2.1 // Cryin Moon

672 40 4
                                    

Camila'dan

İki gün sonra isminden bile haberdar olmadığım bir ülkeye gidecektim. Her şeyi arkamda bırakabilirdim. Umurumda bile olmazdı. Hatta buradan gidecek olmamıza sevinirdim. Bir iki ay öncesini yaşıyor olsaydık.

Şimdi her şey farklıydı. Her şeyi farklılaştıran şey Lauren'di. Onu arkamda bırakmak demek, nefes almaktan vaz geçmek gibi.

Bana sunduğu teklif... elbette onunla yaşardım hatta sonsuza dek. O sıkılsa ben sıkılmazdım. Ama ona asla anlatamayacağım sadece benim bildiğim şeyler vardı. Onunla yaşayarak, onu tehlikeye atamazdım. Bunu ona nasıl yapabilirdim ki? Beni bulurlardı, onu da.

Bunları düşünerek zaman harcamak istediğim en son şeydi.

Telefonumu elime alıp Lauren'i aradım. Telefonuma el koymamış olmamaları büyük bir şanstı.

"Camz?" dedi Lauren. O bana böyle hitap edene kadar, bu kısaltmadan nefret ederdim. ama onun ağzından, bu saçma kısaltma bile ilahi gibi dökülüyordu. Ah, Tanrım! Abartmıyorum. Bir kere, bunu size hitaben söylediğini duysanız ne demek istediğimi anlarsınız.

"Lauren..ben düşündüm de neden bu gece yine bara gitmiyoruz?" dedim. Aynanın karşısına geçmiş kendimi izliyordum. Aynadan görüldüğü kadarıyla, odam bavullar ve kolilerle doluydu. Mobilyalarımın hiçbiri elbette alınmayacaktı yalnızca özel eşyalar.

"Imm, tabi neden olmasın, bu sefer ben seni almaya geleceğim" dedi ve güldü. Bir daha bu gülüşü duyamayacak mıydım? Evet. Muhtemelen iki gün sonra hattım değiştirilecekti. Ama ben Lauren'i aramak için her zaman bir yol bulmaya çabalayacaktım.

"Peki saat on da görüşürüz" dedim.

"Seni seviyorum Camz"

"Seni seviyorum Lauren"

***

Beyaz tek omuzlu bol mini elbisemi ve koyu pembe, mat topuklu ayakkabılarımı giymiştim. Sadece rahat etmek istiyordum. Makyajım her zamanki gibi sadeydi. Şeftalili parlatıcımı da sürdükten sonra saçımı tarayıp Lauren'in aramasını bekledim.

Bu gece için sabırsızlanıyordum. Babamlar Maggie ile dışarı çıkacağımı sanıyorlardı. Her şeyi ayarlamıştım, Maggie'yi arasalar bile beni eler verecek bir sorun yoktu.

Telefonum çaldığında hızla kapatıp koşar adımlarla merdivenden indim. Ve hızla kapıyı açtığımda donup kaldım resmen.

Lauren karşı kaldırımda değildi, kapının önündeydi ve aramızda santimler vardı. Saçını arkaya attı ve siyah göz kalemi ile çerçevelediği muhteşem gözlerini yavaşça benim gözlerimle buluşturdu. Her şey ağır çekimdeydi sanki. Ve bir o kadar etkileyici.

Siyah göbeği açık, uzun kollu büstiyeri iki göğsünün ortasını gösteriyordu. onun altına da dar dizinin bir karış üstünde deri etek giymişti.

Siyahı sadece onun üstünde seviyordum. Tanrım! O kadar mükemmeldi ki. Her şeyiyle ona sonsuza dek sahip olmak istiyordum.

Elimi tuttu ve önde yürümeye başladı. Yürüdükçe hareketlenen saçları küçük bir bebeği sakinleştiren ninni gibiydi. Kendimi bulutların üstünde gibi hissediyordum.

Bu sefer başka bir araba ile gelmişti. Siyah bir BMW. Arabaya bindiğimde koltuklar krem rengindeydi ve deriydi. Lauren da arabaya bindi. Sadece ön tarafta açık olan loş ışık onu daha da güzel gösteriyordu. Arabanın içi onun gibi kokuyordu.

Bir şarkı açtı ve sesini kıstıktan sonra arabayı son gaz gideceğimiz yere doğru sürdü. Oldukça iyi araba kullanıyordu. Hızlı kullanmasına rağmen kontrol etmek de sıkıntı çekiyormuş gibi gözükmüyordu.

"Çok güzel görünüyorsun" dedi gözlerini yoldan ayırmadan.

"Sen de öyle, göz alıcısın" dedim. Gülümsedi. Tam gülerken boynuna atlamak istiyordum ama şu an bu kazaya sebep olabilirdi.

***

(şarkıyı açın)

İki katlı, etrafında havaya ışık tutan büyük fenerler olan bir bara geldik. Bina siyah aynalı taşlardan yapılmıştı. İçeriden yükselen seslerden anladığım kadarıyla oldukça kalabalıktı.

-

Kokteylimin son damlası da boğazımdan geçti ve bardağı masaya koyup Lauren'in ellerini tuttum. Ona bakarak geri geri dans pistine ilerliyordum. Tam dans etmelik bir şarkı son ses kulaklarımda yankılanıyordu.

Lauren kahkaha atarak benimle birlikte yürüdü, iki şişe bira içmişti. Nasıl geri döneceğimiz hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Ortaya geçtik, ellerimi Lauren'in beline dolayıp onu kendime çektim. Bira ile karışan kendi kokusu insanı bayıltabilirdi. Mükemmeldi. Kalçalarının hareketi başımı döndürüyordu. İyice ona yaslandım ve bedenimi bir santim bile ondan ayırmadan hareket ettirmeye başladım. Dakikalarca bu böyle devam etti. Terden yapış yapış olan tenlerimize aldırmadan hala devam ediyorduk zaman zaman Lauren'in gözleri kapanıyor v başı arkaya düşüyordu. Ve bu öyle bir görüntüydü ki...

Dizini, iki bacağımın arasına soktu ve tam oraya bastırdı. Dudaklarımdan küçük bir inilti döküldüğünde başım omzuna düştü. O hareketini devam ettirirken...siktir. Böyle bile gelebilirdim.

Geri çekildiğimde dizi bacaklarımın arasından çıkmıştı. Anlamayan gözlerle bana baktığında onu az önce oturduğumuz yere çektim ve oturtturdum. Eteği dar olduğu için dizi oraya ulaşamazdı ama aynı şey parmaklarım için geçerli değildi.

Hiç beklemediği bir anda bunu yaptığım için yüksek sesle inledi ama benim dışında kimse bunu duyabilecek durumda değildi.

Hassas noktayı parmak ucumda hissettiğimde sırıttım ve oraya odaklandım. Tırnağımı değdirdiğimde yine yüksek sesle inledi ve bacaklarını birbirine bastırıp parmaklarımı oraya sabitledi.

Kapanan gözleri dudaklarından dökülen iniltiler beni ciddi anlamda tahrik ediyordu. Parmağımı iyice bastırdım ve öyle hareket ettirdim. Lauren küfürler savuruyordu. Ve nefesi düzensizleşmişti.

Durduğumda halinden memnun olmayan homurtular çıkarttı.

"Oda da, açık açık devam etmek istiyorum güzelim" dedim ve onu yukarıya çıkarttım.







Cryin MoonWhere stories live. Discover now