Bölüm 25:Ben sizin Patronusum

6.6K 742 326
                                    







Bölümün oldukça uzun olduğuna inanıyorum.

Bunun için gerçekten zamanımdan verdim.

Bugün normalde benim tatil günümdü ve biliyorsunuz çalışıyorum. Bu yüzden sizden tek bir ricada bulunacağım;

!!!!!!Emeğe saygısızlık olmasın diye yalnızca bir kaç dakikanızı ayırıp bölüm hakkında -olumlu olumsuz her türlü - kısa bir yorum yapabilirseniz çok sevinirim.!!!!!!!

***Lütfen beğenmeyi ve yorum bırakmayı unutmayın.

Oldukça yoruldum o yüzden bölümü kontrol etmeden koyuyorum :) Yanlışlarım varsa affola...





İçimde tarifsiz bir huzurun senfonisi yankılanırken, dudaklarım ona eşlik etmek için sürekli hazır vaziyetteydi. Bilmediğim ve doğallığa bıraktığım bir şarkıyı mırıldanıyordum ve yolda yürürken düşmeyi umursamadan, etrafımda dönüyor ve zıplıyordum. Sanırım bir şeyleri dürüstçe yaşamak, bir Quidditch süpürgesinin üzerinde uçmanın verdiği mutluluktan bile güzeldi. Tamam abartmayayım. O kadar olmayabilirdi ama belki biraz yakın sayılabilirdi.

Apartmandan içeri girdiğimde, bizim kapının önünde duran misafir ayakkabılarını gördüğümde yere yığılmak istedim. Birkaçı merdivenin basamaklarına dizilmişti, kapının önüne sığmadığı için. Teyzemler, diye düşündüm. Annemin tarafının mitozla çoğaldığını düşündüğüm kadar çok olması ve onlara bir çay servisi yapmak istesem bunun saatler sürüyor olması benim korkulu rüyamdı.

Düşünceler git gide zihnimde daha korkunç bir hal alırken, ayakkabılardan Sherlock ruhumla kişi analizi yapmaya çalıştım. Ama tek düşünebildiğim, annemin beni akşama kadar eşek gibi çalıştıracak olduğuydu. Gözlerim bizim afacanların tanıdık ayakkabılarına takıldı. Sonra zihnimde kelimeler yanıp söndü. Komşu teyzeler,bir sürü külotlu çorap ve süslü terlikler, kollarda birikmiş bilezik sesleri, abartılı dedikodular ve en önemlisi misafir çocukları...

"Ne olur benim odamda olmasınlar... Lütfen, lütfen..." zili çaldığımda bunun geri dönüşü olmadığını biliyordum. Günümün güzel biteceğini umarken, misafirlerin varlığı beni tamamen Hermonie'nin Malfoy ile olmasını beklerken Ron'a aşık olması kadar yıkmıştı.

Annem, kapıyı açtığında rahatlayan bir ifade ile karşılamıştı beni. "Sonunda geldin. Geç içeri ve üstünü değiştir. Misafirlerimiz var ve benim de yardıma ihtiyacım var." diyerek bir çırpıda beni beklediğim olaylara itince istemeden de olsa içeri girdim. Onun dediklerini yapıp odama doğru ilerledim.

Kapıyı açacağım vakit, bir kızın gülüşünü işittim. Fakat koridorda kimsenin olmaması ürkmeme sebep olmuştu. Odamın kapısını açtığımda bu sefer farklı bir yerden başka bir gülme sesi duyuldu. Daha çok korku filmlerinde katil gelmeden önce küçük bir kızın şen kahkahasını andırıyordu. Hızlıca odama girip kapıyı arkamdan kapattım ama bu sefer dışarıdan ayak sesleri, benim hemen önünde durduğum kapının orada duraksadı.

Laleli bir

İçeriye gir

Laleli iki

Ormandaki tilki

İpten çık kız

Dışarıya çık kız

Duyabileceğiniz bütün korku filmi tekerlemerinden daha ürkütücü bir şekilde söylenen bu tekerlemeyle, annemin yine hangi manyak arkadaşlarının çocuklarının geldiğini düşündüm. Şimdi ki çocuklar ellerinde sürekli bir telefon ve sürekli televizyonun karşısında olmaktan fazla radyasyonla Samara'ya dönüşüyorlardı sanırım. Arkamı dönüp odama baktım. Gördüklerimle kısa bir çığlık attım.

Bir Wattpad Yazarına Aşık Oldum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin