6.BÖLÜM: "GECENİN FARKLI YÜZÜ"

Start from the beginning
                                    

Başını aşağı yukarı sallayıp, tekrardan sandalyelerden birine oturdu. Başını arkasındaki duvara yasladı ve çenesini yukarı dikip bana düz bir bakış attı. "Bizden kurtulamadığın için üzüldüm ama aynı zamanda da sevindim Nisan." dedi. Omzumun üstünden ona tuhaf bir bakış attım ve kalçamı tezgaha yaslayarak tamamen ona döndüm. Başımı öne eğip gözlerimi zemine diktim. Ne diyeceğimi bilmiyordum. "Buradan kaçamadığım için üzüldüm ama seni tekrardan gördüğüm için sevindim." dedim doğruyu söyleyerek. Ona bakmasam da gülümsediğini tahmin edebiliyordum. Göz ucuyla ona baktığım da tahminim de yanılmadığımı gördüm. Gülümsemesine karşılık gülümsedim ve arkamı dönerek kahvaltılıkları çıkarmaya başladım.

Domates ve salatalıkları da kestikten sonra onları da tabağa koydum ve buzdolabını açıp limon aradım.Limon yoktu ama limon suyu vardı, içimden 'olsun' diyip limon suyunu çıkardım ve domates ile salatanın üzerinde gezdirdim.

Batuhan mutfağa girdi ve sertçe sandalyelerden birini çekip oturdu. "Ne zaman bitecek işin?" diye sordu sertçe. "On tane elim yok, yetiştirmeye çalışıyorum." dedim ona bakmadan.

Ensemde sıcak nefesi hissettiğim de gözlerimi sımsıkı kapattım ve arkamı dönmedim. O sırada Okan'ın sesini duydum, "Batuhan, saçma sapan hareketler yapma otur şuraya."

"Çek lan elini." diye bağırdı Batuhan. O sırada kapıdan Ares girdi ve Okan'ı yanına çekip Batuhan'dan uzaklaştırdı. "Ne oluyor burada?" dedi.

"Bir şey yok." dedi Batuhan ve mutfaktan çıktı. Gözlerimin dolmasını engelleyemedim, anlamasınlar diye yukarı bakıp derin nefesler aldım. Okan'a dönüp, "Masaya örtü sereceğim ama bulamadım." dedim, göz teması kurmadan. Okan kolumu sıvazladı ve, "Ben hallederim." diyip yanımdan sıyrıldı ve alt çekmecelerden birini açıp içinden masa örtüsü çıkardı. Ares'e baktığım da kapı eşiğine yaslanmış bir şekilde beni izlediğini gördüm. İçimdeki Nisan, onu baştan aşağı süzmek isterken, diğer Nisan bunu yapmamam gerektiğini kulağıma fısıldıyordu. İyi niyetli ve mantıklı Nisan'ın dediğini yaptım ve ona bakmayarak hazırladığım tabakları masaya yerleştirdim. Masa oldukça dolu ve güzel görünüyordu.

Okan, "Ben bizimkileri çağırayım, siz oturun." dedi ve mutfaktan çıktı. Ares, yanıma gelip; kolumu yavaşça çekip, beni yanındaki sandalyeye oturttu. Herkes kendi sandalyesine oturup, masayı incelemeye başladı. Batuhan karşımda ki sandalyeye ağa edasıyla oturup, bana alttan bir bakış attı. Gözlerimi devirmek istedim ama bunu yapmadım; ölmek için genç olduğumu düşünüyordum. Ayağa kalkıp, tezgaha doğru ilerledim ve daha önceden çıkarmış olduğum çay bardaklarına çay koydum. Herkesin çayını tek tek önüne koydum, Batuhan'ın çayını ona verirken bacağına birkaç damla çay damlattım. Sinirlendiğini sıkmış olduğu yumruğundan anladım; ama korktuğumu belli etmedim. Zaten o da bir şey söylemedi.

Yerime tekrardan oturdum ve çayımdan büyük bir yudum aldım. Okan,"Evde kız olduğu gerçekten de belli oluyor," dedi, bana bakarken. "Şu masanın güzelliğine baksanıza."

Ona içten bir tebessüm bahşettim ve bakışlarımı tabağıma indirdim. Cengiz, "Ellerine sağlık Nisan." dedi, kısa bir bakış atarak. Ben teşekkür edemeden; Semih, "Gerçekten teşekkür ederiz ve özür dileriz." dedi yüzüme bakmadan. Başımı öne eğdim ve, "Önemli değil." dedim. Elbette önemliydi, hepsi benim burada oluşuma ortak olmuşlardı. Hepsi beni burada zorla tutuyordu. Onları asla affetmeyecektim ve onlarla asla arkadaş olmayacaktım.

Batuhan'a göz ucuyla baktığımda, bana çatık kaşlarla baktığını gördüm. Çatalının ucuyla beni gösterdi, "Şu kıza acayip gıcık oluyorum, gönderin gitsin." dedi yüzüme tuhaf tuhaf bakarak.

Karanlık ÇeteWhere stories live. Discover now