Bölüm 3: Dedikodu

11K 305 29
                                    

"Evet gençler, artık derse yavaş yavaş girelim diyorum. Çünkü bu sene ilk sınav konuları çok ağır."diye girdi söze Kadir hoca ve tahta kaleminin ucunu açıp tahtaya doğru yaklaştı.

"İlk konu, Türk Edebiyatının Dönemleri. Üçe ayrılır. İslamiyet Öncesi, İslamiyet Etkisinde Gelişen ve Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı."derken tahtayada tablo çiziyordu.

"Eh! Tabi bunlarda kendi aralarında ayrılıyor. Geçen sene bu konuyu baştan savma bir şekilde görmüştünüz ama bu sene daha derin işleyeceğiz."dedi ve İslamiyet öncesi Dönemin altına parantez açıp parantez içine büyük harflerle 'DESTAN DÖNEMİ' yazdı.

"Destanlar, destanlar.."diye sayıkladı ve tahtadan uzaklaşıp sıralara doğru yaklaştı.

"Destan nedir?"diye sordu gözlerini kısıp dikkatlice bizi izleyerek. Bizden çıt çıkmayınca histerik bir şekilde güldü ve kendi masasına doğru yaklaştı. Kalçasını masaya yasladı ve kollarını göğüsünde birleştirerek gözlerini üzerimizde gezdirmeye devam etti.

"Cevap gelmemesine şaşırmadım."dedi ve boğazını temizleyip biraz dikleşti.

"Destan, tarihöncesinin tanrıları, tanrıçaları, yarı tanrıları ve yiğitleriyle ilgili olağanüstü olayların ağızdan ağıza yayılarak günümüze gelmesi ve bir usta tarafından kağıda dökülmesiyle oluşan kitaplardı. Bu karışık oldu biraz, ne dediğimi ben bile anlamadım şu an."dediğinde sınıfın çoğunluğu kıkırdamaya başlamışlardı.

"Tamam, toparlayabilirim sanırım. Tarih öncesinde ki toplum hayatını derinden etkileyen olaylar ya da kişiler hakkında, buraya kadar iyi geldi."dedi kaşlarını kaldırarak ve elleriyle havada işaretler yapmaya başladı.

"Abartılarak anlatıldığı anonim ürünüdür."dediğinde en azından şimdi aklımızda bir şeyler oturmaya başlamıştı.

"İlerleyen zamanlarda, destanı daha derinden anlatacağım zaten. Şimdilik giriş için bunu bilmeniz yeterli olacaktır."dedi ve tekrardan tahtaya yaklaşıp kalemini açtı.

"İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı ikiye ayrılıyor. Birincisi Sözlü Edebiyat, ikincisi ise Yazılı Edebiyat..."derken kapının çalmasıyla tüm dikkat oraya dönmüştü. İçeri müdür yardımcımız Enes bey ve siyah polarlı bir çocuk girmişti. Bir dakika, onun kulağında küpe mi vardı? Bu okulda kızlara bile izin verilmiyorken ne cesaretle küpe takmıştı bu?

Çocuk duvar kenarında oturanlara aşağılayıcı bir bakış attı ve sonra gözleri Kadir hocaya çevirdi. Bu sırada Kadir hocada, Enes hocayla konuşmakla meşguldu.

"Sınıfına yeni bir öğrenci getirdim Kadir."dedi Enes hoca ve çocuğa dönüp genişçe gülümsedi.

"Emre."dedi ve tekrardan Kadir hocaya çevirdi başını. Kadir hoca gülümsedi ve elini çocuğa doğru uzattı. Onlar bu işe devam ederken bileğimdeki tokamla saçımı topladım ve gözlerimi camdan dışarı çevirdim.

Bir süre sonra Ali'nin kolumu dürtmesiyle hayal dünyamdan çıktım ve gözlerimi ona çevirdim. Tüm sınıf bıkkınlıkla bana bakıyordu.

"Burada mısın?"diye gelen sesle gözlerimi Kadir hocaya çevirdim. Ay bu adam kesin bana çok kıl oluyordu(!)

"Burdayım hocam."dediğimde yan tarafımdan gelen kıkırdama ile kaşlarım çatıldı. Ayağımla Ali'nin ayağına sertçe bastığımda küçük bir çığlık attı ve yüzünü buruşturarak bana bakmaya başladı.

"Güzel."dedi Kadir hoca dersini anlatmaya devam etti. Gözlerimi Ali'ye çevirdiğimde kaşları çatık ve dudakları büzük bir şekilde bana bakıyordu. Yanağına yavaşça vurdum ve kıkırdayarak gözlerimi sınıfta gezdirdim. Göz göze geldiğim kişi ile gülümsemem solarken yutkundum. Yeni çocuk kahverengi gözlerini gözlerime dikmişti ve fazla ciddi duruyordu. Ama bu ciddilik bana fazla dostum(!) Bir anda sırıttı ve ağzında olduğunu yeni farkettiğim sakızı çiğnerken başını geriye yaslayarak göz kırptı. Bir anda hissettiğim saçma gerginlikle yüzüme gelen perçemini kulağımın arkasına sıkıştırdım ve boğazımı temizleyip derse odaklanmaya çalıştım.

Sevgili HocamWhere stories live. Discover now