Bölüm 9

10.2K 739 4
                                    

  9.Bölüm

"Ne olduğu hakkında bir fikrin var mı?" Lanet olsun hiçbir fikrim yoktu. Ama en azından Kathy'nin babamı tanımadığını anlamıştım. Eğer tanımış olsaydı, gerçekten bir dükün önemini bilseydi. Oradan o şekilde uzaklaşmazdı. Ne olmuştu da birden gerilip koşmaya başlamıştı. Birini mi görmüştü? Lanet olsun bu kadın nerden çıkmıştı. Birden aniden paldır küldür hayatıma dalmış ve her şeyi karma karışık etmişti. Kollarımdaki korumasız hali neydi peki. O kaybolmuşluğu, yoksa baştan beri anlattığı saçma sapan hikâye gerçek miydi? Bu olabilir miydi?
"Hiçbir fikrim yok, dün geceden beri odasından çıkmadı ve Clara hala'da dâhil kimseyi içeri sokmuyor." Edmount kaşları çatılı bir halde koltukta oturup düşüncelere dalmıştı. "Babanla bir ilgisi olduğunu sanmıyorum." Ellerimi sıkıntıyla saçlarımda gezdirdim.
"Bende babamın, onu ilk gördüğündeki hayranlık ifadesini görmeliydin. Şaşkınlıktan dilini yutacaktı. Eğer onu biraz tanıyor olsa bunu anlardım. Babam okunması açık bir kitap gibidir." Çalışma odamdaki bara yöneldim ve kendime bir viski doldurdum. Tek dikişte içtim ve o yakıcı hazzı hissettim. Ardından kapı çaldı. İçeri sakin adımlarla Martha girdi. "Lordum, Bayan Evangeline uyanırsa haber vermemi istemiştiniz." elimdeki bardağı hemen masaya bıraktım.
"Uyandı mı?" Kızın gözleri bir bana birde sıkıntıyla Emount'a döndü. "Evet, Lordum. Şu an mutfakta ve aşçı ile Clara halayı yanından kovdu." Mutfak mı? Orda ne işi vardı ki. Acıkmış olmalıydı. Daha fazla düşünmedim nedense bana ihtiyacı varmış gibi hissettim ve hızla mutfağa yöneldim. Mutfak kapısı aralıktı, kapıyı yavaşça ittim ve onu ilk gün ki kıyafetleri ile gördüm. Elindeki bir kapta yumurtaları deli gibi çırpıyordu. Gözleri elindeki kaptaydı. Yüzü yan profilden tamamen kusursuzdu. Uzun kirpiklerinin gölgesi bakışlarını gizliyordu. Ama ona yaklaştıkça teninin daha solgun olduğunu gördüm.
"Kathy." Adını yavaşça telaffuz ettim. Çırpma işlemini durdurdu ama bana dönmedi. Aksine gözlerini yumdu. Sonra gururla başını kaldırdı.
"Bende kek yapıyordum Sammy." Bakışları gözlerimi bulduğunda sulanmış ve ağlamaktan kızarmıştı. Koyu lacivert gibi gözüken gözlerine odaklandım. Her ne kadar gülümsüyor olsa da bu gözlerine yansımıyordu. Buruk ve üzgündü.
"Neden?" diye sordum ne cevap vereceğini bilemeden, şaşırdı göz bebekleri büyüdü ve içindeki gri hareleri gördüm.
"Ne neden?" dedi zayıf bir sesle. "Neden üzgünsün?" Derin bir nefes aldı ve bir an sendeledi. Onu kollarından tuttum yavaşça ve elindeki kabı aldım. Tezgâha bıraktım. Onu da yavaşça mutfaktaki sandalyeye oturdum ve önüne diz çöktüm. Bakışlarımı mavi gözlerine odakladım ve her zaman ona baktığımda bedenimi saran o ateşe bu kez izin verdim. Yumuşak ellerini tuttum ve pürüzsüz tenine odaklanmamaya çalıştım.
"Bana anlat Kathy, baloda ne oldu?" Gözleri sulandı.
"Bana inanmazsın." dedi hıçkırarak ama inatla ağlamamak için direndi. Dudağını dişledi. Ve bu kalbimin daha hızlı atmasına neden oldu.
"Dene, anlat.. Ne gördün." bu kez gözleri titredi ve bir damla yaş yanağından aktı.Yandaki sandalyeyi hızla aldım ve karşısına geçip oturdum.Yanağından akan yaşı sildim. Başı öne düşmüştü. Parmağımla çenesinden tutup başını kaldırdım.
"Sana söz veriyorum, sadece dinleyeceğim. Hiç bir ima olmayacak." Sonrada parmağımı dudağına götürdüm ve dudağını dişlemesini engelledim ama ona dokunur dokunmaz titrediğini fark ettim. Neden titriyordu? Korkuyormuydu? Derin bir nefes daha çekti.
"Mia'yı gördüm. Onu bıraktığım halde.." Kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdım.
"Mia?" gözleri bana baktı ve dudaklarını büzdü.
"Kız kardeşim.. en son onunlaydım.. Yani buraya gelmeden hemen önce.. Tek, bir tek ben varım, onu orda bıraktım, bir başına.. Ah Sammy, geri dönmeliyim.." Tekrar hıçkırdı.Deli veya değil,üzülmesini istemiyordum. Acı çekmesini yada ağlamasını... Küfür edebilir, bu aptal kıyafetleri giyebilir ve bu evden dilediği her kesi kovup bana kafa tutabilirdi... Mutlu olduğu sürece ne yaptığı önemli değildi.. Ama.. Lanet olsun.. En son bir kadının ağlamasından ne zaman etkilenmiştim. Düşündüm.. hiç bir zaman nedense hep ilkleri onunla yaşıyordum. Tekrar hıçkırdı ve boynuma sarıldı.Tek hamlede onu alıp kucağıma oturttum.
"Oh Sammy, kardeşimi özledim... Büyükannemi bile çok özledim..Evimi özledim.." Başı boynumda gömülü, omuzları sarsılarak ağlıyordu. Gelecekten geldiğini söylüyordu.Peki nasıl oluyor da kız kardeşini görebilmişti. Ona sıkıca sarıldım ve kokusunu içime çektim. Ağlaması kararmış yüreğimi parçalıyordu. "Gördüğünün gerçek olduğuna emin misin?" Başını omzumdan kaldırıp bana baktı.
"Oldukça gerçekçiydi....Sence ben hayal mi gördüm." Ona baktım,deli olmayacak kadar güzel ve zekiydi. "Bilmiyorum Kathy, ama sana yardım etmeyi çok istiyorum. Bak ne diyeceğim, belki de özlemdendir. Bana kardeşinden bahsetmek ister misin?" Gözleri bir an parladı. Sonra o parıltı söndü.
"Hayır, yemek yapmak bana her zaman iyi gelir." Başımı tezgâha koyduğum kaba çevirdim. Sonra dönüp ona baktım.
"Yemek yapmayı biliyor musun?" Başını hafifçe salladı. Ardından gözleri tekrar parladı ve ben onu öpme isteğimi bastırdım.
"Sana öğretmemi ister misin?" dedi heyecanla. Gülümsedim, ben gelecekteki düktüm, neden yemek yapmayı öğrenmek isteyeyim ki?Ama ağzımdan çıkan cevap düşüncelerimle uyuşmuyordu?

"Nereden başlıyoruz?" Yüzündeki gülümseme arttı ve burnunu çekti. Tanrım acı bana... bu kadın masumiyetin simgesi olabilirdi ancak, flört etmekten bir şey anlamadığı halde nasıl olup ta beni etkileyebiliyordu.
"Pekâlâ, koca adam şimdi bana lazım olanları söylüyorum." Hızla kucağımdan atladı ve ben onun sıcaklığından mahrum bir şekilde üşüdüğümü hissettim. Yarım saat sonra her yerimiz un içinde ama kahkaha atarak mutfakta hala yemek pişiriyorduk. Londra'nın biraz dışında olan bu eve aslında yalnızca kafa dinlemek ve babamın hesaplarını toparlamak için gelirdim. Şimdi ise ne Londra'nın merkezindeki lüks ev nede sosyete partileri ya da metresim aklıma geliyordu. Yüzü una bulanmış, bu harika kadının kahkahaları arasında kendimi daha önce hissetmediğim kadar mutlu, evet kesinlikle mutlu hissediyordum.
"Sammy, çok becerikli olduğunu söylemeliyim." Gülümsemesine aynı şekilde karşılık verdim. Burnunun ucunda beyaz undan bir leke ile bana gülüyordu. Sonra dolgun dudağının kenarındaki sosu gördüm. Ona bakarken yavaşça yaklaştım ve dudağının kenarındaki sosa uzandım. Parmağımla onu sıyırırken adeta donup kaldı, gözlerini gözlerimden ayırmadan parmağımdaki sosu ağzıma götürüp yaladım. Ağzı hafifçe aralanmış, gözleri açılmış bir halde şaşkınca bana bakıyordu. İçimdeki dürtü o kadar büyüktü ki, kendime daha fazla engel olabileceğimi sanmıyordum. Gözlerine her baktığımda orada kayboluyordum. Adımı her söyleşinde adeta içime bir sıcaklık yayılıyordu. Gelecekten ya da değil, gitmesini istemediğimi fark ettim. Geri dönmemeliydi. Bana bakan şaşkın gözlerden bakışlarımı kaçırmadan ona doğru eğildim. Sanki tek bir şey söylesem bu büyü bozulacaktı. Bu yüzden nefes almaktan dahi korktum. Yaklaştım ve ılık nefesini hissettim önce, kesik kesikti. Sonra gözlerimi yumdum ve dudaklarının yumuşaklığını hissettim dudaklarımda. Masum küçük bir öpücüktü tek istediğim ama onun dudaklarından çıkan inilti aklımı başımdan almaya yetti.

*****Dudaklarıma değen dudakları ile her şey alt üst oldu. Tüm düşüncelerim buhar oldu sanki. O an en son öpüşmemizden beri bunu istediğimi fark ettim. Adamın dudağıma kondurduğu masum buseyle kendimden geçtim ve büyük bir açlıkla o buseye karşılık verdim. İşte o zaman Sammy dengesini kaybetti sanki. Öpüşme her geçen saniye derinleşti. Dudaklarımı emen dudaklarındaki tadı ömrümün sonuna dek unutmayacağım. Beni tezgâha yasladı ve bir eliyle başımı sıkıca kavradı, diğer eli ile belimden tuttu. Sanki kaçacakmışım gibi, sanki bu öpüşmeyi bırakabilirmişim gibi. Ellerimi boynunda doladım ve saçlarının arasına gömdüm parmaklarımı. O daha arzulu bir şekilde inledi. Ne istediğimi bilmiyorum. 21.yüzyıl kızı olarak elbette çocukların nereden geldiğini oldukça iyi biliyorum. Yanlızca pratikte cahilim. Ama yinede içimdeki yangının tek bir öpücüğün çıkardığına inanamıyorum. Vücudum alev alev yanarken, sanki her an her dakika ona daha çok ihtiyacım varmış gibi giderek ona sokulmaya başladım. Ellerim ensesinden gömleğine kaydı. Şu anda tek istediğim onun çıplak tenine dokunmaktı. Gömleğinin önünü açtım ve kaslarla dolu göğsüne dokundum. İnledi ve adımı sayıkladı. Ardından tezgâhta ne var ne yoksa tek elle hepsini aşağı indirdi ve beni tek hamlede tezgâhın üzerine oturttu. Bacaklarımı açtım ve onun bana daha çok yaklaşmasını sağladım. Kendini bana bastırdı ve ben bu kez arzuyla inledim. Dudaklarını zorluklada olsa dudaklarımdan ayırdı ve boynumu öpmeye başladı. Tüm vücudum bir elektrik dalgasının etkisi altına girmişti sanki. Yuvarlak yakalı tişörtümü tek çekişte zorlanmadan yakasından yırttı. Südyenimden taşarcasına duran göğüslerime odaklandı bir süre nefes almadan, sonra bana baktı. Gözleri arzudan koyulaşmıştı ve aldığım kesik nefesler yüzünden göğüsüm hızla inip kalkıyordu. Bana bakan gözleri çatılı kaşların ardına gizlendi birden. Vazgeçiyordu. "Sammy." dedim buğulanmış sesimle. Başını salladı ve yakamı kapattı. Hızla kolunu tuttum, devam etmesini istiyordum. İçimdeki alevi söndürmesini. Tekrar bakışları bana yöneldi.  "Bu doğru değil, ben... Senin zamanında işler nasıl yürür bilmiyorum ama..." Önce şaşkınlık, ardından bir öfke sardı bedenimi. Sonrada büyük bir utanç kavradı her yerimi. Ne sanıyordu beni önüme gelenle yatan birimi. Ellerimle yakamı kavradım. Bir iki adım geri atarak tezgâhtan uzaklaştı.
"Sen şu an duygusal olarak..." Sıkıntıyla saçlarının arasına geçirdi ellerini.
"Senden faydalanmak istemiyorum.." gülmek istedim bir an. kibir, Tanrım o kadar kibirliydi ki. Sanki ona asla karşı koyamazmışım gibi. Koyabilir miydim. Bilmiyorum, tek hissettiğim utançtı ve bir an önce buradan gitmek istiyordum. Tezgahtan indim, bir elim hala yakamdaydı. Bana yaklaştı ve sıkıntılı bir halde elinin uzattı.Geri adım attım.
"Sakın bana dokunayım deme!" diye bağırdım. Adeta donup kaldı.
"Dük, Lord ya da ne olduğun umurumda değil. Seni vicdan azabından yâda duygusal boşluktan öptüğümü sanacak kadar aptalsan sana söyleyecek hiçbir şeyim yok!." Koşarak mutfaktan çıktım ve hızla merdivenlere yöneldim. Tanrım yer yarılsaydı da içine girseydim..  

DARTMOUND SERİSİ 1 AŞK YÜZYILIWhere stories live. Discover now