Lacivert elbisemi alıp giyindim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Lacivert elbisemi alıp giyindim. Saçlarımı doğal halinde omuzlarımdan serbest bırakıp yüzüme çok çok az bir makyaj yaptım. :) Üçümüz de aşağa indik. Rüzgar ve Deniz kapıda bizi bekliyorlardı.
"Hadi çabuk olun geç kaldık." deyip ayakkabılarımı giydim. Kapıyı açarken Rüzgar konuşmaya başladı.
"Bize diyene bak yarım saattir sizi bekliyoruz burada."
Çantamı alıp dışarı çıktım.
"Hadi hadi, çenen değil ayakların çalışsın."
Hepimiz yürüyerek okula doğru gittik. İlk ders Biyolojiydi. Bizim sınıf için uyku zamanı. Sınıfa girip her zaman ki yerim olan en arka cam kenarının bir önüne oturdum. Çantamdan telefonumu ve kulaklığımı çıkarıp şuan takıntılı olduğum Shawn Mendes- Mercy şarkısını açtım. Bir-iki hafta sonra bundan da sıkılır yeni şarkı arayışına çıkarım.  Kulaklıklarımı takıp kafamı sırama gömdüm.

****

Omzuma sarsan ellerle kafamı sıradan kaldırdım.
"Hadi kantine gidelim. Deniz açlıktan delirdi. Saçmalayıp duruyor."
Telefonumu cebime attım. Bir ders boyunca müzik mi dinlemiştim. Yuh.

Eğer bu sensen çok normal.

Sen sus.

Pffff. Tamam.

Eda'ya birlikte kantine indik. Ben masaya otururken Rüzgar, Eda ve Deniz yiyecek bir şeyler almaya gittiler. İrem kütüpaneye gitmiş. Bir ödevi varmış.
"İyi misin?"
Kafamı kaldırıp baktığımda Aras'ı gördüm.
"Anlamadım."
"Geçen gün olanlardan sonra diyorum, iyi misin?"
"Bu seni ilgilendirmez."
"İyi misin diye sordum ve senden cevap bekliyorum."
Ona kaşlarımı kaldırıp, gülümseyerek sordum:
"Neden? Beni merak mı ediyorsun?"
"Saçmalama. Umrumda değilsin. Kendini önemli hissetme. Çünkü benim için zerre kadar değerin yok. Kabahat bende ki sorayım dedim."
Nedense sanki kalbimden bir parça kırılmıştı. Aras ellerini cebine sokup yanımdan ayrıldı. Mal. Çokta umrumdaydı. Bizimkiler masaya geldiler. Deniz elindeki büyük tostu ve limonlu gazozu verdi.
"Çok sağol."
"Bir şey değil kanki. Afiyet olsun."
Gülümseyip tostumdan kocaman bir ısırık aldım.
"Ne söyledi?"
Ağzımdakini yutmaya çalışırken Rüzgar'a baktım.
"Hooç."
"Yut da konuş Aylin."
"Poko."
Ağzımdakini yuttuktan sonra tekrar konuştum.
"Hiç bir şey. Sadece resim sergisiyle ilgili bir şey sordu."
Bana inanmayarak baktı. Ben olsam ben de inanmazdım kendime. Neyse ki konuyu daha fazla uzatmadı.
"İyi bakalım öyle olsun."
Ona gülümseyip tostumu yemeye devam ettim.

2 GÜN SONRA,

   Okuldan sonra tek başıma eve doğru yürümeye başladım. Kulağımdaki kulakla yolda yürüyordum. O anda aklıma gelen şeyle fikrimi değiştirip sahile doğru yürüdüm. İki gün boyunca hiç bir şey olmamış her zaman ki gibi sıkıcı geçmişti. En azından babam varken akşamları birlikte eğleniyorduk. Şimdi o da yok.

   Deniz kenarındaki bir banka oturdum. Bir saat sonra uykudan gözlerim kapanmaya başlayınca kulaklığımı çantama koyup yürümeye başladım. Hava kararıyordu. O zaman saat beş-altı gibi bir şeydi. Dışarısı çok tenhaydı. Yavaş yavaş yürürken üzerimde gözler hissettim. Durup etrafıma baktım. Kimse yoktu. Lanet olsun takip ediliyormuş hissi. Yürümeye devam ettim. O hissi tekrar hissedince bu sefer hızlı yürümeye başladım. Arkamdan ayak sesleri duyunca koşmaya başladım. Baya koşmuş olamlıyım ki ormanın girişine geldim. Hiç terddüt etmeden içeri daldım. Ağaçların arasından geçerken arada bir arkama bakıyordum. Yerdeki yaprak ezilme sesleri benim dışımda başka birinin daha olduğunu kanıtlıyordu. Yorulunca sağa dönüp bir ağaca dayandım. Elim ayağım titriyor, yüreğim tıkanacakmış gibi daralıyordu. Dolu olduğuna emin olduğum gözlerimi sessizce yanımda olan ve beni takip eden adamın karaltısına çevirdim. Hala oradaydı. Yaprak ezilme sesleri hala devam ediyordu. Boğazım düğümlenmişti ve dudaklarım titriyordu. Ayak sesleri yaklaşmaya başlayınaca nefesimi tuttum. Sesler kesilince yavaşça arkama döndüm. Dönmemle birinin kolumu tutması bir oldu ve çığlık attım. Kolumu sertçe tutan adam gülüyordu. Bu geçen gün Aras ile beni kovalayana adamlaradan biriydi. Galiba patron olan.
"Bırak!"
Kolumu daha çok sıkmaya başladı.
"Aras nerde?" diye tıslayınca içim ürperdi.
"Ben ne biliyim be?! Bırak beni!"
Kolumu çekmeye çalışıyordum ama başarılı olduğum söylenemezdi. Adama kolumu sertçe kendine çekti.
"Sana Aras nerde dedim?"
"Ben de bilmiyorum dedim."
Dedikten sonra dizimle erkekliğine vurdum. Kolumu bırakıp kıvranmaya başlayınca ben de koşmaya başladım.

     Uzun bir süre koştuktan sonra olduğum yerde durdum. Nefes nefese kalmıştım. Ellerimi dizlerime koyup eğilirken pantolon ve spor ayakkabı giydiğim için kendimi tebrik ettim. Ayak sesleri tekrar gelmeye başlayınca yine gidip bir ağacın arkasına saklandım. Nefesimi tutmuş olacakları beklerken büyük bir el ağzıma kapandı. Çığlık atmaya çalışıp ellerimle o büyük elini çekmeye çalıştım.
"Şşşşt. Sessiz ol."

Bir bölüm sonu daha. Bu arada arkadaşlar ben hayatımda hiç İzmir'e gitmedim. Nasıl bir yer olduğunu bilmiyorum. Sadece istediğim üniversite -9 Eylül- orada olduğu için çok seviyorum. Teog bitti ya üniversite hayatımı düşünüyorum. :D :D Neyse İnşallah beğenmişsinizdir. Lütfen yorum ve Vote. Zor bir şey istemiyorum sizden. Sadece emeğimin karşılığını istiyorum. Bu sene Teog sınavına giricem ve neredeyse dört hafta falan kaldı. Yine de size bölüm yazıyorum.













İnşallah üstteki yazıyı okumuşsunuzdur. ;) ;) :D :D

Gülecek Misin Polis Mi Çağırayım?Where stories live. Discover now