K-14

49.3K 1.8K 152
                                    

Sınıfa girdiğimde sessizce yerime oturmuştum. Mümkün oldukça bakışlarımı kimse de tutmuyordum.

''Neyin var kızım senin? '' dedi Olgun yanıma gelip kolunu omzuma atarken. Bakışlarımı ona çevirmeden. ''Bir şey yok. '' dedim.

O ise sıkkınca bir nefes vermiş ardından elini çenemin altına koyarak zoraki bir şekilde ona bakmamı sağlamıştı.

''Bir şeyin yok madem. Öyleyse bu ölü bakışlar ne? '' dedi.

Ölü mü bakıyordum lan ben!?

''Töbe çok töbe. Acaba öldüm mü ya? '' dedim yakınarak.

Olgun sesli bir kahkaha atınca bir kaç bakış bize dönmüştü.

''Yemin ediyorum bazen o kadar Salak oluyorsun ki şaşırıyorum. '' dedi.

Sanırım şuan düşünemiyordum. Çünkü dediğimi fark ettiğimde ben bile kendime salak demiştim.

''Tamam ya. Dalga geçme. '' dedim.

''İyi o zaman. Şimdi şöyle bakalım neyin var? ''

Kendime bile zor itiraf ettiğim şeyi ona söyleyemezdim. Bu yüzden ufak bir yalandan bir şey çıkmazdı.

Küçük yalanlar büyük yalanlar doğurur.

İç sesim kendini ortaya atarken sinirle nefes aldım. Sen bir sus iç ses Allah aşkına!

''Ailem taşındı. '' dedim. Oysa ki bunu çok önceden söylemem gerekiyordu. ''Bende şuan kuzenim de kalıyorum. '' dedim.

''Ee? '' dedi.

Mal!

''Esi bok Olgun! '' dedim sinirle.

Ardından kolunun altından çıkarak tekrar sıraya kafamı koydum.

~~~~

Sonunda eve geldiğimde yorgunca kapıyı çaldım. Bir iki dakika sonra açılan kapıdan içeri girdim. Salona bakmadan geçeceğim sıra da adımın seslenilmesi üzerine durdum ve. ''Efendim? '' dedim.

Çakma kayınvalidem gülümseyerek yanıma geldi ve. ''Üzerini hemen değiştir ve aşağı in. Seninle konuşacağım. '' dedi.

Şaşkınlık ile sadece başımı sallamış ve odama gitmiştim. Bu kadın benim bu eve gelin geldiğimi biliyor muydu ki? Çünkü geldiğimden beri hiç fark etmiş gibi bir hali yoktu da.

Üstümü değiştirirken aklımdan binlerce senaryo kurmuştum. Hatta bir ara kesin bana aradan çekilmemi bile söyleyeceğini düşündüm.

Sonra bunları düşünmenin saçmalık olduğunu düşünerek düşünmekten vazgeçtim.

Kurduğum cümle için alkış istiyorum.

Daha fazla saçmaladan aşağı indim. Heyecanımı gizlemek amacı ile ilk önce mutfağa girmiş ve bir bardak su içmiştim. Su iyi gelirdi.

Salona girdiğimde sevgili çakma kayınvalidem oturmuş ve beni bekliyordu.

Gülümseyerek karşısına oturdum. Zaten oda çok geçmeden konuşmaya başladı.

''Nasılsın kızım? '' dedi.

''İyiyim efendim siz? ''

''Şükür bende iyiyim. Burak'la aran nasıl? ''

Pat diye sormasına mı şaşırsam yoksa Burak'ı sormasına mı. Bilemedim....

''Şey iyi. '' dedim.

''Esin'i üzmeyin. '' dedi bir anda.

Bakışlarım hızla yüzüne giderken onun gülümseyen suratının sert bir hal aldığını gördüm.

''Esin benim yeğenim. '' dedi. Sanki bana bir şeyleri ima etmeye çalışıyordu.

''Ben onu Burak'la evlendirdim. Çünkü biliyordum ki yeğenime en iyi eş oğlum olacaktı tabi oğluma da en iyi eş yeğenim. '' dedi.

İçimde ki tabiri caizse oturan öküz mölemeye başlayınca gözlerim dolmak için savaş açıyordu.

''Dün sen ve Burak evde değildiniz. Esin üzüldü. Ve onu üzmeye hakkın yok. Bugünler de fazla evin içinde dolaşıyorsun. Mümkünse odandan gerekmedikçe çıkma. Eminim Burak sana dokunmamıştır zaten. '' dedi.

Şaşkınlığımın üstüne utanç ve sinir eklenmişti. Bu kadın neden birden böyle şeyler dedi ki. Aklından zoru mu vardı!?

''Ayrıca.. '' dedi elini çenesine getirerek. ''Burak istemeseydi gelmeyecektin bu eve. Neden seni kuma aldı zaten bilmiyorum. Fakat ayağını denk al. Ben Esin ve Burak'ın birlikte mutlu olmasını istiyorum. Üçüncü bir kişi ile değil. Anladın mı? ''

Ağzımı bir kaç defa açmaya çalışmıştım fakat açılmadı. Geçirdiğim şoku anlatamam şuan..

Bu kadın.. Bu kadın.. Diyecek kelime yok. Sinirle yerimden kalkmış ve kırılan gururumu daha fazla ayaklar altına almamak için sadece. ''Peki. '' demiş ve koşarak odama çıkmıştım.

Kapıyı sertçe kapattığım da odama girmiş ve sinirle etrafı dağıtmaya başlamıştım. Bana böyle demeye hakkı yoktu! Çünkü hiç bir zaman Burak'ı benimle olmaya zorlamamış hatta benimle olduğu için kızmıştım. Karısı ile arasına bile girmemiştim.

Nefret ediyordum!

Kendime zarar vermek sinirlerimin geçeceği tek şeydi. Bu yüzden sinirlendiğim çoğu zaman kendime zarar verirdim.

Elime aldığım küçük aynayı duvarı fırlatarak parçalara ayrılmasını izledim. Ardından küçük bir parça seçip elime aldım ve yatağın üzerine oturdum. Ağladığım için görüntü buğulu olsa da sorun yoktu.

Sadece sinirliydim. Canım yanıyordu. Hiç bir şey yapmadığım halde yapmışım gibi bir muamele görüyordum.

Küçük cam parçasını sol koluma getirdim. Uzun bir çizgi attıktan sonra akan kana çevirdim bakışlarımı. İşte bu sinirimi yatıştırdı.

Ardından kanayan kolumu bile umursamadan yatağa uzandım. Cenin pozisyonu aldım.

Biraz sakin kalmak ve aptalca şeyler düşünmemek istiyordum. Bu aileden kurtulmak istiyordum.

Peki Burak'tan?

Diye araya giren iç sesim ile ağlamam daha da şiddetli bir hal aldı. Neden ona karşı böyle hissediyordum ki?

Belki yarım saat olmuştu belki de bir. Bilmiyorum ama karanlık çökmüştü. Karanlık olan odam iyice ortamı karanlık yaparken korkuya dair hiç bir şey yoktu içimde.

Gözlerim yavaş yavaş uykuya doğru giderken kapının açılma sesi geldi kulaklarıma. Kimdi gelen bilmiyordum ama çıkmasını istiyordum.

Yatakta bir çökme oldu ardından belime sarılan bir çift kol.

''Ezra? ''

Adımı onun ağzından duymak istemiyordum şuan. Acıdan başka başka bir şey değildi. Gitsin istiyordum.

''Git. '' dedim kısık sesimle.

''Neden ağladın? '' dedi. Umurundaymış gibi davranması içimi daha çok yakarken cevap vermedim.

''Cevap ver Ezra. '' dedi. Sesi sinirli çıkıyordu.

Sustum. Cevap vermedim. Sadece duymasın diye sessizce akıttığım gözyaşlarıma bir iç çekişlerim eşlik ediyordu. Onu da duyuyordu zaten..

''Sana neden ağladın dedim lan! '' dedi ve aniden kaldırdı. Tuttuğu koluma bakışlarım değerken acısını yok sayıyordum.

Fakat kanın ıslaklığı parmaklarına değmiş olacak ki fark etmişti. ''Kolun neden ıslak?'' diye sordu şaşkınca. Ardından yeni aklına gelmiş gibi gece lambasını açtı.

Işıkla beraber bakışlarını koluma çevirdiğinde. ''Bu ne hal? '' diye sordu. Ardından bakışları yüzüme değdi. Nasıl bir şekilde göründüğümü bilmiyordum fakat gözleri kocaman açılmıştı.

''Ne oldu sana böyle?''

Evet..

Yine bölüm yazdım.. Ayrıca bana yorumlarda destek olan okuyucular teşekkürler sizi çok seviyorum!

Küçük Kuma.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin