gülümsemeyle.

"Ben bu evin gelin ağası değilmiyim. o zaman kimse bana karışamaz Afife teyze." dedim ciddi bir ifadeyle. Sonrada onu dinlemeden ekmek kızartma makinesine tezgahtaki ekmekleri yerleştirdim.

Her şey hazır olunca hep beraber sofraya oturmuştuk. Tabi Baran hariç. Allah'tan biz gelmeden onu göndermişlerdi. yoksa bu psikolojiyle onu öldürmemek için kendimi zor tutardım. Belkide öldürürdüm de. Onun o iğrenç gülüşünü görmek istemiyordum. Kendi abisinin karısına yan gözle bakacak kadar şeref yoksunu bir adamdı o. Eğer dün dağdaki eve gelmese bunların hiç birini yaşanmayacaktı . ne yaşadın ki diye soranlar olur ama bu yaşadıklarımda bana göre ağırdı. o olmasaydı bana aşık olmayan, hatta hoşlantı adına bile bir şeyler hissetmeyen bir adamla birlikte olmayacaktım. aslında bu sabaha kadar içimde hep bir umut vardı belki beni sever diye. Ama artık hiç bir umudum kalmadı. Baran yüzünden içimdeki küçücük umut filizide kuruyup toprağa karışmış ve bir daha da gün yüzüne çıkmamaya yemin etmişti.

Rutin olduğu üzere Fırat ve Hamit ağayı yolcu etmiş sonrasında da bahçedeki oturaklara oturmuştuk. Aslında kendimi biraz tuhaf hissediyordum. Çünkü şimdi orada çalışanlar sofra kaldırırken bende onlarla olurdum eskiden. Şimdi ise Rojin analarla oturmuş onları izliyordum. tabiki bu hoşuma gitmemişti. Ama şimdi Rojin anaların yanından kalkıp onlara yardım etsem kesinlikle terbiyesizlik olarak algılanırdı. Kurmaya yardım ettiğimi öğrendiklerinde bile kınayan bakışlarla bakmışlardı bana.

"Fırat resmi nikahtan sonra çocuk diyor ama sen bunu biraz öne almalısın Elvan." dedi Rojin ana bir anda.

"Rojin ana haklı Elvan. Bu iş gecikmeye gelmez. Hele Baran hala vazgeçmiş değilken. " dedi Kader hanım ağam. Haklı mıydı gerçekten Baran hala vaz geçmemiş miydi. Bu kadarda şeref yoksunu olması imkansızdı. Ne Hamit ağa ne de Fırat böyle değildi.

AŞKIN İÇİN (TÖRE) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin