1 Bölüm

164 18 10
                                    

Atlantik okyanusunun hırçın sesiyle uyandığımda normal sabahlardan biriydi .

Erken uyanmıştım sanki geç uyanmak mümkünmüş gibi .

Babam her sabah bize seslenir ; kapımıza bir kova sıcak su , havlu koyar ve aşağı kahvaltıya inmemizi beklerdi.

Eğer geç kalırsan bütün işler sana kalırdı.

Aşağı indiğimde babam jambonları kızartıyordu , yumurtlar hazırdı .

Bende hemen domatesleri hazırlayıp kavurmaya başladım.

Merdivenlerden sesler geliyordu ! art uyanmıştı ve kesin her sabh olduğu gibi zu'nun oyuncaklarına basmıştı.

"Arthur geç kaldın "

içeri giren Arthur bana pis bakış atıp yerine oturdu gülmeden edemedim.

Hasat zamanı yaklaşıyordu buda işlerin yoğun midelerin ise birayla dolu olacağı anlamına geliyordu.
Kasım öncesi yapılan bu şenlik eski geleneklere dayalıydı.

Hasat zamanı

"Tanrıların dünyaya yakınlaştığı, dünya ile ötedünya arasındaki sınırların kalktığı ve ölülerin yaşadıkları yere geri döndüklerine "
inanılan bu gelenek İrlandalı ve ingilizlerin bira içmek için uydurdukları bir peri masalı dır .

Hasat zamanı bitiminde kostümler giyilir maskeler takılırdı.

Ruhlar : karanlığın çökmesiyle , güneşin dağların aralarında kaybolup , yerine ay 'ında​ hüküm sürdüğü gecenin başlamasıyla nemli toprağın altından çıkıp etrafta dolaşırlardı.

Kaybolmuş ruhlar bizim bedenimizi ele geçirmesin diyede bizler maske takardık.

Kahvaltıyı topladıktan sonra buğday tarlasına çalışmaya gitik , yaklaşan hasat zamanı için babam kargalara karşı önlem alıyordu .

Bu zamanda etrafta karınlarınlarını doyurmak isteyen fazlasına da hayır diyemeyen kargalar la dolup taşardı.

Art'ın tasarladığı korkuluğu babam tarlanın ortasına sabitlerken bizde işe koyulduk .

Zu daha küçük olduğu icin bize su faln getirip geliyordu .

Babam onu hep okuturum bu işlere onu karıştırmam diyordu .

Bize seçme şansı verseydi bizde okuyabilirdik arturdan emin değilim ama ben okumak isterdim en azından tarlada çalışmaktan iyidir .

Babam onu anneme daha çok benzediği için daha cok severdi .

Annem öle li 4 yıl olmuştu zu'yu doğururken Tanrı onun canını alıp bize yeni bir can bağışlamıştı babam o zamanlar hep içkiye vururdu kendisini .

Hasatan kazandığımızın yarısını Dublin de barlarda harcadı .

Ne zaman arturla ben büyüdük ona buna son vermesini söyledik ozaman kendini toplamaya başladı yada içmekten sıkıldı bilmiyorum kısaca aklı başına geldi .

İşimizi 2 gibi bitirmek zorunda kaldık çünkü her taraf sis içinde kalmıştı .

Zu zaten sis den ve karanlıktan korktuğu için hemen eve kaçmıştı arturda yoruldum diyip kaytarmıştı .

Bende babamı beklemiştim kazma veya çekiç sesleri gelmeyince

" baba işin bitimi ? "

diye sisin içine bağırmaya başladım . Ağır bir aletin yere düştüğünü duyunca işinin bittiğini anladım .

Bana doğru gelen ayak seslerini, ne taraftan geldiğini kulak kesildim.

Arkama döndüğümde babamın yüzündeki korku dolu ifadeyi görünce tırnaklarımdan kollarıma ve içime doğru gelen bir ürperti hisetim ve titremeye başladım .

" baba sana noldu "

diye bir haykırış koparmamla babamın devrilmesi bir oldu .

Hemen yanına gidip kolunu tutum tutma yüzünde aci dolu bir ifade belirdi ve küçük bir inilti çıkardı .

Kollarına baktığımda ise gördüğüm manzara karşısında donmuştum.

KELT EFSANESiWhere stories live. Discover now