Kalemden Kalbe -12 '' A'kan Mürekkep''

45 4 5
                                    

Mutluyken her şey tozpembe. O toz bütün gerçekleri kaplıyor ve sadece bir fırtına estiğinde gösteriyor altında gizlediği akıl almaz gerçekleri. Yine bir fırtına gelir tutunacak dal ararsın sürüklenirsin uçurumun kenarına doğru. Parmaklarının ucu ile kurtamaya çalışırsın kendini. Bu sırada gösterdiğin o çırpınışı kimse görmemekte, sırtını dönmektedir. Çünkü onlar henüz uçuruma yaklaşmamış, tutunacakları köklü bir ağaçları bulunmaktadır ki umurlarında bile değildir. Yeri gelir o güç bela tutunduğun sıska bir ağaç dalına da göz dikerler. Parmaklarının ucu ile tutuğunduğun, uçurumdan düşmeye ramak kaldığı anda bile parmaklarının ucuna basarlar. Anlayacağınız şu ki; Düşene bir tekme de onlar atıyorlar. Onlar, onlar diyorum da ''kim bu onlar?'' diye soracaksınız bana.

Kimisi buraya kadar okuduğunda belki anladı belki de geçmişte yaşadığı bir takım olumsuzlukları gözünde canlandırmaya başladı. Gelin beraber anlatalım dostlarım.

Ben size burada sadece tercüman olacağım..

İki gündür tatlı dilleri,

İyi gün ile kötü gün arası.

Ne kadar tatlı olsada yeri gelir kanatır dil yarası,

Başımda ki nasıl bir buluttur ki gitmiyor karası.

Canıma can sayardım,

Lakin onlar şimdi canıma bir dost yarası...

Düşenin dostu olmaz demiş atalar. Olmaz, olmuyor elbette. Vuruyorlar yakarcasına ağlatıp, kanatırcasına..

Senden geriye kalan, bu durum karşısında baka kalan o iki çift çaresiz gözler. Tabi bir de o gözlerin hiç kurumayan yaşları. Dökülen o göz yaşları ile tutunduğu dalı yeşertip ağaç yapanda var, yine aynı göz yaşları içinde boğulunda.

Herşeye rağmen hayata tutunmak azim ve sabır ile o sıska dalı koca bir ağaca çevirmek ne bir sanattır ama!

Sanat ki dünya da eşi benzeri yoktur gözümde.

Yaşanmışlıkların hepsine bir çizik atıp yok saymak, bence değildir. Her seferinde sıfırdan başlamak kazanılan tecrübe ve hayat derslerinin de beraberinde silinmesi demekti bana göre.

Kayboluyorum çoğu zaman. Bazen uzaklara dalarak, bazen gök yüzüne bakarak. E yoruyor haliyle bu kaçışlar. Tam o sırada sığınıyorum

Neşet Ertaş'ın ''Ah Yalan Dünya''sına, saklanıyorum ''Gönül Dağı''nın arkasına... Korkutuyor gecenin karanlığı ve insanda bulunan merhamet duygusunun sükuneti. İşte yine tam o sırada açıyorum iki elimide semaya; ''ya sabır'' diyorum, ''ya sabır!'' Sarılıyorum bir gönül, iki el ile duaya ve Allah'a...

''Dili, dini, rengi ne olursa olsun; iyiler iyidir.''

Bugün kazanamasakta, bir gün kazanacağız. Belki bir şiirde, belki cümlelerde, belki şarkılarda.

Bir gün değil, her gün iyi kalın.

Hoşçakalın...

Kalemden KalbeWhere stories live. Discover now