5. ⚡️Giz ⭐️💕

En başından başla
                                    

"Sen stajyer misin?"

Gözlerimin içine baktı. Gözleri beni kendine esir ediyordu. Öyle derin bakıyordu ki...

"Hayır. 2 yıldan beri bu hastanede hemşirim. Sağlık lisesinden mezun oldum."

"O zaman neden elin böyle titriyor."

Gözlerini benden kaçırıp pamuğu yavaşça boynumdaki yarama sürdü.  Ama canım o kadar çok yanmıştı ki, neredeyse gözlerim doluyordu.

"Ahhh."

"Afedersin, canını mı acıttım?" diye sordu endişeyle.

"Acıdı biraz dedim." 

Sargıyı tekrar boynuma sarıp, boyunluğumu taktı ve benden bir iki adım uzaklaştı.

"Geçmiş olsun. Benim gitmem lazım. İlgilenmem gereken başka hastalar var." dedi.

"Bir dakika."

"Evet?"

"Sormam gereken şeyler var."

"Ne gibi?"

"Seni ilk defa görüyorum. Ve anladığım kadarıyla benden büyüksün. Doğum günüme nasıl geldin?"

"Bunun cevabını daha sonra verecem."

Nasıl yani?  Bir daha görüşecek miyiz ki?

"Nerde görecem ki seni bir daha?"

"Unuttun mu bana bir can borcun var." deyip göz kırptı ve gitti. Gözleri mavinin en güzel tonuydu.

Kocaman bir nefes saldım dışarıya. Ve kıkırdadım. Bu çocukta hoşuma giden bir şeyler vardı.

Salak Melike. Yine aynı hatayı yapıyordum işte. Kendime söz vermiştim. Kimseye kaptırmayacaktım kendimi. Bir daha canımın yanmasına izin vermeyecektim. Önce güvenmeliydim. Evet. Önceliğim bir erkeğin bana güven vermesiydi.

3 gün sonra...

Uyandığımın ikinci günü sıkılıp eve gelmek istemiştim. Ve anneme duygu sömürüsü yapıp beni eve getirmesini sağlamıştım. Geldiğim gün uyuyup dinlendim. Ertesi gün ve sonrasındaki gün ise evimiz ana-baba günü gibiydi. Komşular, sınıf arkadaşlarım,okuldan bir kaç arkadaş, akrabalar falan. Aslında bu kadar sevildiğimi bilmek beni mutlu ediyordu. İnsanın sevdiklerinin olması çok güzel bir şeydi.
İsmican iki gün boyunca bizde kalmıştı. Sağolsun beni yalnız bırakmadı.
İlk güne göre kendimi iyi hissediyordum. Aklımda sürekli mavi gözlü adam vardı. Durduk yerde aklımın köşesine kuruluyordu sinsi sinsi. Gözlerinin mavisi geliyordu mesela aklıma. İyi birine benziyordu...
Acaba adı neydi? O mavi gözlere deniz ismi yakışırdı bence.
Deniz...
Çok güzel bir isimdi. Erkeklere Deniz ismini çok yakıştırırdım. Küçükken mahalledeki kızlarla evcilik oynardık ve çocuğumun ismini hep deniz koyardım. Öyle bir takıntı ki bu heralde ilerde kız ya da erkek çocuğum olsa adını yine deniz koyardım.

Bugün hastaneden çıkışımın 3.günüydü. İsmican babasından iki gün için izin aldığı için evine geri döndü. Annemde uyuyup dinlenmem için beni odamda yalnız bırakmıştı. Uyu uyu nereye kadar... Ben böyle eve ve yatağa mahkum bir kız değilim ki. Sürekli dışarı çıkıp yürümeyi severim. Güneşin yüzüme yansımasını isterim. Benim gibi yaşamayı ve doğayı seven bir kız sürekli uyuyamaz ki.

Hala boyunluk takıyordum. Ara sıra canım acıyordu. Hastaneden çıktığımdan beri annem beni aynalardan hep uzak tutmuştu. Ne vardı yüzümde de görmememi istiyordu? Bu kadar yeter. Daha fazla bu merakla kalamazdım. Annemin yokluğunu fırsat bilerek yataktan yavaşça kalktım. Canım çok acımıştı. Sırtım, ayaklarım...
Odamdaki banyoya doğru ilerledim. Aslında kendimi bu halde görmek istemiyordum. Böyle halsiz, yorgun bir şekilde... Ve, ve yüzümü görmek istediğimden çok emin değildim ama merakım ağır basıyordu. Gözlerimi kapattım ve aynanın karşısına kadar yavaş yavaş yürüdüm. Aynanın karşısında durdum. Gözlerim hala kapalıydı. Göreceğim şey nedense beni korkutuyordu. Derin bir nefes aldım ve sesli bir şekilde 3'e kadar saydım.

"1... 2... 3..."

Gözlerimi açtım ve....
Ağzımdan acı bir çığlık koptu.

"Haaayıııırrr."

Bu, bu ben olamazdım. Aynadaki yansımaya daha fazla bakmak istemediğim için yumruk attım ve ayna paramparça olurken yere çöktüm. Gözyaşlarım hızla yanaklarımdan aşağı doğru akıyordu.
Kaş hizamdan yüzümün alt kısmına doğru uzun ve belirgin bir kesik izi vardı. O kadar çirkin görünüyordu ki...

"Melike?  Kızım nerdesin?"

Annem sesimi duyup odama gelmişti. Daha sonra ağlamayla karışık çığlık seslerimden banyoda olduğumu anladı ve koşa koşa banyoya gelip yanıma çöktü.

Gözlerini dehşetle açıp oda ağlamaya başladı. Kafamı avuçlarının arasına alıp sarıldı bana.
Hıçkırıklarımı durduramıyordum.

"Bebeğim. Neden kendine bunu yapıyorsun?"

Gözyaşları yanaklarından süzülüyordu.

"Benden bunu neden sakladın anne?"

Sessizce yüzüme baktı.

"Ben bu izle yaşayamam anne." dedim acı dolu bir sesle.

"Lütfen bebeğim. Beni üzüyorsun. Sakin ol lütfen. Ameliyatını çok iyi bir plastik cerrah yaptı. Zamanla yaranın iyileşeceğini söyledi. Sadece biraz zamana ihtiyacımız var bitanem."

Kafamı hızla iki yana salladım ve,

"Yalan söylüyorsun." diye haykırdım.

"Hayır bebeğim. Yemin ederim doğruyu söylüyorum. Lütfen ağlama artık. Söz veriyorum sana hepsi geçecek. Bu zor zamanları beraber atlatacaz."

"Anne. Ben böyle insan içine çıkamam. Bana korku filmi izliyorlarmış gibi bakmalarına, bana acımalarına dayanamam."

"Hayır bir tanem. Kimse sana öyle bakmayacak. Sen bizim prensesimizsin ve bu hiç bir zaman değişmeyecek." dedi.

Anlamıyordum. İki gün boyunca okuldan, sınıftan,mahalleden insanlar gelmişti. Hiç biri bir şey çaktırmadı. Onlardan başka; Oktay, İsmican, mavi gözlü adam...  Nasıl belli etmediler? Kesin annem hepsini tek tek uyarmıştı. Yoksa böyle bir manzara karşısında kim olsa çığlık atardı.

Ağlamaktan yorgun düşmüştüm. Gördüğüm manzarayı kabul etmek istemiyordum. Bu korkunç bir şeydi. Önümüzdeki günlerde, korku filminde oynamam için teklifler geleceğinden emindim.
Annem koluma girip beni yerden kaldırdı ve yatağıma yatırıp üstümü örttü. Rahat uyumam içinde bir uyku hapı verdi. Suyla beraber içtim ve pencereden dışarıyı izlerken karanlık sardı her yanımı...


Bölümü nasıl buldunuz?  Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...

Beni Bırakma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin