twenty six

16K 1.3K 278
                                    

cookookie: bebeğim, nerdesin?

mrkimtae: sınıftayım.

cookookie: hala mı?

mrkimtae: evet

bugün ek derslerim var, biliyorsun.

cookookie: ah doğru

sanırım ben biraz erken geldim.

mrkimtae: tahmin etmiştim jdndndjdmd

yarım saat sonra dersim bitiyor

o zamana kadar dışarıda vakit geçirmeye bak.

cookookie: peki

ama yarım saat dolduktan sonra geri döneceğim

sakın beni bekletme

özleminden gebermek üzereyim çünkü.

mrkimtae: tamam bekletmem

şimdi çıkmam gerek

fizikçi buraya doğru yaklaşıyor ve oldukça sert bir şekilde bana bakıyor

yakalanıp cezaya kalmak istemiyorum

sonra görüşürüz ufaklık.

cookookie: tanrım birde cezaya kalmanı bekleyemem

o yüzden senden önce ben çıkıyorum güzellik

görüşmek üzere.

"cookookie" adlı kullanıcı çevrimdışı.

"mrkimtae" adlı kullanıcı çevrimdışı.

Yarım saatlik sürenin ardından önündeki kitaplarını gelişi güzel çantasına tıkan taehyung fazlasıyla aceleci davranıyordu ve her ne kadar belli etmese de küçük olanı çok özlemişti.

Çantasını omuzlayarak sınıftan çıktı ve asansörün gelmesini beklemeden merdivenleri üçer üçer inerek bahçeye ulaştı. Sadece kendi sınıfının ek dersi olduğu için okul oldukça azdı ve bahçede de birkaç kişi haricinde kimse yoktu.

Kapıya yaklaştığında adımlarını yavaşlatarak yürümeye başladı. Bahçe kapısı ardına kadar açıldığında, kapının sol tarafında bekleyen çocuk görüş alanına girdi. Çocuğun tam saatinde burada olacağını tahmin etmemişti. Belki bi beş dakika falan geç gelmesini bekliyordu. Ama bahsettiğimiz kişi Jungkook ise bu pekte mümkün değildi. Hele ki karşısındaki kişi sevgilisi Taehyung değilse.

Yüzünde beliren gülümsemeyle beraber çocuğun yanına doğru ilerledi büyük olan.

Kolunu kaldırıp saatine bakan çocuk ise belinde hissettiği eller ile gözlerini kocaman açtı. Oldukça şaşırmıştı. Taehyung'tan bu tür hareketler beklemiyordu. Ama artık bunların hepsine alışması gerekiyordu.

Belindeki ellerin Taehyung'a ait olduğunu anlayan küçük, herzaman ki gibi o mükemmel gülümsemesini takınarak önüne döndü ve büyük olanın boynunana sarılarak vanilyayı anımsatan parfümünü içine çekti. Burnunu çocuğun boynuna biraz daha sürten jungkook, kokunun aslında parfüm olmadığını, çocuğun kendi ten kokusu olduğunu fark etti.

Sarılmaya son vererek geri çekildi ve çocuğun yüzüne baktı. Tanrım, o gerçekten çok ama çok güzeldi ve küçük olan gözlerini bu güzelliğe bakmaktan alıkoyamıyordu.

Taehyung ise kahkülleri alnına düşen ve görüş açısını kapatan saçları eklemli parmaklarıyla geriye doğru sıyırdı. Çocuğun kendisine dokunduğunu hisseden küçük titredi. Ama bu oldukça hoşuna gitmişti.

Hâlâ bu şekilde bakışmaya devam ederlerken mavi gökyüzünün aniden kara bulutlar ile kaplandığını ve oldukça gürültülü bir sesle çakan şimşeğin sesini işittiklerinde ikisi de kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı. Yüzlerine düşen yağmur damlaları hızını arttırırken büyük olan küçüğünün elini kavradı ve ters istikamete doğru koşmaya başladı.

Küçük olan şaşkınlık içerisinde büyük olanının hareketine karşılık vererek yumuşak elleri sıkıca tuttu ve onunla beraber koşmaya başladı.

Nereye gittiklerine dair en ufak bir fikirleri dahi olmayan ikili, dar ve sessiz sokaklardan geçerek kuytu bir köşeye sığındı. Aslında yağmurun altında ıslanmayı ikisi de istiyordu. Ama büyük olan küçüğünün hasta olabileceğini düşündüğü için kuru kalmayı tercih etti.

Çocuğun elini tutmaya devam eden Taehyung, yüzünü diğerine dönmeden konuşmaya başladı;

"Açıkçası yağmurun yağmasını beklemiyordum."

Diğerinin aksine bakışlarını büyük olana çevirerek konuştu küçük olan;

"Bende öyle, peki şimdi ne yapacağız?"

Aslında halinden memnundu. Çünkü büyük olan yanında olduğu sürece onun için zaman ve mekan farketmiyordu. Ama şu an da ne yapacaklarını merak ettiği için sorma gereği duymuştu.

"Eğer biraz daha burada bu şekilde beklersek sırılsıklam olacağımız kesin."

Cümlesini bitiren çocuk aklına gelen ilk fikri ortaya atarak konuşmasına kaldığı yerden devam etti;

"Benim evime gitmeye ne dersin?"

Beklenmedik bir teklif ile karşı karşıya kalan çocuk ani bir tepki vermeden cevap verdi diğerine;

"Neden olmasın?"

Aldığı cevapla beraber gülümseyen Taehyung, küçük olana komut vermeye hazırlandı. 3 dediğinde koşmaya başlayacaklardı.

"Hazır mısın? 3 dediğimde koşacağız."

Hyung'unun dediklerine karşılık kafasını onaylar bir biçimde salladı küçük olan ve gelecek olan komutu beklemeye başladı.

"1.. 2... ve 3"

Aniden koşmaya başlayan ikili, yağan yağmurun hızına yakalanarak daha fazla ıslanmaya başlamışlardı. Ama ikisinin de umrunda değildi. Çünkü beraber oldukları sürece mutluydular. Ve ikisi de bu mutluluğun bozulmasına izin vermeyecek gibi görünüyordu, sonsuza dek.

mutual feelings  ━  tae.kook  ✓Where stories live. Discover now