...SAYGISIZ...BÖLÜM 9...

100 18 8
                                    


Yıldıray'ın ağzından...

~~~~~~~
"Yıldıray, sevgilim hadi gel beni yakala" diye koşmaya başladı Pelin'im.
"Bebeğim yavaş ol bir yerini inciticeksin" diye seslendim. O ise hala koşup küçük çocuklar gibi bağırıyordu. Mutluluk çığlıkları rüzgarla beraber kulağıma gelirken bir dakika boyunca durup onun güzel melodisini dinledim.
"Hadi ama oyun bozanlık yapma Yıldıray!" Ah benim bebeğim ne güzeldi o kiraz rengi dudakları, hele onları çocuk gibi büzünce daha da sevimli duruyordu.

Hızlıca ona doğru bir Aslan'ın Ceylan'ına koşucağı, poyraz gibi ona estim.

O sevinçle öyle muazzam bir kahkaha bıraktı ki onu yakalayıp sadece kendime saklamak istedim. O sadece benimdi, dudaklarını kapatmak istedim. Kahkasını kimse duymasın diye.

"Yakalayamassın ki!" Diye tepemize doğru tatlı bir Meltem'le beraber koştu.

Onun bu çocuksuluğu her zaman hoşuma gitmişti. Hemen ona yetişip belinden sımsıkıca sarıldım. O kır çiçeği kokusunu içeme çekerken kulağına doğru hafifçe eğilip;
"Yakaladım" diye fısıldadım. Kollarımın arasında hafifçe titredi, o elma yanakları da daha fazla kızardı.
"Ama bu haksızlık sen çok hızlısın" diye mızmızlandı.
"Ama bu haksızlık, senin güzelliğin beni benden alırken, o kır çiçekleri kokunda boğulurken, o bal dudakların gel beni öp derken ben burada kendimi tutmak zorundayım bebeğim." Yavaşça yanağına bir buse kondurdum.

Kalp atışları fazla hızlanmıştı ve arada nefes bile almıyordu.
Çok fazla masum du benim Pelin'im, onun masumluğunda benim iğrenç kirliliğim temizlemiyordu.
"T-tamam hadi artık güneş batışını kaçırmak istemiyorum" utangaçlığı beni baştan çıkarmaya devam ederken, çapkın bir gülüş atıp

"Nefes al bebeğim"
"NOFOS OL BOBOĞÖÖÖMMM" diye o narin ellerini beline koyup taklidimi yaptı.

"Pelin... Ciddiyim, eğer bu sevimliliğini durdurmazsan seni öperim" hemen kızardı, bana doğru yaklaşıp kollarını boynuma nazikçe bağladı, başını köprücük kemiğimin üstüne sakladı. Bunu bana yapmamalıydı, kendimi zor tutuyordum. O hafif İpek saçlarını hafifçe tutup burnuma doğru getirip, muhteşem kokusununda kendimi kaybetmeye devam ettim. Saçlarını bile severdim ben onun, tek teline bir şey olmasını kaldıramazdım.

"Sana aşığım koca adamım" diye fısıldarken kalbim benden izinsiz koşuya çıkmıştı bile.

"Bende sana sırıl sıklam aşığım küçük kadınım"

~~~~~~~~~~~~~

"Bende sana küçük kadınım" diye rüzgara fısıldadım. Sonuçta o götürmüştü benim bebeğimi, o bilirdi nerede olduğunu.

Her gün tam gün batımında bizim tepemize gelirdim, belki geri gelecekti kim bilir? O beni bırakmazdı, yapmazdı öyle bir şeyi. Onsuz yapamayacağımı bilirdi.

Onun yıldız misali gözlerini hayal ederken aklıma istemsizce okuldaki kız geldi. Benim Pelin'imi bana çok andırıyordu, onun gibi pırıl pırıl Deniz mavimsi gözleri vardı. Hafif dalgalı koyu sarı saçları, beyazımsı teni ile tamı tamına kopyası gibiydi. Ama o sadece andırırdı, benim Pelin'im gibi olamazdı.

Dün hatırlıyorum da ne kadar da çok kendime sövmüştüm, defterimi kaybettim diye içimde kıyametler kopuyordu. O defter benim için özeldi, bebeğim bana almıştı onu...

"Yıldıray hadi ama bende görmek istiyorum, ne yazıyosun? Hem ben aldım sana onu" diye siyah defterime uzanmaya çalıştı.
"Bir gün bebeğim, sana bütün her şeyi göstereceğim ama şimdi olmaz."

Ah Pelin'im gösteremeden o mavimsi gözlerin gibi Deniz'in içinde kayboldun. Seni tutamadım...

"Senin rüzgarla denize karıştığın gün gidip bütün yazdığım sayfaları sana hediye ettim. Hep isterdin ya...Hepsi teker teker Deniz'in içinde kaybolurken, sana doğru yollarını alırken sadece aklımda ve fotoğraflarında kaldın bir tanem. "

SAYGISIZWhere stories live. Discover now