11.Bölüm

327 46 5
                                    

-Pagos Krallığı-
Charlize gülümseyerek uyandı. Emilia'nın dedikleri aklındaydı. Charles akrabası olabilirdi. Giyinirken bunları düşünüyordu. Kapı çalındığında son düğmesini ilikliyordu.
"Girin," dedi aceleyle ilikleyerek. Arkadaşı Emma içeri girdi. Tedirgin görünüyordu.
"Bir şey mi oldu Emma?" Dedi Charlize meraklı bir sesle.
"Ablan geldi. Elinde büyük bir sandıkla. Bana sorarsan kalmaya gelmiş."
Charlize gülümsemeye çalıştı. Mathilda'nın asık yüzü çekilmezdi şimdi. Emma ile birlikte bahçeye çıktılar. Mathilda hayranlıkla saraya bakıyordu. Charlize'i fark edince kaşlarını çattı.
"Saray bu muymuş? Hiç beğenmedim," dediğinde Charlize güldü.
"O yüzden mi sandıkla geldin?"
Mathilda boğazını temizledi.
"Ben... Kulübede yalnız kalmak istemiyorum. Büyükannem orada öldü ya."
Charlize gözlerini kıstı.
"Korkuyorsun yani," dedi alaycı ses tonuyla. Mathilda başını dikleştirdi.
"Hayır," dedi ama Charlize aynı tavırla ona bakıyordu. "Evet. Kim olsa korkar. Charlize kardeş değiliz ama sarayda kalmam mümkün mü? Kraliçeyle konuşsan bana da bir iş verse."
Charlize gözlerini kocaman açtı.
"Sen iş mi yapacaksın yani? Bu rüya mı acaba?"
Mathilda sandığını yere koydu.
"Charlize ciddi olur musun? Başka gidecek yerim yok. Param da yok. Buna ihtiyacım var."
Charlize başını salladı.
"Tamam. Gidip kraliçeyle konuşayım."

Charlize kraliçenin odasına girdiğinde kraliçe prensesle oynuyordu. Prenses küçük kollarını havaya kaldırdı.
"Charlize!"
Charlize ona sevgiyle sarıldı. Konuya nasıl gireceğini bilmiyordu ama bir an evvel girmeliydi.
"Yeni bir nedime ister miydiniz efendim?" Dedi prensese bakarken. Kraliçe Rachel gülümsedi.
"Nereden çıktı bu?"
Charlize ona baktı.
"Ablam yani ablam bildiğim kişi gelmiş te. Hizmetinizde çalışmak istiyor."
Kraliçe ciddileşmişti.
"Senin gibiyse neden olmasın? Sokakta bırakacak halimiz yok. Elinden iş gelir mi?" Dediğinde Charlize'in içinden gülmek geldi.
"Sayılır. Ben anlatırım ona. Prensesle ilgilenebilir mesela."
Kraliçe gülümsedi.
"O zaman işe alındı. Seninle birlikte kalır."

Charlize Mathilda ile birlikte odasındaydı. Mathilda odaya bir göz attı.
"Ne güzel odan varmış. Keşke daha önce gelseydim. Hep merak edip dururdum."
Charlize gözlerini devirdi.
"Benimle ilgili bir şeyi merak mı ederdin? Hayret!"
Mathilda Charlize'i çok şaşırtacak bir şey yaptı. Yanına gidip elini tuttu.
"Özür dilerim. Kendi mutsuzluğumu senden çıkarmak istedim. Herkese kötü davrandım. Aslında seninle diğer kardeşler gibi olmak isterdim."
Charlize gülümsedi.
"Çok geç değil. İnsanların kardeş olabilmesi için aralarında kan bağı olması gerekmiyor."
Sarıldılar. Yıllardır ilk kez sarılmışlardı.

Mathilda yerleştiğinde Charlize ona sarayı anlattı. Kralın buza çevirme gücünü duyunca çok şaşırmıştı. Hazır güçlerden bahsetmişken Charlize konuyu açmaya karar verdi.
"Hani bir gün sen benden özür dilemiştin ya. O gün ben dilek gerçekleştirme gücümü kullandım. Aklımdan geçenler gerçek oluyor."
Mathilda başını salladı.
"Anlamıştım zaten. Ne güzel bir güç. Sınırsız da."
Charlize gülümsedi.
"Bir de sanırım bir akrabamı buldum. Yanyana gelince büyük bir enerji ortaya çıktı. Emin değilim ama. Araştırmam gerek."
Mathilda gülümsedi.
"Birlikte araştıralım."
Birlikte saraydaki işleri yaptılar. Kraliçe Mathilda'yı sevmişti. Küçük prenses te öyle. Charlize ve Mathilda diğer çalışanlarla birlikte mutfakta yemek yediler. Charlize Mathilda'nın bu kadar güldüğünü bilmiyordu. Tamamen farklı biri olmuştu ya da bu yönünü hiç göstermemişti. Gece olup ta odalarına çekildiklerinde Charlize Charles'a mektup yazdı. Ouronas'a varmış olmalıydılar. Yıllardır burada çalıştığı için mektup taşıyanları tanıyordu. İçlerinden birine sabah erkenden teslim edecekti. Mektubu bitirip Mathilda'ya baktı. Büyü kitabını okuyordu.
"Yıldız lekeli olanlar en güçlülermiş," dedi ona bakarak. Charlize gülümsedi.
"Evet. Umarım iyi kullanabilirim."
-Ouronas Krallığı-
Charles yol yorgunuydu ama yine de erken kalkmak zorundaydı. Bayan Britany kapısına dikilirdi yoksa. Aklı Charlize'deydi. Muhtemelen güçleri aynı olduğu için o enerjiyi hissetmişlerdi. Elini tuttuğunda neden kesilmişti o zaman? Düşünceli bir şekilde yürürken arkasından birinin seslendiğini duydu.
"Charles?"
Arkasına döndü. Amy ona bakıyordu. Charles gülümsedi.
"Biraz düşünceliyim Amy. Duymamışım."
Amy gülümsedi.
"Anlatmak ister misin?"
Charles Bayan Britany'nin geldiğini görünce Amy'yi yürümeye yönlendirdi. Bayan Britany onlara şimdi karışmazdı. Bahçeye çıkıp her zamanki banklarına oturdular.
"Pagos Krallığı'nda bir kız gördüm. Adı Charlize."
Amy'nin yüzü düştü. Charles ona aşık mı olmuştu yoksa?
"Onu seviyor musun?" Dediğinde Charles ona döndü.
"Hayır. Yani uzun zamandır özlediğim birini görmüş gibi hissettim. Onunla aramızda bir bağ varmış gibiydi. Birbirimizin yanındayken büyük bir enerji hissettik. Elini tuttuğumda enerji kesildi. Anlam veremedim."
Amy ağlıyordu. Charles şaşırmıştı.
"Ne oldu?" Dediğinde Amy hızla gözyaşlarını sildi.
"Ailemi hatırladım da. Özür dilerim. Benim işim vardı. Gitmem gerek."
Amy gittiğinde Charles arkasından baktı. Ağladığı için şaşırmıştı. Kalkıp öğlen yemeği için mutfak çalışanlarına yardım etti. Büyük kilerden çuvalları aldı. Tam kapıyı kapatmıştı ki bir şeye çarptı. Çuvallar yere düşünce patatesler her tarafa yayıldı. Sağ tarafından ağlama sesi gelince oraya döndü. Küçük prens yerde yatıyordu.
"Bu ne rezillik!"
Bayan Britany şapkasının üzerinde patateslerle onlara bakıyordu. Charles ayağa kalktı.
"Biz çarpıştık ta. Prensi göremedim."
Bayan Britany öfkeyle soluyordu.
"Çabuk topla hemen burayı!" Diye bağırdığında prens gülmeye başladı. Charles'a döndü.
"Patatesten şapka takan biri var," dedi Bayan Britany'yi göstererek. Charles gülmemek için kendisini zor tutuyordu. O anda çuvallar geciktiği için mutfaktan çalışanlar geldi. Hep birlikte patatesleri topladılar. Bayan Britany söylenerek prensi alıp gitti.

Yemek hazır olunca Charles masayı hazırlamak için büyük salona gitti. Masa baştan aşağıya donatılmıştı. Çorbadan patates püresine,tavuktan pastalara kadar her şey vardı. Bunlar Charles'ın iki üç günlük yemeğiydi. Kral ve kraliçe gelince dışarı çıktı. Odasına giderken mektup taşıyan arkadaşını gördü. Charles'a gelen bir mektup olduğunu söyledi. Odasına gidip kapıyı kapattı. Mektup Charlize'den gelmişti. Okumaya başladı.
'Sevgili Charles,
Hâlâ o enerjinin nasıl ortaya çıktığı konusunda şaşkınım. Daha önce başıma böyle bir şey hiç gelmemişti. Aynı güce sahibiz ve bu çok güzel bir his. Bizim sarayda duran bir cadı var. Gücümü kullanmam konusunda bana çok yardımcı oldu. Doğum lekesi sandığım yıldız izini de o söylemişti. Bana bir kitap verdi. O kitapta gücümüzü nasıl kullanmamız gerektiği yazıyor. Sana da yazacağım şimdi. Gözlerini kapattığında istediğin şeyin gerçek olduğunu hayal et. O zaman gerçekleştirmek daha kolay oluyor. Seni gördüğümden beri çok mutluyum. Sanki hayatımda koca bir boşluk vardı ve sen gelince doldu. Seni bir kez görmek bile beni mutlulukla donattı. Emilia-sarayın cadısı- akraba olabileceğimizi söyledi. Bunu araştırmalıyız Charles. Eminim ki aramızda bir bağ çıkacak. Geçmişim öyle belirsiz ki nereden başlayacağımı bilmiyorum. Ben bu krallıktan değilim. Sen de değilsindir eğer akrabaysak. Sen Ouronas'tan da değilsen ben de oralı değilimdir. Ben yakında Flago'ya gideceğim. Geçmişimi orada araştıracağım. Seni de araştırırım. Haberleşiriz,olur mu? Seni şimdiden özledim. En kısa zamanda haberleşmek ümidiyle.
Sevgiler,Charlize.'
Charles gülümsedi. Mektubu okurken bile kalbi mutlulukla dolmuştu. Charlize ile gerçekten akraba mıydı? Bunu çok merak ediyordu. Charles da elinden geldiğince geçmişini araştıracaktı. Aklında çok soru işareti vardı çünkü.

Kristal KadehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin