4 bölüm

66 15 0
                                    

Zu ya acil işim çıktığını arthurun beni beklmeyecgini acele etmem gerektiğini sölediğimde bana darilmiştı ama sonra ona bi ara kitap okuyacağıma dair söz verdiğimde gülümsedi. Tombiş esmere çalan yanaklarından öpüp aşağı indim. Arthur tüfeği almış beni bekliyordu. Üzerine uzun bir yagmurluk kafasina kask takmış tı . Sari saçlarıyla bütünleşen kaskı gördüğümde içimden bir kahkaga yükselmişti yine kendimi tutamamiş gergin ortamda gülmeye başlamıştım . "Ne gülüyorsun be " dediğinde . Sırtıp " yine korkaklığın üzerinde yumurta kafa " dedim. Sanki sorumluymuşum gibi bakıp omuz silkti. " kafani yicek bombardimanina tutarlarsa hic şaşma saçlarımı mafetmek istemiyorum ." Arkasına döndüğünde yanına koşup kafasına tıklatım " dünyadan arthurun beynine hala yaşıyomuydunuz lan ." Beni iktirdi ve botlarını coktan giymiş olan arthur benden önce çıktı. Ona yetişmek için hemen giri üzerinde sarı benekler olan yagmurluğumu giyip kapşonumu kafama geçirdim . Dışarı çıktığımda cesurluğumdan pek eser kalmadığını hissettim ve karşımdaki korku flimlerinden çıkma sahneye baka kaldim. Heryer siyah parlak Kuzgun tüyleriyle kaplıydı . Yerde ezilmiş kanlar içinde yatan kuşlara baktiğımda sırıtım. Iste ruh Halim bu kadar değişkendi babama yaptıkları aklıma gelince onlarin bu durumu bana zevk bile vermişti . Tek sorun bunların ruh halerini anlaymamışımdı kargalr zeki kuşlardı onları gördüğumde hep birbiryleriyle iletişim halindeydiler . Ve siz onla ugraştığınızda oda sizle uğraşırdı. Arthura baktiğimda yüz ifadesinden bişiy anlamadım robot gibi ortalıkta dolaşıyordu ona baktığımda " acaba karga eti nasıldır ? " dediğinde kusasım geldı . " nasıl bir mide var sende ya " gülüp onu izlememi işaret eti. Ovadan daga doğru çıkarken Atlantik okyanusunun serin va baskıcı havasını hisetim . Gözlerinizi diktiginizde mavliğinde kaybolacginiz okyanusa bakrken buldum kendimi. Dağın yamacina geldiğimizde ileride duran cliffordlarin çifliğini gördüm. Tabi çiftlik demeğe ne kadar bin Şahit istesede düne kadar öyleydi. Çiftliğin tepesinde uçuşan siyah şeylerin karga olduğunu tahmin etim ve sanki bütün bulutlar evin tepesinde toplanmıştı. Ve işin tuaf tarafı evde sanki yıllardır kimse yasmiyormus gibi hava vardi . Pencerenin oldu yerde dışarı dogru rüzgârla uçuşan perdeleri gördüm hepsi yırtık pirtikti. Ev yeni bir fırtınadan çıkmış yenisine girmeye hazırlanıyor gibiydi. Bu olayın karşısında küçük kız çocuğu gibi ağlamayip soğuk kanlılıkla durmam hep babamın sayesindeydi."Arthura gidip bir baksak mı" dediğimde biraz şaşırmıştı cesur olduğumu biliyordu ama kendisinin benim kadar cesur olmadığına şaşırmıştı aslında. " şimdi gidemiyeyiz fırtına yaklaşıyor " dediginde haklı olduğuna karar verdim . Tekrar oraya doğru baktığımda uçuşan perdelerin arkasında birini gördüğüme yemin edebilirim . Doğal tabi orda yaşayan insanlar vardı ama Tuaf tarafı gördüm kişinin bana gülümsedigini görmek . Gözlerimi ovalayip tekrar baktığımda kimseyi göremedim. Arthura döndüğümde eve doğru koşturmaya başlamıştı. Yağmurun başladığını ozaman fark Etim . "Beklesene " diye arkasından bağırırken kendimi yerde buldum ayağıma bir şey takılıp düşmüştüm sarımsı saçlarım yağmurdan islanıp yüzüme yapışmıştı. Rüzgarda açılan kapşonumu giyip tekrar ayağa kalktım . Takıldığım şeye baktığımda çamurdan pek belli olmuyordu. Dikkatli baktığımda ucunda bir kilit olduğunu gördüm merakla elimi çamurun içine daldirdigimda elime bir kutu gelmişti . Artuhr çoktan eve varmış hata kendine sıcak çikolata bile yapmıştı. Kapıyı çarpıp iceri girdim . " domuz suratlı niye beni beklemiyon " bana bakıp bide sıcak cikolatasina bakti ve tekrar cikolatasini icmeye koyuldu yaptığından hiç pişman degildi anlaşılan. Botlarımi ve üzerime yapışmış ıslak yagmurluğumu çıkardim ve firlati verdim. Şimdi bide onu asmakla ugraşamicaktim. Üşümüstüm hızla merdivenleri çıkıp odama girdim. Iceride sabah zunun bana getirdiği kitabın yatağın üzerinde durduğunu gördüm. Elimdeki çamurla kaplı kutuyu dünkü boş su kovasinin içine koydum. Acaba kitabımı okusam yoksa kutuyumu açsam derken beni takılıp düşüren kutuya gözlerim kaydı. Aşağı inip kutunun üzerine su tutmaya başladım. Suyun yardımıyla çamurlar akarken sandığa büyülenmis şekilde bakiyordum. Ortaya çıkan desenler çok ne biliyim değişikti .
Kutunun üzerinde eski irlandaca şu sözler yaziyordu ve bi yanda gerilediğimi hisetim yine gülmeye başladım. "Cehenemde yer kalmayınca ölüler dünyada yürümeye başlicak" .

KELT EFSANESiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin