the sleep of reason produces monsters

Start from the beginning
                                    

''Hayal mi görüyorum?'' merakla sordum.O burda odamın içinde ve olası bütün varlığıyla varlığımın sınırlarındaydı ve bu bir hayal miydi? -İmkansız! Bırakın hayal görmeyi ben hayal kurmayacak kadar realist biriydim.

''Evet hayal görüyorsun.Ben aslında burda değilim.Havluların nerde?'' dedi omuzlarıma bir kat daha pike örtüp varlığını sıfırlarken.Zar zor nefes almaya çalışan kolumu örtünün altından çıkarıp bilinçsizce rastgele bir yeri gösterdim.

''Havlularını pencerenin içinde mi saklıyorsun Autumn?''

''Hatırlamıyorum.''

''Tamam,buldum.'' geri dönmüştü.Köprücük kemiklerimin üzerinde dinlenen başımı parmaklarının arasına alıp havluyu saçlarıma sardı.Başımın yörüngesine yerleşmesiyle,omurgamın üstünde tonlarca kafes varmış gibi bir ağırlık hissetmiştim.Saçlarımı örttüğü havluyla birkaç defa gıdıkladıktan sonra ellerini yeniden kazağımın uçlarına bıraktı.İlkinde kim olduğundan emin olmadığım için karşı koymamıştım.Baekhyun her ne kadar hayal olduğunu iddia etse de,hayal olsa bile bana dokunmasına veremezdim.

''Ne yapıyorsun.?''dedim hala nasıl utanabildiğime şaşırırken.

''Üzerini değiştiriyorum Autumn.Çok ıslanmışsın,böyle uyuyamazsın.''

''Neden bu kadar umursuyorsun...d-dokunma ben halledebilirim.''

''Seni umursadığım felan yok, unuttun mu bu bir hayal.Ayrıca hayallerde hep saçma ve imkansız şeyler olur,bu da onlardan biri.''

''Hayır anlamıyorsun,o kadar basit değil.Hayallerimin hiçbirinde yoksun sen...hiçbir zaman sana bu hakkı vermedim.''

''Ben de öyle düşünmüştüm... Ne var biliyor musun,her ne kadar inanmak istemesen de bunların hiçbiri gerçek değil.Sabah olduğunda ben burda değil,evimde uyuyor olacağım!'' diyerek hırsla soluduktan sonra ellerini üzerimden çekti.Artık yakınımda değildi,onu hissedemiyordum.

Kısa bir zaman,hiçbir etkileşimde bulunmadan öylece bekledik.İncinen kolum tenimin içinde cenin gibi silik ama belirgin bir şekilde atmaya kaldığı yerden devam ediyordu.Gözlerimi hafifçe aralayıp hala göğsüme sığınmakta olan koluma baktım.Sanki o da başını göğsüme dayamış,ağrılarını geçirmem için kokumu içine çekmeye çalışıyordu.Zoraki bir kuvvetle kolumu hareket ettirmeye çalışırken sıktığım dişlerimin arasından kaçan iniltiler,odanın görünmez bulutlarının arasında koşup oynamaya başladılar.İniltilerime daha fazla kayıtsız kalamadığını,ne ara yanımdan ayrılıp da ilk yardım çantasıyla geri döndüğün de anladım. Az da olsa yolu yarılan kolumu saydam ve silik bir şekilde kendine doğru hareket ettirirken,yeniden tüm gerçekçiliğiyle yanaklarıma çarpan nefesinin yakınlığından ürpermiştim. Gözlerimi neden tamamen açmayıp her şeyi karanlıkla çözmeye çalıştığıma dair herhangi bir fikrim yoktu.Neden bu kuvveti kendimde bulamayıp,yaşadıklarımızın gerçek olup olmadığına bakmıyordum? Belki de Baekhyun haklıydı.,., ben silik bir hayalin içinde yüzüyordum ve bütün bunlar bir rüyadan dahası değildi.

Parmakları kolumun sargısını açmakla uğraşırken,odayı istila eden ve sessizliğin korkup kaçmasına neden olan sesler zihnimi karıştırmaya başladı.

''Baekhyun...ağlıyor musun?''

''H-hayır...odan o kadar soğuk ki Autumn, bildiğin burnum akıyor.''

monacrómachWhere stories live. Discover now