Soğuk işledi tenime.
Bir tatlı diken gibi.
Yorgan üstümde toprak gibi.
Yokluğun çok şey öğretti.
Özlemeyi sevdim mesela.
Ah!
Senin için yazdıklarımı kaybettim.
Tütüyorsun şimdi sigaramda.
Zehrin âlâsı olsanda.
Savurdu bizi hayat ,kaybolmasakta.
İki şehirdeyiz seninle.
İki ayrı şehirde.
Gece iki oldu mu senin uykun gelir.
Binbir hayalin sandığı yastığın.
Açarken sana yedi iklimi.
Bende üşür mü derim.?
Sıska, hemen hasta olursun şimdi.
Ellerim yetişmiyor.
Üstünü örteyim.
Sokaklar çark ederken,
Senin çay içtiğini bilirim.
Arife ne tarif?
Yüreğinde bir yangın.
Ben içerdeyim.
Göz yaşın. Acaba kaç yaşında ?
Gönüldaşın olmasın.
Varsa derdin bana aç.
Papatyalara kıydım ben.
Duymadın çığlıklarını.
Nice gül bahçesinde diken aradım.
Hiçbiri senin kadar canımı yakmadı.
Bir av değilsin ki.
Seni kalbimde bile tutamadım.
Sen uçtunda ben ardından uçamadım.
Karşıma düşsen acaba ne yaparım?
Bakabilir miyim ki?
O geceyi kıskandıracak gözüne.
Duruyorsun işte karşımda.
Gözün değdi gözüme.
Ve aklım hala başımda.
Ne garip.
Önce rüyalarımdan gitmen.
Aldanma aklına ki onda var sitem.
Ertesi günlere kaldı hep buluşmak.
Bir mevsim olsak ya.
Yağmur ve kar gibi karışsak.
Beraber yansak ya.
Beraber ıslanmadık hiç aynı yağmurda.
Bir yağmur olsak.
Aynı toprağa karışalım.
Nasip diyelim alışalım.
Hayali yetti ki sana.
Mesafe ektik aramıza.
Sen gel de barışalım...
(Nasıl hayal ama..)
