11.BÖLÜM

2K 99 254
                                    

O akşam Pixie, benim odamda uyudu. Sabahleyin annemler ve Cloe gelince hep beraber oturup konuştuk.

Annemlere her şeyi anlatmıştık... Tabi Pixie Girl olmasına şaşırmışlardı ama yine de annem bi yiğenini tanıdığına sevinmişti.

Pixie'nin odasına yeni mobilyalar alınana kadar Cloe ile kalıcaktı ama Cloe bencilin teki olduğundan onu odasında istemedi ve Pixie, benim odama yerleşti.

Sabah okula gitmek için Cloe ile limuzine bindik. Pixie'nin devriye gezmesi gerekiyormuş.

Okula varınca hemen Cloe'nin yanından ayrıldım ve sınıfa gittim. Nick, Alya ve Marinette beraber konuşuyorlardı. Ben de gidip sırama oturdum ve onlarla konuşmaya başladım.

"Ne konuşuyordunuz?"

"Adamım, Mari yarın üç günlüğüne şehir dışına gidiyormuş! Hatta özel izinliymiş!" Nick bana bunları söyleyince tekrardan Marinette'e döndü.

"Cidden neden gidiyorsun?" Nick'in sorusuyla Marinette bi anda panik olmuştu. Gözleri kocaman açılmıştı ve gevelemeye başladı.

"Eeeee....ş-şey....b-ben....şey için gidiyorum....şey..." panik bi şekilde konuşurken bile çok tatlı oluyor. Neden bilmiyorum ama o panik gülüşü ve diğer tüm gülüşleri kalbimi ısıtıyor. Belki de akraba olduğumuzdandır...

"Heh! Gidiyorum çün-"

"Nereye gidiyorsun?" Melody, Marinette'in arkasından konuşmuştu. Dedikodu olarak değil! Onun arkasında duruyordu!

Yurt dışından gelen biri bile bana bu kadar benzerken nasıl oluyor da Marinette, benim kuzenim olduğu halde bana benzemiyor?

"Şehir dışına gidiyo." Dedi Alya ve dostça gülümsedi.

"Ah, öyle mi? Senin adına çok sevindim, Alya." Dedi ve Marinette ile Alya'nın arasına oturdu. Bi dakka, Alya mı dedi o?

"Adlarımızı karıştırdın galiba... Ben Marinette'im, Alya o." Marinette, lafını bitince kıkırdamaya başladı. B-bu kıkırdama bana bir yerden tanıdık geldi...

FLASHBACK BAŞI

Dans bitince, eğilip leydimin ellerini yan yana getirdim ve ikisini de öptüm. O up uzun parmaklı, yumuşacık, narin ve ince ellerine dokundukça kalbim, saniyede 5 milyar (evet milyar!) kez atıyor sanki...

Dudaklarımı, ellerine kondurduğum küçük ve hafif öpücüklerden sonra çektim. Bi anda Ladybug, kıkırdamaya başladı. Hayatımda bu kadar müthiş bi kıkırdama duymamıştım... Duyamamda...

FLASHBACK SONU

Artık duymuş oldum... Ne kadar da benzer gülüyolar. Aslında saçlarını da aynı şekilde iki yandan örüyorlar ve ikisinin saçları da up uzun. Aynı saç rengi, aynı gülüşler...

"Tabi ya! Adrien,buraya gelirken Pixie Girl beni, sana bi şey söylemem için durdurdu. Hani sana kuzenini söylemiş ama adlarını karıştırıp başka birinin adını söylemiş ya! Hah! İşte aslında karıştırmamış! İlk söylediği kişi kuzeniymiş." Melody'nin panik bi şekilde söylediklerini, yavaş yavaş si dirmeye çalışıyordum.

"Yani, Al-"

"Evet! Evet, oymuş. Yani bana sadece ilk iki harfini söyledi. Ehe!" Dedi ve derin bir nefes alıp sakinleşti. B-ben Marinette'le kuzen değilmiymişim?

Bunu öğrenince neden bilmiyorum ama yüzümde heyecanlı bi gülümseme oluştu. Ve kalbim, kalp krizi geçiriyormuşum gibi depara çıktı.

Eğer Ladybug'a bana aşık olduğunu kanıtlayamazsam -ki bu benim için tabakta da peynirlik (evet, evet peynirlik! Hem de tabakta! Ne olmuş yani?)-, şansımı Marinette'le değerlendirebilirim.

SONRAKİ NESİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin