"Al benden de o kadar."

Bir süre sessizce televizyona baktık. Game of Thrones'un özet bölümleri veriliyordu. Bu diziyi ne kadar sevsem de şu an izlemesi hiç cazip değildi.

"Dışarı mı çıksak?" diye sordum. "Ya da burada çürümeye devam mı etmeli?"

"Bu günü hiç böyle hayal etmemiştim."

"Nasıl hayal etmiştin? Tombala oynayıp portakal yerken eğleniyormuşuz gibi yapacağımızı biliyordun. Neden arkadaşlarının davetini geri çevirdin ki?"

Kafasını kaldırıp gözlerimle kontak kurdu. "Çünkü sadece ikimiz olalım istedim."

Dudaklarımdan awhh gibi bir ses çıktı. Ona geri sarıldım. "Çok şirinsin sen."

Dudak büktü. "Bu beni öpeceğin anlamına mı geliyor?"

Dudağını uzatıp gözlerini kapattı. Asıl bu halde yavru bir kedi gibi duruyordu. Fazla öpülesiydi ama ben dudağına vurdum. "Çok beklersin."

Gözlerini açıp kıstı. "Kaçmak için on saniyen var."

Meydan okudum. "Kaçmazsam?"

"O zaman gazabımdan sakın." Ben daha kanepeden kalkmaya yeltenmeden kendimi altında buldum. Elleri karnımın her yerinde gezinip beni gıdıklıyordu.

"BIRAAK!" Diye inledim. Deli gibi debeleniyordum ama insafa geldiği yoktu. Gazabından sakınacak zaman da tanımamıştı zaten.

"Ahh karnım, dur!" Acıyla suratımı buruşturup sesimi o tona ayarlayınca Justin panikledi.

"Ne? Ne yaptım? Bir saniye iyi misin, ne oldu?" afallamışlıkla benim için endişelenirken ona oynadığım oyundan bir haberdi ve yavaş yavaş oltaya geliyordu.

"Karnım çok fena, kalk üstümden!"

Alelacele kalktı. Yalpalayarak yere düştü hatta ama panikle etrafına bakınıp saniyesinde ayaklandı. "Buz getireyim. Hayır hastane. Evet evet, ambulansı arıyorum."

Gidecekken uzanıp kolunu tuttum. "Hayır benimle kal." Dedim, ağlamaklı sesimle. "Geçer birazdan."

Bir iki adım atıp yaklaştığında ayağa fırladım. Onu kanepeye ittim ve ona 'Asıl sen benim gazabımdan sakın' temalı bakışlar gönderdim.

Justin gıdıklanmıyordu ama mağlubiyetin verdiği yüz ifadesi beni yeterince tatmin etmişti bile. "Çok kötüsün." dedi burun kıvırıp, elleri cürretkar bir şekilde kalçama yerleşmişti.

"Biliyorum." Dedim ufak bir tebessümle ona doğru eğilip, benim gibi sırıtmaya başladığında dudaklarına uzandım ama öpmeden önce kendimi çekip aptal surat ifadesine baktım ve sırıtıp dudağına vurdum. "Çok beklersin."

Ama intikamı acı olmuştu.

---

Yüzüme bir kez daha su çarptım ve içeriden gelen kahkaha sesleriyle birlikte gelen kusma isteğimi bastırmaya çalıştım. Banyo dolabındaki jiletle kendimi kesmeme ramak vardı ancak bunu yaparsam ölmekten beter olurdu her şey.

Son on dakika kadar vardı yeni yıla girmek için. Tuvalette saniyeleri saymak güzel bir fikirdi ama tek başıma olmazdı.

Justin'i aradım. Birkaç çalışta açtı, sesi neşeli geliyordu. "Bebeğim, nasılsın?"

"Bir kez bile aramadın. Sence nasılım?"

"Sesin harika geliyor." Kıkırdadı. "Üzgünüm, arayamadım. Çocuklarla oyun oynuyorduk."

Kendimi orada hayal ettim. Hep birlikte Monopoly oynarken...

"Julia?" Kapı tıklandı, "Birkaç dakika kaldı, orada her şey yolunda mı?" Ryan dışarıdan sesleniyordu.

"Evet," dedim elimi telefona tutup. "Birazdan geliyorum." Sonra telefonu kulağıma geri tuttum. "Kurtar beni buradan."

"Kapı kilitli mi?"

Kaşlarımı çattım. "Ne?"

"Kapıyı kilitle. Saniyeleri onunla saymak zorunda değilsin. Seni öpmesine izin veremem."

Bu içten içe hoşuma gitti ve tebessümüm tüm yüzümü aydınlattı. Bana söylediği her kelimede bu hale geliyordum ben. Ve onu özlemiştim. Kelimeleri yetmeyecek gibiydi.

"Yanında olmayı çok isterdim..." Diye fısıldadım. Bir yandan da yürüyüp kapıyı kilitledim. "Seni çok özlüyorum."

"Yarın geri döneceğim, biliyorsun."

"Biliyorum." Etrafı sessizlik bürüdü ve nefes alış verişleri bana huzur gibi geldi. İçerideki kahkahalardansa onunla olan bir sessizliği yeğlerdim.

"Hazır mısın?"

Transtan yeni çıkmış gibi silkelendim. "Ne?"

"Geri sayım için." dedi gülüp. "Hazır mısın?" Aynı anda kapı Ryan tarafından tekrar tıklandı. 

"Julia, orada mısın?"

"Evet, sadece biraz daha buradayım sanırım." Ona geri cevap verirken klozetin kapağını kapatıp üstüne oturdum. 

"Başlıyor, on, dokuz, sekiz..."

Gülümsedim. Kendimi çocuk gibi hissetmeye başlamıştım. "Üç, iki, bir..."

Yeni yılın ilk saniyelerinde nefesimi kesti. "Seni seviyorum."

İçeriden gelen sevinç nidalarını görmezden gelerek gözlerimi kapadım ve onunla olduğumu hayal ettim. "Bende seni seviyorum."

Dangerous Passions - BieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin