YT1 • Bölüm 7 •

9.6K 550 346
                                    

*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*
Betül İlgüz
*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆*☆

Kızlarla tatlı yemeye gidecektik bugün. Eylül iki gündür bizdeydi fakat Cumartesi günü eve dönecekti. O zamana dek; yani kalan iki günümüzü de okula gitmem haricinde eğlenceli şeyler yaparak değerlendiriyorduk. Okullar haftaya da vardı, sonra kapanıyordu.

Nihayet Eylül hazırlanıp yanıma ulaştığında ikimiz de arabaya bindik. Amcam şoför koltuğunda, ben yanında, Eylül de arkada oturuyordu. Aslında onunla arkada oturmak isterdim, fakat önde oturmak kuralımı kolay kolay yıkabileceğimi sanmıyordum.

Amcam bizi uygun bir yerde indirip uzaklaştı yanımızdan.
Biz de Süheyla'nın bizi beklediği kafemsi şirin yere doğru gitmeye koyulduk. Bizi görünce ayaklanan Süheyla'ya sarılıp karşısındaki iki sandalyeye oturduk Eylül'le. Az sonra yanımıza gelip ne istediğimizi soran garson abiye de siparişlerimizi verip sohbet etmeye başladık.

Elindeki tepsiden tek tek tabakları ortaya koyan aynı garson abi başka bir isteğimiz olup olmadığını sorup uzaklaştı yanımızdan. Tabaklara uzanıp önümüze çektikten sonra yemeye giriştik.

''Dondurmadan daha güzel bir şey söyleyin bana kızlar?''

Anlaşılan yine Eylül'ün dondurma sevdası tutmuştu. Tam bir dondurma hastasıydı. Kışın satılsa kışın da yerdi. Buluyordu da satan bir yer. Maalesef her şeyin sonu olduğu gibi dondurmaların da sonu gelmişti ve kalkıp yürümeye başlamıştık meydana doğru.

Reklam panolarında asılı olan yazıları incelerken gözüme bir konferans takıldı. Telefonumun kamerasını açıp fotoğrafını çektim. Gitmeyi düşünüyordum.

'' Gidecek misin?''

''Gitmek isterim. İlgimi çekti.'' dedim ve Süheyla'ya döndüm. ''Sen de gelirsin.''

'' Müsait olursam gelirim.''

Vitrinlerin önünden geçerken Eylül eliyle bir elbiseyi işaret etti. ''Şuna bakar mısınız ya? Buna insanların para verdiğine inanamıyorum. Resmen kumaştan tasarruf. Elbise boyları küçüldükçe fiyatları da büyüyor, garip olan bu.''

'' Tıpkı kanatları yaralanmış Müslüman ülkelerde tabut boylarının küçüldükçe, zulmün büyümesi gibi...'' diye mırıldandı Süheyla.

Çok doğru söylemişti. Bu cümleyi gittiğimiz bir konferansta konuşmacıdan duymuştum ilkin.
'' İnsan aklı...'' dedim oradan uzaklaşırken. ''Çözmeye ne hacet.''

Bir süre etrafa bakınıp devam ettim konuşmaya. ''Mesela şu yeni moda yırtık kıyafetler. Eskiden fakirlerle dalga geçiyorlardı elbiseleri yırtık olunca, şimdi belki de bunun cezası olarak kendileri 'onca parayı verip ' aynı kıyafetleri giyiyorlar. Hatta daha beterlerini. ''

''O yırtıklar bana Cehennem zebanileri tarafından yapılmış gibi geliyor. Sanki insanların sonunu görüyoruz gibi.'' diye devam ettirdi cümlemi Süheyla.

''Allah akıl fikir versin. Bu zamandaki giyinmek değil, çıplaklık yarışı.''

'' Aynen öyle Eylül,'' dedim ve gözüme ilişen dondurmacıyla aklıma öğrencilerime verdiğim söz geldi.

Acaba matematik sınavları nasıl geçmişti? İyi de not alsalar, kötü de alsalar onlara dondurma ısmarlayacaktım. Ve bunun için acele etmem gerekiyordu. Aksi takdirde ramazan gelecekti ve oruçlu olacaklardı. Bunu aklımın bir köşesine not alıp elinde tuttukları bir şalın fiyatını soran kızların yanına vardım.

Eve döndüğümüzde aynanın karşısında aldığı başörtüyü deneyen Eylül mırıldandı, ''Babam görse kızacak yine mi örtü diyerek.''

'' Haklı.'' dedim gülümseyerek ve son olarak başımdaki tülbenti sandalyenin başlığına bırakıp kendimi yatağa attım. Namazım da bittiğine göre dinlenebilirdim.

Yıldızlara Tutunmakحيث تعيش القصص. اكتشف الآن