5

274 20 8
                                    

  Ağaçların yaprakları yerlere dökülmüş , adeta bir ressamın attığı fırça izleri gibi mükkemmel şekilde uyum yakalamışlardı . İnsanlar farklı ruh hallerine bürünmüş, kimse kısa kollu tişörtler giymemeye başlamıştı. Evlerinin önünden yaprakları süpürenler , yaprak yığınları içinde oynayıp her yere tekrar yayan çocukları babaları azarlıyor , insanlar yaprak hışırtıları eşliğinde sokaklarda yürüyor, kızlar sonbahara yakışan soğuk tonlardaki makyajları için malzemeler almaya başlamışlardı.

En çok da yalnızlık mevsimiydi sonbahar ... Yalnız kalmış insanların taş misali üzerini örten mevsimdi.

  Deniz in dalgaları daha şiddetle kayalara vuruyordu . Kafamı yavaşça banka doğru çevirdim , bu sefer orada kendine ve insanlara güvenini kaybetmiş Kim Taeyeon'un oturmadığını hatırlattım kendime . Birbirlerine yaslanmış bir şekilde denizi izleyen çifte baktım . Orası benim için berbat anılarla dolu olabilirdi , fakat onların güzel bir anı yarattıklarına emindim.

  Koluma düşen çantamın sapını omzuma doğru ittirdim ve adımlarımı ters yöne doğru çevirdim. Kafeye doğru yavaşça yürümeye başladım, sınavıma az kalmıştı ve mesaisi bittikten sonra Baekhyun ile çalışacağıma söz vermiştim. Okuldan çıktıktan sonra kafeye gidiyordu , -yarı zamanlı eleman sayılabilirdi- fakat okulumuz akşam 5 de bitiyordu ve bu onun için zor oluyordu. Bu yüzden 9 a kadar çalışması gerekiyordu. Eski okulunun daha önce bittiğini biliyordum fakat hala neden bizim okulu tercih ettiğini anlayamıyordum. Benim için değildi , zaten böyle bir şey yapması hayatını daha zorlaştırması anlamına geliyordu.- Benim için okulunu değiştirmesinden bahsediyordum.- Okuluna mı alışamamıştı ?

   Kapıyı yavaşça ittirdim ve çanın çıkarttığı ses ile Baekhyun'un bana dönüşünü izledim.

   Çantamı kasanın karşısında olan masaya bıraktım ve "Nasıl gidiyor ?" diye sordum.

"Patronumdan nefret ettiğimi söylemiş miydim ?" Terden saçları alnına yapışmıştı .Çok çalışıyordu, şikayet etmeden sadece insanlara faydalı olabilecek biri olmak için çabalıyordu . Ve bunda başarılıydı.

"Evet çok kez . Neden işi bırakıp başka yerlerde çalışmaya başlamıyorsun ? " Aylar sonra ilk kez harry potter gözlüğümü gözüme takmıştım. Diğer çifti onun odasında anı kutlusunun içinde yalnızlığa bırakılmıştı. Gözlüğümü çıkartıp masaya bıraktım . "Busan'dayız her yerde iş bulabilirsin."

"Yapamam. Zaten bunu düşündüm ve iş bakınmaya başladım fakat tek boş iş yaşlıların bezini değiştirmekti . Yaşlıların bezini değiştirmek diyorum. Bu part time işe bile girmiyor . Değil mi ? " Alnına yapışmış saçları elleri ile düzeltti.

"Ow ... Bu , garip " Patronu Baekhyun'un yanından geçerken "Bu çocuk .." diye söyleniyordu. Sadece birkaç saniye konuşmuştuk , ayrıca çok fazla müşteri de yoktu ve mesaisinin bitmesine çok az kalmıştı . Bu normal mi ?

"Hoş geldiniz efendim . Ne alırdınız ?" Dalga geçer bir ses tonuyla sordu.

"Seni buradan kurtarmak nasıl ? Hadi ama sadece birkaç saniye konuştuk böyle olmamalı."

"Biliyorum. " Önlüğünü düzeltti ve omuzlarımdan tutarak beni sandalyeye oturttu "Baksana sen çalışmaya başla ben buraları silip geleyim. Mesaim bitmek üzere. "

"Silme işini şu arkadaşa versen nasıl olur ? " Oturup kulaklığı ile müzik dinleyen çalışanı gösterdim ."Sen garson değil misin ? Neden yerleri siliyorsun?"

"Bende onu anlasam ..." Güldü ve omzuma vurdu . "Rahatına bak ben hemen geliyorum."

   O cidden burada bunları yapmayı hak etmiyordu .
+

River Of Tears | BAEKYEONDonde viven las historias. Descúbrelo ahora