18.BÖLÜM~BALO~

13.3K 591 320
                                    

•Erva•

Tam kendimi sonsuzluğa bırakacaktım Batuhan'ın çaresiz çıkan sesiyle ona döndüm.

"Erva ben masum birini kaybettim. Senide kaybedemem bu yükü taşıyamam benim yüzümden bunu yapma özür dilerim ufaklık." Dedi sesinin her zerresinden acı çektiği beli oluyordu.

Kafamı olumsuz yönde iki yana saladım.

"Kendini suçlu hissetme benim kaderim bu. Bırak beni gideyim yük etme kendine sakın." Dedim ve arkamı döndüm. Kendimi boşluktan aşağı salmak için derin bir nefes aldım.

Tam kendimi boşluğa bırakmıştım ki Batuhan'ın beni bileğimden yakalaması bir oldu.

Elimi bıraksa düşüp bin parça olabilirdim. Beni hızla tüm güçünle yukarı çekti. O hızla yuvarlanıp üstüme düşmüştü. Ellerimi başımda sıkıca birleştirip tuttu. Çok fazla yakındık yine öfke ve sinir yüzünün her santiminden okunuyordu.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun salak!" diye kükredi.

"Niye kurtardın beni?" dedim donuk bir sesle. Ben hazırdım ölüme.

Batuhan "Çok aptalsın sen ufacık bir çocuktan farkın yok" dedi konuştukca nefesi dudaklarıma çarpıyordu.

Yine girmiştim çekim alanına yine büyülenmiştim. Mükemmelliği karşısında kafasını boynuma gömdü öylece kaldı. Ellerim hâlâ ellerinin arasındaydı. Bir şey mırıldandı, anlamamıştım.

"Kalk üstümden uçurumdan atlayarak ölmedim ama öküz altında ezilerek öleceğim." Dedim olabildiğince soğuk bir sesle bundan sonra böyle olabildiğince mesafeli olamaya çalışacaktım.

Yaklaştıkça canımı yakıyordu.
Ölmeme bile izin vermiyordu.
Adam hızla üstümden kalktı.
Benide kaldırdı.
Hızla arbaya tıktı.
Hayvan herif O kadar hızlı kulanıyordu ki arabayı, öfkesinden nerdeyse araba alev alacaktı.

***

Onur'un evine gelmiştik her zaman ki gibi hala suskunluğumuzu bozmamıştık.
Konuşan taraf o oldu.

"Bir daha böyle bir şey yapmaya kalkışmanı istemiyorum."

"Peki efendim köleniz olduğum için tabiki her şey sizin elinizde" dedim alayla bakışlarını bana çevirdi.

"Ufacık bir çocuk gibi davranıyorsun.
Beni yoruyosun zor bir dönemden geçiyorum bana zaman tanı görmezden gel bazı şeyleri,"

"Tamam" dedim sadece gerçekten zor bir gündü ölümün kıyısından dönmüştüm inanmıyorum.

Eve girdiğimizde artık klasikleşmiş bir tabloyla karşılaştık. Onur ve Cennet atışıyordu yazık Cengiz abide maç izlermiş gibi onların atışmalarını izliyordu.

Batuhan gözlerini devirip "Ne oluyor burada yine? "dedi bıkkınlıkla.

Onur "Bu kız benim ölmemi istiyor kesin." Dedi parmağınla cenneti göstererek.

Cennet sinirle iç çekip."Ruh hastası mısın? oğlum şaka yaptım. Yemeğine niye siyanür koyayım?"

Onur "Bana uyuz oluyorsun ilk gördüğün günden beri beni saplantı haline getirdiğini düşünüyorum."

"Biriniz şu şeyi adam gibi anlatabilir mi?" dedim gecip koltuğa oturarak.

Cennet "Ya bunun yemek takıntısı mı ne varmış heralde bizde Cengiz abiyle acıktık bende mutfağa girip bir şeyler hazırladım. Buda yemedi annesi yemekte yollamamış anne kuzusu ne olacak"

Onur "Laf sokmadan anlat kızım!"

"Atışmayın. Devam et Cennet" dedim.

"Cengiz abi ikna etti. Yedi oda sonra cengiz abi o arkasını döndüğünde tabağını değiştirp içine acı sosu boca etmiş. Buda ne yediyse çıkardı.
Tabi sonrada ne koydun içine filan deyince bende siyanur dedim şakayla ona sonrada Cengiz abinin yaptığına inanmıyor beni kurtarmak için yaptığını üstleniyormuş."

Masumiyet (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin