Cute And Psycho | Dört

Start from the beginning
                                    

"Neden böyle bir şeyi kabul ettin ki? Sadece...Sadece onlardan uzak durmalıyız. Belki de bizimle oyun oynuyorlardır." Kahverengi gözleri dolmuştu ve dudakları titriyordu.

"Hey, bir şey olacağı yok Baekhyun." Ses tonunu kendinden emin tutmaya çalışarak güven verici şekilde konuştu. Elini ona doğru uzattı. Elleri birbirine kenetlendiğinde buruk bir gülümseme dudaklarında şekillendi.

"Sadece senin için endişeleniyorum." Dolmuş gözleriyle baktığında yavru köpeğe benziyordu. Kendisi başkasından nefretini dile getirirken bile Sehun adına endişelendiği gerçeğini göz ardı etmiyor, onu düşünüyordu. Ellerini kahverengi saçlara daldırdı ve saçlarını dağıttı. Bu hareketiyle küçük olan kıkırdadı.

"Artık gitsek mi? Devamsızlıktan kalmak istemiyorum." Kafasını salladı ve salıncaklardan kalkıp okulun yolunu tuttular. Yol boyunca Baekhyun konuştu ama dedikleri Sehun'un bir kulağından girip diğerinden çıkıyordu. Sehun neden Kai'yi kabul etmişti? Ya Kai'nin ona olan anlamasız davranışları? Bunun sonu ne olacaktı? Bunlar gibi bir sürü soru kafasında dolaşıyordu. Ama Sehun'un sorulara değil cevaplara ihtiyacı vardı.

Okula vardıklarında son 2 ders kalmıştı, teneffüs olduğundan tüm çocuklar bahçedeydi. Bahçenin etrafında gülen veya derin sohbet içinde olan gruplar da vardı. Yalnız kalıp kulaklığıyla kitap okuyan birkaç insan gözden kaçmıyordu. Ağaçların dibinde neredeyse üst üste çıkan çiftleri görünce Sehun sabah kahvaltısını okul bahçesinde çıkaracaktı.

Basket sahasına baktığında büyük bir topluluk gördü. Büyük ihtimalle basket maçı vardı. Sehun'un maçlara pek ilgisi yoktu fakat Baekhyun oldukça ilgiliydi. Beraber oraya doğru gittiler. Uzun boylu insanlardan göremediği için Baekhyun zıplamayı durdurmuş ve Sehun'un elini tuttuğu gibi önündeki insanları ittirerek daha öne geçmeyi başarmıştı.

Takım oyuncularından biri bileğini incitince oyunu sonlandırmışlardı. Baekhyun bu güzel maç bittiği için sızlandı. Sehun'un gözleri basket potasının kenarına oturmuş olan Kris'e takıldığında ister istemez gerildi. Dikkatini yanındaki çocuk dağıtmıştı. Baekhyun, ''Benim canım çilekli süt istiyor, alacağım. Sen bir şey ister misin?'' diyerek düşünceli bir şekilde arkadaşına sordu.

Bu Sehun'u gülümsetmişti. Baekhyun küçüklüğünden beri çilekli sütü çok severdi. Çilekli süt ona iyi gelirdi, içerken her şeyi unutur gibi oluyordu ve her zaman tadının harika olduğunu söyleyip Sehun'a da içirmeye çalışırdı.

''Yok, teşekkür ederim Baekkie. Ben buralarda olacağım.'' dedi gülümsemesini sürdürüp. Baekhyun kafasını olumlu anlamda sallayıp ufak bir görüşürüz diyerek kantine doğru çilekli süt hevesiyle hızlı adımlarla gitmeye başladı.

Kalabalık dağılmaya başladığında Sehun da harekete geçti. Kris'e bakmamaya dikkat ederek basket sahasının kenarından geçti. Planı başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Kris'in ona seslendiğini duyduğunda olduğu yerde durdu. Her zamanki şeyleri söylüyordu. Kulak asmamaya çalışsa da bu sinir bozucuydu. Sehun ise yumruklarını sıkmış bir şekilde  neredeyse burnundan soluyarak sahanın ortasında duruyordu. 

Kris parfüm kokusu, yukarı kaldırdığı sarı saçları ve elinde basket topuyla karşısına geldiğinde gözlerine dikti gözlerini. Bir eliyle Sehun'un kendisi gibi olan ama ton farkı bulunduran sarı saçlarını okşarken gülümsüyordu. "Aslında oldukça çekicisin." Soğuk elleri yanağına düştüğünde istemsizce titredi ve gözlerini kapattı. Aniden ellerinin kaybolmasıyla gözlerini araladı.

"O bana ait." Kris'in bileğini tutmuş olan esmer çocuğa baktı.

Kris'in gözleri bileğini tutmuş olan ellere takıldı. "Nereden sana ait oluyormuş?" Tek kaşı kalkık bir şekilde sordu.

cute and psycho::sekaiWhere stories live. Discover now