"Kötü tesadüfler x2"

2.2K 107 17
                                    

Başım çatlıyordu.

Kafama çekiçle vuruluyormuş gibi hissediyor, adını dahi bilmediğim o içkileri su gibi içmenin cezasını çekiyordum. Zorla oturduğum kahvaltı masasında annem hemen yanımda bir yandan çayını yudumluyor, bir yandan da şirket raporlarını inceliyordu.

Onun yanında çektiğim ağrıyı dışa vurmamaya çalışıyordum. Bu zor oluyordu, ama yapmak zorundaydım. Dün gece bir kulüpte sarhoş olduğumu bilseydi aklını kaçırırdı.

Dün gece demişken,

Neredeyse sabaha kadar uyanık kalmıştım. Sanırım bir cümle beni ancak bu kadar etkileyebilirdi. Uykumdan edecek kadar.

Onu hayatımda istemiyor ama bana "Seni zorlamayacağım, git!" demesine de üzülüyordum. İşte tam bu noktada kendimle çelişiyordum. Ona ettiğim hakaretlerden sonra bana ne demesini bekliyordum ki. "Sensiz asla yapamam Sarafina ne olur beni bırakma!" mı? O bunu asla yapmazdı.

Haklı olduğum konular da vardı elbette. Öncelikle bana karşı tavırları canımı sıkıyordu. Bana kötü davranıyordu. Son bomba, dün onu bir fahişe ile yakalamıştım.

Lanet olsun, o kadın yanımdan geçip giderken Neymar'a karşı beslediğim bir miktar güven duygusu kırıntılarını da alıp götürmüştü. Eğer, her ona kızıp gidişimde onu bir fahişe ile bulacaksam, aramızda filizlenen tüm o hisler dallanıp budaklanmadan bitirilmeliydi.

Bizim aramızda düzenli ilişki diye bir şey olamazdı. Zaten düzen bir yana, ilişki bile olmamıştı. Aramızdaki farklar bizi birbirimizden uzaklaştırıyordu. O 22 yaşında, genç bir adamdı. Okulunu bitirip mezun olmuş, işini eline almıştı. Ben ise 17 yaşında, lise öğrenimi gören, henüz öğrenciliği bitirmemiş bir ergendim.

Bir kere hayata ve yaşama bakış açılarımız bile farklıydı. O özgür olmayı, eğlenmeyi ve insanlarla iletişime geçmeyi seven, hayatını yaşayan biriydi. Ona göre herkes kendi yoluna bakmalı, kimse kimseyi umursamamalıydı. Ben ise etrafı sınırlarla çevrili, insanlarla kaynaşmayı beceremeyen, başkalarının hakkımda düşündüklerini fazlasıyla umursayan bir aptaldım.

"Sarafina tavana bakmak yerine önündekileri bitirir misin, lütfen?"

Boş bakışlarımı tavandan çekip, raporlardan başını kaldırmayan anneme çevirdim.

"Sanırım aç değilim, okulda bir şeyler atıştırırım."

Cümlemden sonra gözlerini kağıtlarla dolu dosyadan ayırıp, bana baktı. Yüzümü inceliyordu. Tanrı aşkına bunu yapması gerekmiyordu.

"Sarafina sen hasta değilsin, değil mi?" dedi ve sandalyesinden kalkıp yanıma geldi. Ben ise sıkıntıyla nefesimi verdim. Endişeyle elini yüzümde gezdirdi.

"Ateşin mi var senin-" derken sandalyemden kalktım ve sırt çantamı kaptım.

"Ben iyiyim anne, sadece hafif bir kırgınlık. Geçer birazdan." dedim.

"Emin misin Sarafina? Bak eğer kendini iyi his-" derken yine lafını kestim. "Ben gerçekten iyiyim."

Annem ise bakışlarını üstümde gezdirdikten sonra gülümsedi.

"Pekala, akşam görüşürüz bebeğim."

Ona sarıldım ve evden çıktım. Robert beni kapıda bekliyordu.

...

"Şu aptal matematik!" diye çıkıştı Elsa, "Sınavda ne yapacağımı bilmiyorum, derste soru çözmek yerine uykum geliyor!"

Pencereden dışarıya bakmaya devam ettim.

Bedenim burada, Elsa'yı dinliyor bir vaziyetteydi. Fakat ruhum uzaklarda bir yerlerdeydi. Hava yağmurluydu, ve ben bir deniz kenarında yalnızdım.

Lullaby [Written by; Neymarable] TAMAMLANDITahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon