Bölüm 11: Bende Bir Problem Var

Börja om från början
                                    

"Ee? Ben hepinizin sesinin güzel olduğunu biliyorum. Hanginiz solist olacak?"diye sordu Banu hoca, Yusuf hocanın yanına otururken bize göz gezdirerek. Tüm bakışlar bana döndüğünde sebepsizce çekinmiştim. Daha önce sınıf karşısında çok şarkı söylemiştim ama şimdi ki biraz daha tuhaftı. Ali beni elimden tutup yanına doğru çekti ve kolunu omzuma attı.

"Tabiki de Eflal hocam, bu nasıl bir soru?"dedi Fulya diğer yanıma gelip koluma sarılarak. Diğerleri de onaylayınca yaşadığım duygu karmaşasıyla birlikte gergince dişlerimi göstererek gülümsedim.

"Pekala, diğerleriniz ne yapacak?"diye sorduğunda Yusuf hoca, Fulya öne atıldı.

"Ben org çalacağım, Ali bateri. Hakan ve Sefa gitarda ve Cengiz'de eğer lazım olursa keman çalacak."diye açıkladığında Banu hoca memnun bir tavırla gülümsedi.

"Peki hangi şarkı?"diye sorduğunda hepimiz birbirimize baktık. Hepimizin bildiği ve çalış söylediği bir şarkı vardı. Sadece bir şarkı. Gülümseyerek Banu ve Yusuf hocaya doğru döndüm.

"Bende bir problem var."dediğimde, Banu hoca gülümsedi ve eliyle sahneyi işaret etti. Ali ve Fulya koşarak sahneye çıkarken yavaş adımlarla onları takip ettim. Ali heyecanla bateriye otururken, Fulya'da en az onun kadar bir heyecanla orgun başına geçişmişti. Sefa ve Hakan baterinin yanında bırakılan gitarları alıp taktıklarında Cengiz'de arkadaki vokalist sandalyesine oturmuş ve mikrofonla oynuyordu. Onlara gülüp sahnenin ortasındaki mikrofona doğru yaklaşıp elimde kavradım.

"Hazır mıyız?"diye sorduğunda Ali başımı arkaya doğru çevirdim. Elindeki bagetleri çevirirken yarım bir gülüşle tek tek hepimize bakıyordu. Ben başımla onayladığımda o da Fulya'ya işaret verdi. Fulya orgu çalmaya başladıklarında stresle mikrofonu daha sıkı kavradım. Gerçekten geriliyordum. Ali'nin baterisine başlarken, Hakan ve Sefa gitarları çalmaya başlamışlardı. Derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirdim ve gözlerimi kapatım şarkıyı söylemeye başladım.

"Hayat, kolay değil elbet bana bilmediğim bir şey söyle.
Telaş, yarış, savaş, barış niye?
Ben, kaydıranlar arasında sırıtan kimliksiz ooo!
Sen, ay çiçeklerinin yüzünü döndüğü güneş!"diye söylerken Cengiz ve Fulya arkadan bazı yerlerde katılıyorlardı. Ben nakarata geçerken diğerleride arkadan vokal vermeye başlamışlardı. Onlarla birlikte söyleyince heyecanım daha aza iniyordu. Ve sahneye alışıyordum.

"Beni bırak, takıntılarım var!
İnsanlara yönelttiğim anlamsız sorular!
Beni terk et, valla sorun olmaz! Hoşlanırım yalnızlıktan.
Bende bir problem var."diye söyledim ve mikrofondan biraz uzaklaşıp gözlerimi açtım. Banu ve Yusuf hoca memnun görünüyorlardı. Mikrofonu tekrardan kavrayıp daha emin bir şekilde söylemeye başladım. Sahne bizimdi, sahne benimdi.

"Hayat, uzun bi yolculuk götür bilmediğim bi yerlere, ay ay!
Talan, yakım, bilmem yarım niye?!
Ben, yol boyunca uzanan gri sıkıcı bariyer!
Sen, vadinin ardında ilk defa görülen deniz!"diye söyledim ve tekrardan nakarata geçtik. İyi gittiğini düşünüyordum. Bir ilke göre bayağı iyiydi bence.

"Beni bırak, takıntılarım var!
İnsanlara yönelttiğim anlamsız sorular!
Beni terk et, valla sorun olmaz! Hoşlanırım yalnızlıktan.
Bende bir problem var!
Bi problem var!
İnsanlar!
Bende bir, problem var!"diye bağırarak söylerken ayağımla yerde ritim tutuyordum. Bir anda sessizleştim ve gözlerimi kısıp iyice mikrofona yaklaştım. Diğerleride yavaşça çalmaya başladıklarında yavaşça söylemeye başladım şarkıyı.

"Beni bırak, takıntılarım var.
İnsanlara yönelttiğim anlamsız sorular.
Beni terk et,valla sorun olmaz.
Hoşlanırım yalnızlıktan."dedim ve gözlerimi kocaman açıp kaşlarımı kaldırdım.

"Bende, bir, prob-lem var."diye söyledim heceleyerek ve mikrofonu bırakıp geriye doğru çekildim. Ben heyecandan titrerken ikiside bize gülümseyerek bakıyordu. Yusuf hoca elini kaldırıp alkışlamaya başladığında Banu hoca şaşkınlıkla ona doğru döndü.

"O kadar grup arasında sadece bunları alkışladın?"diye merakla ve coşkuyla konuştuğunda gözlerimi geriye doğru çevirip bizimkilere baktım. Fulya heyecanla ellerini birbirine kavuşturmuş hocalarımıza bakarken diğerleride merakla bakıyorlardı. Tekrar önüme döndüğümde Yusuf hoca yerinden kalktı ve sahneye doğru yaklaştı. Tam önümüzde durdu ve gözlerini kısıp tek tek hepimize bakmaya başladı. Daha sonra gözlerini bende durdurdu ve gözlerimin içine bakarken konuşmaya başladı.

"Diğer bütün gruplar, şeker kız şarkıları söyledi Banu. Bunlar ise resmen şarkıyı yaşadılar."dedi ve gözlerini yavaşça kıstı ve gözlerime bakmaya devam etti. Daha sonra yavaşça gözlerini Fulya'ya doğru çevirdi. Bir süre Fulya'yla bakıştıktan sonra derin bir nefes aldı ve Fulya'ya bakmaya devam ederken konuştu.

"Bu ekibi istiyorum Banu. Yarışmaya Fulya'larla çıkacağız."dediğinde heyecanla güldüm ve geriye doğru dönüp Ali'ye baktım. O da gülerek bana baktı ve gözlerini sağ tarafında kalan Fulya'ya doğru çevirdi. Bende Fulya'ya doğru döndüğümde kıpkırmızı olmuştu ve transa geçmiş gibi Yusuf hocaya bakıyordu.

"Tamam, o zaman. Haftaya çalışmalara başlayalım çocuklar. Sizde bu sırada başka bir şarkı seçersiniz."dediğinde Banu hoca Yusuf hoca cıkladı.

"Şarkılarını ben seçtim bile."dediğinde ona doğru döndüm. Hala Fulya'ya bakmaya devam ediyordu ve bu çok garip bir hal almaya başlamıştı artık. Banu hocada bu garip anı farketmiş olacak ki histerik bir şekilde güldü.

"Tamam, o zaman. Çocuklar sınıflarınıza geçebilirsiniz. İyi dersler."dediğinde hızlıca sahneden indim ve kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp arkama döndüğümde hepsi arkamdan geliyordu. En son gelen Fulya başını utançla eğmişken, Yusuf hoca garip bir gülümseme ile Fulya'ya bakıyordu.

Garip olaylar, çok garip. Yusuf hocanın Fuyla'la ne derdi vardı acaba? Yoksa Fulya'nın ilgisinden haberdar mıydı? Belki de o da ilgi duyuyordu, belli mi olur?

Aman saçmalama Eflal! diyerek içimden kısaca geçirdim ve koridorda ilerlerken ellerimi polarımın cebine soktum. Az önce yarışma hakkını kazanmıştık ama hiç birimizden ses soluk çıkmıyordu. Belki de, olmaması gereken bir şey olmuştu ve biz henüz bunun farkına varamamıştık. Çocuklar önden ilerlerken durdum ve geriden gelen Fulya'nın bana yetişmesini bekledim. Bana yetiştiğinde ona doğru yaklaştım ve kolumla onun koluna vurdum. Fazla düşünceli duruyordu ve bu onu garip gösteriyordu. Bildiğimiz şıkır şıkır, deli dolu Fulya gibi durmuyordu. Gözlerini bana doğru çevirdi ve meraklı bakışlarımı görünce hafifçe gülümsedi.

"İyiyim."dedi ve tekrardan önüne dönüp derin bir iç çekti. Daha sonra sessizce mırıldadığını duydum.

"Değilim."

Sevgili HocamDär berättelser lever. Upptäck nu