20. BÖLÜM Bu Yüzden Cat Gibi Davranıyorum

1.3K 84 148
                                    

Bölüm başlığı: Bu Yüzden Cat Gibi Davranıyorum

Adrien'ın ağzından

Çantasını aldı gülümseyerek kafasını olumlu şekilde yukarı aşağı salladıktan sonra.

Biz çıkarken ona bi dakika işareti yapıp odaya geri girdim ve kapıyı arkamdan kapattım.

Ceketimin içinden Plagg'ı çıkarttıp yatağa koydum onu.

"Plagg, ben gidiyorum ve seni getiremem. Yoksa her dakka bende peynir istersin, biliyorum. Bu yüzden burda bi yere saklanıp uyu. Zaten en iyi yaptığın şey... Al sana biraz da peynir." Dedim ve valizin içinde kalan tek eşya olan peynir kutusunu çakırdım. Sonra da ona verdim.

"Saol, Adrien!" Bağırdığı gibi elimle ağzını -daha doğrusu kafası ve vücudu çok küçük olduğundan bütün yüzünü- kapattım.

"Delirdin mi sen?! Bizi duymasını mı istiyorsun?!" Dedim öfkeyle fısıldayarak.

"İyi de zaten senin Cat olduğunu öğrenmesini istemiyor musun?" Dedi elimden kurtulup.

Yanına yatağa oturdum ve perişanmışım gibi konuşmaya başladım.

"Evet ama... ama kendisinin öğrenmesini, kendi başına anlamasını istiyorum. Zaten tek yol da bu... Eğer biz söylersek seni ve mucizeyi benden alırlar. Bu yüzden onun yanımda biraz daha Cat gibi davranıyorum ya. Belki Cat'e ve onun hareketlerine alıştırabilirsem onu, o da benim Cat olduğumu öğrendiğinde bana karşı olan sevgisi çok fazla azalmamış olur... Ne dersin?" Dedim ve Plagg'a döndüm. Ama o çoktan peynirlerini yiyip uyumuştu. Ben de hemen onu alıp kendi çekmeceme koydum.

Sonra da odadan çıktım. O anda da Marinette, Tinki'yi bi çekmeceye koyuyordu. Benim geldiğimi duyduğu gibi çekmeceyi kapattı ve parmaklarını sıkıştırdı.

"Aağh! Lanet çekmece!" Hemen yanına koştum. Ben gelene kadar parmaklarını çekmeceden çıkartmış ve çekmeceyi geri kapatmıştı.

"İyi misin? Dur, buz koyalım." Dedim ve amerikan mutfağı gibi yapılan salona gidip dondurucudan biraz buz aldım. Sonra onları buz dolabı poşetine koyup, poşetin ağzını bağladım ve Marinette'in yanına koştum.

"Gel de şunları koyalım." Dedim ve elinden tutup parmaklarına baktım. Sonra da buzları parmaklarında gezdirdim.

"Gel..." dedim ve avcumda tuttuğum buzların üstündeki elini bırakmadan diğer elimi beline dolayıp onu 2 kişilik koltuğa oturttum. Ben de yanına oturdum ve ellerini kucağıma doğru koyup buzlarla masaj yaptım. (Şuraya bak ya! Bana rüyamda bile bunu yapan yok! Bi kere de bize yapsan Adrien bunları! -Yaparım yazarcığım! Sen iste yeterki! Benden bütün fanlarıma bedava ilk yardım! -Adrien ben boğluyom suni tenefüs yapar mısın? :D - ne?! Hemen! - *-*)

"Böyle masaj yapmayı nerden öğrendin?" Diye sordu tatlı tatlı.

"Annemden." Dedim ellerinden başımı kaldırmadan.

"Çok mu yaralanırdın?" Dedi alayla.

"Evet." Dedim ona bakarak ve ikimiz de kıkırdamaya başladık.

Parmakları buz koyduğumdan şişmemişti. Sadece biraz kızarmıştı o kadar. Ben de buz eriyince poşedi küçük orta sehpaya koydum.

"Hala acıyor mu?" Diye sordum gözlerine bakarak.

"H-hayır." Dedi ve sesli yutkundu. Gözleri yalan söylemenin verdiği panikle büyüdü ve o okyanus mavisi rengi daha da belirginleşti.

"Yalan söylemeği beceremiyorsun, prensesim." Dedim ve sırıttım. Sonra da parmaklarına hafif birer öpücük kondurdum.

SONRAKİ NESİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin