Siyahlı Şahıs

En başından başla
                                    

"Komada olan birinin bunu yapması mümkün olamaz" diyip ona soru sorarcasına baktım

" İlk defa böyle bir vakayla karşılaşıyorum demiştim size.Hatta sürekli kendinize zarar verdiğiniz için anneniz düzenli olarak tırnaklarınızı kesti ve çoğu zaman eldiven taktı."

"Peki bunun bir açıklaması yok mu yani bu bir hastalık mı"

"Şizofreni"

Gözlerimi açtım
"Ne?"

"Şizofreni. Bilimsel olarak şizofreni; düşünüş, duyuş ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü, hastanın kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendi dünyasında yaşadığı, genellikle gençlik çağında başlayan bir ruhsal hastalıktır."

Şok üstüne şok yaşıyordum, bu saatten sonra 8 aylık hamilesiniz deseler bile inanırdım.

"Komadan önce hiç halüsinasyon gördüğünüz oluyor muydu?"

Hasiktir...
Aklıma direk Semih gelmişti. Ben gerçekten şizofreni miydim ? Onu gördüğümde benden başka kimse onu görmüyordu , ne yani Semih aslında beni takip etmemiş , evime gelmemiş kısacası sadece beynimde gördüğüm bir halüsinasyon muydu ?

"Eren hanım orada mısınız"

"Evet yani hayır daha önce hiç böyle bir şey yaşamadım"

"Emin misiniz?"

"Eminim neden yalan söyleyeyim?"

"Peki öyleyse. Aileniz sizinle görüşmek için can atıyor. Eğer yorgunsanız daha sonra görüşmenizi isteyebilirim."

"Yok hayır sorun değil"

"Tekrardan geçmiş olsun " diyerek odadan çıktı ve annemle babam içeri girdi.

Annem hemen dibime sokulup bana sarıldı
"Gül kokulu kızım benim senin için çok endişelendik"

"Artık iyiyim annecim merak etme hiçbir yere gitmiyorum" diyerek hafifçe tebessüm ettim.

Babam karşıda buğulu gözlerle bana bakıyordu

Salakça sırıtarak
"Baba ya ben şizofrenimişim" dedim

Babam yanıma gelip ellerimi tuttu

"Doktorlar öyle diyor ama ben inanmıyorum"

Annem hemen söze atıldı
"Sen o doktordan daha mı iyi bilecen"

"Kızın yanında yapma bari"

Annem bana döndü
"Kızım belki tedaviyle her şey hallolur"

"Anne ben hasta değilim sadece eve gidip hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmak istiyorum"

"Bu konuda sana söz hakkı yok küçük hanım zaten ne haltlar yediğini de öğrendik baban çok kızdı"

"Bir erkeğin evinde kalmak ne demek!"
Diye kükredi babam

Adama bak ya demin kedi gibiydi bir anda aslana dönüştü

"Ama bab.."

"Ama baba deme bana şuradan bi çıkalım hepsinin hesabı sorulacak"

Aradan 2 ay geçti. Hastaneden çıkmıştım. 2 ay boyunca ev ve hastane arasında mekik dokuyordum. Annemin ısrarları üzerine bir psikoloğa gidip duruyordum. Annemle babama başımdan geçenleri ve yaşadıklarımı anlatmıştım ve beni çok zor da olsa affetmişlerdi. Tamam bazı şeyleri birazcık değiştirerek anlatmış olabirim ama olsun, ya da her şeyi ehehehe. Onun dışında eve gidip tüm gün kaçırdığım survivor bölümlerini izliyordum. Yunus günçe Ç le. Bu herife çok uyuz oluyordum.
Bazen eski okul arkadaşlarım ziyarete geliyordu ve onlarla oyalanıyordum.

Alarmın çalmasıyla yüzümü buruşturdum.

"Ereeeeen hadi kahvaltıyaa" diye bağırıyordu annem.

"Yaaa anne bi git. Sadece G le. Anneme S le diyemezdim ben Yunus günçe kadar terbiyesiz değilim(survivor üç adamda geçiyordu)"

"Bak baban seninkileri de yiyor daha randevuya yetişicez hadi kızım"

"Öff tamam"
Deyip hazırlanmaya koyuldum.

Yemek seremonisi de bitince annemle psikoloğun yolunu tuttuk.

Pislik hastane kokusu bile midemi bulandırıyordu.

"Kahve alayım ben" deyip annemin yanından uzaklaştım.

2 yıl 2 ay be insafsızlar. Nasıl merak etmezlerdi? Demekki ölsem cenazeme bile gelmeyeceklerdi. Hangi insan evladı 2 yıl bakın 2 ay değil 2 yıl hiç gelip halimi sormazdı ?

Tek başıma hastane koridorunda yürürken birinin omzuma çarpmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Bana çarpan kişiye baktım. Her tarafı siyahtı , sadece gözleri gözüküyordu. Gözlerini benden kaçırıp hızla yoluna devam etti. Arkasından bakıp biraz düşündüm. Bu yeşil gözler bana çok tanıdık gelmişti.
"Eren Soykan lütfen danışmaya geliniz"

Hoparlöre aldırış etmedim. Bu gözleri hatırlıyordum evet. Yoksa bu tahmin ettiğim kişi miydi ? O kişi Yeşim miydi ?

Sikerim psikoloğunu diyerek demin bana çarpan kişinin peşinden hastaneden çıktım.
Hızlıca bir otobüse bindi. Ben de şans eseri hastanenin önünde duran taksiye bindim.

"Öndeki otobüsü takip eder misiniz"

Adam bana garip bir şekilde baktı.
"Tamam abla" deyip gaza bastı.

Aradan bir 40-45 dakika sonra o siyahlı kişi indi. Hemen sinsine etrafına bakındı. Be insafsız o otobüsle 45 dakikalık yola 10 tl vermişti bense... Neyse cebimdeki son kuruşa kadar taksiyice verip indim.

Hızlı adımlarla yürürken arada biraz mesafe bırakarak onu takip ettim.
Biraz sonra bir köye vardık. Ama insafsız namızsız köyü de geçerek yoluna devam ediyordu. Nasıl yorulmamıştı?

Uzun ve sonu görünmeyen iki tarafı da ağaçlar ve yeşilliklerle kaplı topraklı bir yola saptı.
Korkmak yok yola devam.

Beni fark etmesin diye ağaçların olduğu kısımdan yürüyordum. Hava biraz soğumuştu. Ne yalan söyleyeyim biraz korkmuştum.

Telefonum titreşimdeydi ve annem 18 defa aramıştı ama açmaya yeltenmemiştim.

Siyahlı şahıs yolun sonundaki tek katlı küçücük beton bir eve girmişti yine etrafına bakarak.
O eve girdikten biraz sonra çalıların arasından sıyrılıp evin önüne doğru geldim ve durdum.

Acaba o gördüğüm kişi gerçekten Yeşimdi ve şimdi bu evde miydi ?

Öğrenci DeğişimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin