THE HACKER

-10-

"Büyük bir şirket olan Rising Devil'ın büyük beklentileri olan oyuncak fabrikaları,henüz ismini ve kimliklerini bulamadığımız bir grup tarafından kullanılamaz hale gelmiştir.Şimdilik elimizde sadece simgeleri belli olan grubun işareti,ekranda görmüş olduğunuz altıgenden ibarettir." televizyondaki kadının birşey daha söylemesine fırsat vermeden Chanyeol ekranı kapattı.

" Şuandan itibaren,tek düşünebileceğimiz şey gizlilik. Artık fazla dikkat çekmemeliyiz." işin ciddiyeti iyice büyümüştü ve artık dönüşü olmayan bir yoldaydık. Her hareketimizi özenle seçmeli ve uygulamalıydık. Chanyeol devam etti, "Biliyorsunuz ki bu şirketin birkaç ay sonra yayınlayacakları bir oyun var ve biz oyuna girmeyi başardık fakat elbette onlar oyunlarını kırıp yepyeni bir oyun tasarlayacağımızı ve hiçbir şey olmamış gibi oyunu onlara teslim edeceğimizi bilmiyorlar.  Şimdi ise tek yapmamız gereken oyunun grafiklerini ve gidişatını değiştirmek."Xiumin onun lafını kesti,   "Yoksa... onları ifşalayacak mıyız ? Eğer öyleyse bu kesinllikle harika !"

Xiumin ... Exo'ya girmeden önce sevmediği insanların tüm dünyasına girer ve onları gün yüzüne çıkarırmış . Onların,bilgisayarlarını,maillerini ,sos-yal medya hesaplarını ve konuşmalarına girip bunları yayarmış.Elbette yaptıkları sadece teknolojiden ibaret değilmiş.Onları duyabilecek kadar yakınlarına gelip konuştuklarını kaydeder ve fotoğraflarını çekermiş.Yani Xiumin'in sevimli yüzünün ardında bir Lucifer yatıyormuş. "...aynen öyle Xiumin. Geçen hafta aldığımız dosyalar ve kodlarla işimiz daha bitmedi. Onlar sayesinde şirketin gizli sırlarına ve 'dosyalarına' ulaşabildik. Bu sırlar ise, oyunun kalbini ve şirketin çöküşünü rol oynayacak. Oyundan bahsedecek olursam,başlangıç olarak karakter seçebiliyorsunuz. Fakat sadece 2 karakterden söz ediyorum. Şeytan ve şeytan kılığına bürünmüş şirketin CEO'su ,Lee Jung-Hee olacak. oyun kademe kademe ilerliyor. Keşif oyunu gibi düşünebilirsiniz. Eksik parçaları birleştiriyorsunuz ve ortaya büyük bir sır çıkıyor. Biz oyunu herkes gibi basitten zora ayarlayacağız. Oyun sonunda oyuncuları Rising Devil ile ilgili bir süpriz karşılıyor olacak. Anlatma işlemi bittiğine göre grafiklere ve oyunu yepyeni bir şekilde yaratmaya başlayabiliriz."    heyecandan yerimde duramıyor kıpır kıpırdım! Aşırı eğelenceli görünüyordu ve tam benim en sevdiğim ilgi alanlarımı konu alan bir çalışma olacaktı. Hepimiz dev monitörlü bilgisayarların başına toplanıp yerlerimizi aldık.

" Bu arada,oyunun isminden de söz etmedim değil mi ? İsimi 'Rising silence'. Şimdi, bu bebeği geliştirip biraz Exo havası katalım."

Herkesten yeni grafik fikirleri çıkıyordu ve fikirleri gerçekleştiriyorduk. İlk sahnenin ortamını belirlemiştik bile. Oyunun dış cephesi çok ilgi çekiciydi. Çevresini ağaç ve yeşilliklerle kaplayan,duvarlarının ağaçların dalları ve yaprakları tarafından sarmalanan ve  yıkılmaya hazır eski,büyük bir bina yarattık. Oyundaki dünya ise ismi gibi sessizlik içerisindeydi. Gökyüzünü gri ve koyu mavi tonlarında birleştirip birkaç tane koyu renk bulutlardan ekledik. Sokaklar ve çevresi ise ürkütücülükten ibaretti.Dış ortam bittikten sonra Chanyeol'un bizden önce hazırlamış olduğu karakterleri inceledik. Dediği gibi 2 tane karakterden oluşuyordu. Şeytan olan karakter bildiğimiz kırmızılar içerisindeki klasik şeytanla aynıydı. Fakat Lee Jung-Hee olan karakter, gerçek Jung-Hee ile birebirdi ve üzerinde normal bir takım elbise vardı. Ancak saçlarına takılmış olan boynuzlar ilgi çekiciydi. Ayrıca elinde şu şeytan mırzaklarından vardı. Chanyeol yaptığı karakterleri gösterirken gururla gülümsüyordu. Karakterlerden sonra ilk bölümün geçtiği,binanın içerisini düzenlemeye geçtik,Oyunda yanlızca 2 tane bölüm vardı. Çok azdı fakat  oyuncuları fazla bölüm ile sıkmak istemeyiz çünkü daha son süprizi göremeden oyunu bırakabilirler ve bu  bir anlam ifade etmez. Ürkütücü binanın içini daha da ürkütücü dekore ettik. Büyük dolaplar, eski ve yıpranmış kağıtların üzerinde yazan mini notlar ve ortamın loşluğunu arttıracak şeyler ekledik. Ekrandan oyuna bakarken bile bu ortam tüm mutluluğumu emiyor gibiydi. Bir pencere ekledik. Pencereden içeriye sızan soğuk ve güçlü rüzgar hem masadaki kağıtları savuruyor hemde masadaki loş mumu söndürüyordu. Artık oyuncular bir karanlığın içerisinde kalacaklardı. Ama oyunu full karanlıklar içerisinde de devam edemezler değil mi ? Oyunun daha başlangıcı olduğu için yönlendirme sembolleri ile oyundaki telefonlarının ışığını açtırdık ve karakterimizin bulunduğu ortamı gezmesi için yönlendirdik. Bu sahnede ise oyuncu 10 tane ipucu ve kapıdan çıkabilmesi için bir anahtar buluyor. Bu ipuçları da şirketin gerçek sırlarından oluşuyor. Büyük sırlar,bölümün sonunda karşılarını çıkacak. Her bir bölümde 3 adet sahne var. Biz bu sahnede ki herşeyi yerine koyduktan sonra kapıdan dışarı çıkıp karakterin bir boşlukla yüzleşmesini sağladık. Tamamıyla gerçek bir boşluktu. Daha hiçbir şey hazır değildi ve bu durumda bizde birşeyler düşünmeye başladık.