7. Bölüm # Sarhoşluğun Rengi

3.3K 335 57
                                    

Ceşmenin altına ellerimi sokup soğuk su ile buluşmasını bekledim. Aynada kendime baktığımda güzel hissetmiştim. Genelde insanlar ruh halleri iyiyken kendilerini güzel hissederler. Evet ruh halim gayet yerindeydi. Hoseok'un hevesle anlattığı grup arkadaşlarını ve onların geleceğe dair hayallerini dinlemekten keyif almıştım. Gözleri parlayarak öyle bir hevesle anlatmıştı ki eğer hedeflerine ulaşamazlarsa ne denli üzüleceklerini düşündüm. Neden bilmiyorum bir işe başlayacağım zaman başarabilirsem ne kadar mutlu olacağımı değil başaramazsam ne kadar üzüleceğimi düşünerek kendimi motive ederim. Belki de edemem çünkü genelde çokta başarılı olduğum söylenemez. Son derece yumuşak peçeteler ile ellerimi kurulayıp lavabodan çıktım. Hoseok masada telefon ile konuşuyordu. Telefon konuşması bitmeden yanına gitmek istemedim. Etrafıma bakınırken birisi dikkatimi çekmişti. Aynı kişi Hoseok ile konuşurken de dikkatimi çekmişti ama lenslerim gözümde olmadığı için doğru görüp göremediğime emin olamamıştım. Büyük ihtimalle yanlış görmüşümdür.Umarım yanlış görmüşümdür. İçime oturan kötü bir hisle,kafenin dışında sahil boyunca uzanan kaldırımın yanındaki yarım metre bile sayılmayacak yükseklikte duvarın üzerine çıkmış denizi izleyen kişiye doğru yürüdüm. Yaklaştıkça içimdeki his yanılmadığımı söylüyordu. Başımı havaya kaldırıp duvarın üzerinde olduğu için boyu normale göre biraz daha uzun görünen kusursuz vücudun sahibine baktım. Sorgular gibi seslendim:

-Merhaba Jimin

Sesimi duyunca olduğu yerde durmaya devam edip sadece kafasını çevirerek bana baktı. Daha sonra gözlerini kafede gezdirip tekrar bana döndü. Birkaç saniyelik boşluktan sonra buraya Hoseok'u izlemek için gelip gelmediğini sorgulamaya çalıştım:

-Garip bir tesadüf değil mi?

Duvardan yere atladı. Elleri ceketinin cebindeyken bana yaklaştığında gözlerinin buğulu ve bayık baktığını farkettim. İçki içecek kadar akşam olmamıştı ama sanırım o bunu önemsememiş. Yavaşca konuştu :

-Sanmıyorum. Tesadüf değil.

Kendisine son derece güvenen bir tonla cevap vermişti. Gereksiz bir özgüveni olsa ondan nefret etmeye her an hazırdım ama kesinlikle gereksiz değildi. Yeteneğini değerlendirmeye katmasam bile görünüşüne bakarak şimdiye kadar kızların onu ne derece şımartmış olabileceğini ve ona kazandırdıkları özgüveni tahmin edebiliyordum. Kendi arkadaşını gizlice izlediğini yabancı birisinden saklamayacak kadar küstah bir özgüven. İçimdeki öfkeye engel olamadım.

-Hoseok da bana az önce sana olan güveninden bahsediyordu.

Şekilli dudakları hafifce kıvrıldı. Sıcak bir şekilde tebessüm etti:

-Tanımadığın birisine karşı neden iğneleyici konuşuyorsun?

-O şekilde konuşmadım böyle hissetmen için bir neden mi var?

-Pekii Hoseok'un bana güvenmemesi için bir neden mi var?

Cümlelerime anında cevap vermesi yüzünden kavga ediyormuşuz gibi hissetmiştim. Aslında ses tonu yine çok sakin ve inanılmaz çekiciydi. Vereceğim cevabı yanlış anlamasından korkuyordum. Sarhoş gibi görünmese de kafasının güzel olduğu bariz ortadaydı. Bundan cesaret aldım:

-Onu neden gizlice izliyorsun bilmiyorum ama-

-Bu seni ilgilendirir mi? *güldü* Henüz onu veya bizi tanıyalı bir ay bile olmuyor.

Son cümlesini dilini ön dişlerinin arasında gezdirerek ve doğrudan gözlerime bakarak tane tane söylemişti. Bir kız ile bu şekilde anlaşmazlığım olsa anlam verebilirdim kızlar hemcinslerinden nefret etmek için bir çok sebebe sahip olabilir ama onun neden böyle hissettiğini anlayamıyordum. Bu bana daha kötü hissettiriyordu. Grup arkadaşlarından başka birilerine sahip miydi çok merak ediyordum. Onlar ile tanıştığım için çok değerli şeyler kazandığımı hissetsem de onun kendinden ve çevresinden iten tavırları güvenimi kaybetmeme neden oluyordu.Kolayca ağlayabilecek birisiydim çenem hemen kasılmaya başlamıştı bile. Yutkundum.

 SOBER || btsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin