... SAYGISIZ ... BÖLÜM 2 ...

164 29 16
                                    

Merşa'nın ağzından...

Canan'la güle oynaya merdivenlerden inerken, içimdeki küçük sıkıntının nedenini çözemiyor, kalbimdeki ağırlığı anlamlandıramıyordum.

Küçük çantamın deri kulplarına tırnaklarımı bastırıp, içimdeki endişeyi unutmaya çalıştım.

Canan'ın söylediklerini anlayamıyordum bile. Sabah gayet neşeliyken, şimdi neden bu haldeydim bir fikrim yoktu.

Okul bahçesinden gelen gürültüyle adımlarımı hızlandırdım. Bahçeye çıktığımızda Avkan'ı görür görmez bir sorun olduğunu anlamıştım. Koşarak kalabalığın ortasına daldık.

Gördüğüm manzara karşısında kalbimdeki sızıya tuz basılmış gibi hissediyordum. Ah be Batur! Ne yaptın yine kendine sen?

Avkan ve topladığı adamların kaşı gözü patlasa da bizimkiler kadar hasar almamışlardı. Canan'ın gözleri dolmaya başlamıştı bile.

Bahçedeki öğretmen, kavgayı uzun uğraşları sonucunda ayırabilmiş gibi görünüyordu. Batur'un yakışıklı yüzünden eser kalmamıştı, Eray'ın durumu daha iyiydi.

Eray'dan çekinen yaşlı öğretmen, Avkan ve grubunu peşinden sürükleyerek müdüre götürmeye başlarken, hepimizin duyduğu iğrenç, tiz ses kıpırdamalarını engellemişti.

"Batuuur!"

Derin bir nefes alarak bu anın hemen geçmesini diledim.

"Batur iyi misin? Kim yaptı bunu sana?"

Diye otuz santimlik topuklularıyla Batur'un yanına çöktü.

En kötüsü de neydi biliyor musunuz? Yanında olup da, en uzağı olmak. İçiniz cayır cayır yanarken, tek bir gülümsemeyle, soğuk sular serpmek yüreğine.

Batur Karen'den hoşlanıyordu, ilk bana itiraf etmişti bunu. Ama Karen ondan hoşlanmıyordu, kullanıp atacaktı. Tıpkı Avkan'a yaptığı gibi.

Tabii, Batur'un bunlardan haberi yoktu.

Batur şapşal bir gülümseme yerleştirdi kanlı dudaklarına.

"İyiyim, Karen yok bir şeyim."

Karen, Batur'un kanlı dudaklarını tiksindirici bir bakış attı. Ee, alışmıştı, yumuşak, güzel dudaklara.

"Iı şey o zaman, ben gideyim abim bekler."

İçimden kahkahalar atarken, Karen'in gerçek yüzünü yalnızca ben biliyordum.

Neden mi? Biz eski arkadaşlardık. Aynı yetimhanede büyümüştük fakat o zengin annesini bulunca, beni unutmuş, dalga geçmişti. Annesi gibi iyi olmayan şeyler yapıyordu.

Ve en önemlisi de herkese kendini masum gibi gösteriyordu.

Hızlı adımlarla Batur'un yanından ayrılırken, zaman kaybetmeden yanına çöktüm. Beni görür görmez az önceki neşesi yerini kedere bırakmıştı.

"Benden kaçıyor."

Hüzünle söylediği kelimeler, benimkinin çeyreği etmezken gülümsemeye çalıştım.

"Hayır, ka-kaçmıyor. O-o da senden hoşlanıyor."

Kaşlarını çatarak yüzüme doğru yaklaştı.

"Sen iyi misin Barbie'm? Gözlerin dolmuş."

Omzuna şakadan küçük bir yumruk indirdim.

"Tabii üzüleceğim aptal, halinize bak. Görseydim hepsini yolardım."

SAYGISIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin